Almanya’ya Türk Dersleri Önemli Bir Medya Olayı Olarak Türk Bağımsızlık Savaşı, 1919-1923 Alman milliyetçiler için I. Dünya Savaşı ve Alman-Osmanlı ittifakı, kıyamet ölçeğinde bir felaketle sonuçlandı -gerçek anlamda bir kıyamet, çünkü zamanın yergi dergilerindeki görseller Almanya’nın üzerinde mahşerin atlıları tasvirleriyle, Almanya’yı
4. “Hadîsler de Kur’ân gibi uyulması gereken şeyler olsaydı, onlar da Kur’ân gibi yazılırdı. Hz. Peygamber Kur’ân’dan başka şeylerin yazılmasını yasaklamıştır. Bu da uyulması gerekenin Kur’ân olduğunu gösterir.” İlginçtir! Bu örnekte sünnete uymayı reddetmek için hadîslerden delil getirilmiştir. Bu çifte standartlık bir yana Hz. Peygamber’in
Reklam
Not alalım bunu;
Parlak bir taşın çekiciliği var sadece ve öyle bakıyorsunuz insanların yüzüne. Ama acı ne dokunmayla ne bakmayla anlaşılmıyor. Cesaretiniz varsa kısa bir an bile olsa hissetmeye çalışın. Ne yaşadığına bakın. Ne yaşadığına önyargısız ve “Ben olsaydım öyle yapmazdım” demeden bakın. Yaralar iğrenç değil;yaralara iğrenerek bakmanız iğrenç. Birini yaralamaktan zevk almanız ve bunu önemsememeniz iğrenç.
Örneğin "iyi öğretmenler"i ele alalım. Soru sormamıza izin verirlerdi. Bunu yapmak çok kolaymış gibi! Parmağını kaldırdığın an bütün başlar sana döner ve herkes, biraz kalın kafalı olduğunu anlayıverir; parmak kaldırmak yüreklilik ister. Anlayamadığını bir kez, iki kez itiraf edersin. Ya sonra? Üçüncüsünde herkes sıkılmaya başlar, dördüncüsünde de kızmaya. Öğretmen konuyu tekrar tekrar anlatırken daha önce konuyu anlamış olanlar zaman kaybederler. Oysa, iyi öğrenciler soru sorduğunda bu davranışları terbiyesizlik sayılmaz. Sen de öğretmeni onlarla baş başa bırakır, sıkıntıya katlanamayacağın için boşverirsin, anlamış gibi yaparsın, kopya çekersin, öğretmenin not defterini araklayıp notlarını düzeltirsin. Bütün bunlar kötü davranışlar mı?
İster anaokulu olsun ister lise, okul korkaklığı ve alçaklığı yüreklendirir. Bunun için kimseyi suçlayamayız. Sürü anla­yışını yaratan okulun kendisidir. Örneğin "iyi öğretmenler"i ele alalım. Soru sormamıza izin verirlerdi. Bunu yapmak çok kolaymış gibi! Parmağını kaldırdığın an bütün başlar sana dö­ner ve herkes, biraz kalın kafalı olduğunu anlayıverir; parmak kaldırmak yüreklilik ister. Anlayamadığını bir kez, iki kez itiraf edersin. Ya sonra? Üçüncüsünde herkes sıkılmaya başlar, dör­düncüsünde de kızmaya. Öğretmen konuyu tekrar tekrar an­latırken daha önce konuyu anlamış olanlar zaman kaybederler. Oysa, iyi öğrenciler soru sorduğunda bu davranışları terbiyesiz­lik sayılmaz. Sen de öğretmeni onlarla baş başa bırakır, sıkıntıya katlanamayacağın için boşverirsin, anlamış gibi yaparsın, kopya çekersin, öğretmenin not defterini araklayıp notlarını düzeltirsin. Bütün bunlar kötü davranışlar mı? 
Sayfa 96 - Ayrıntı Yayınları
15 öğeden 11 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.