Nora’nın hayatında hiçbir şey yolunda gitmez. Abisiyle konuşmuyor, işten çıkarıldı, kedisi öldü, müzik dersi verdiği öğrencisinin ailesi artık ders almasını istemiyor. O da bunun üzerine hayatına son vermek istedi. Yaşamına son verdiğinde kendini bir kütüphanede buldu, bu kütüphanedeki kitaplarda pişman olduğu şeyleri değiştirdiğinde yaşayacağı
her deniz bir martı, her ömür bir tufan, her rüya bir uyku, her nota bir şarkı, her mezar bir ölüm, her ağaç bir kök, her dağ bir duman, her güneş doğacak bir kuytuluk bulur ya kendine,
bulur ya;
ben
senden
başka
sen
bulamam
b u l a m a m !
Dünyada insan aklının ortaya koyduğu değerler dışında kasabamızda ilginizi çekecek, önemli bir şey bulamazsınız. Akıl, insanlarla hayvanları birbirinden ayırır, insanoğlunun tanrısallığını yansıtır, hatta bir dereceye kadar hepimizin aradığı ölümsüzlüğün yerini tutar. Bundan çıkardığım sonuca göre akıl, yaşamdan zevk almak için elimizdeki biricik kaynaktır. Oysa bu kasabada bu zevkten yoksunuz. Elimizde kitaplar var, o kadar. Ama onlar da görüşmelerimizdeki canlı sohbetlerin yerini tutamaz. İzin verirseniz belki pek isabetli olmayan bir karşılaştırma yapacağım: Kitaplar nota okumaya, sohbetler ise şarkı dinlemeye benzer.
Sen olmazsan bu evrenin şiirinde, güzelliğinde bir şeyler eksik kalır.
Bir şarkı, bir nota eksik kalır. Bir boşluk olur.
Hiç kimse sana bunu söylemedi. /Osho
Çok dünyalar dolaştım geceleri ben
Beşler, onlar, yüzler, hepsini tek tek saydım rüyamda
Akbabalar kadar deniz kuşları da çıktı karşıma
Kızlar da vardı hayatımda, gereksiz sorular da ,
Çıkan her şey tatlıydı denizden söylenenlerin aksine
Ankarada denize kota koymuşlar dediğinde TV
Sen geldin birden aklıma nedense
Saf temiz katışıksız sen
Yemyeşil