Okuduğun her kitabın, herhangi bir paragrafında muhakkak kendini görürsün. Bazen senden büyük izler taşıyan, sana ayna tutan öyle bir cümle çıkar ki karşına.. Hiç unutamadığın fakat ayakta durabilmek adına saklayıp kilitli sandıklara kaldırdığın, arada bir çıkarıp tozunu savurduğun tüm yaşanmışlıkların en çıplak hâliyle serilir önüne boydan boya..
"Raina gülümsedi. Gerçekten gülümsüyordu. Tüm yüzünü aydınlatan türden bir gülümseme. Bu nadir görülen bir şeydi ve bu manzara kalbimin neredeyse acıyacak kadar sıkışmasına neden oldu.
Tanrılar aşkına. Çok güzeldi."
"Oyalanmaya başlıyoruz milletçe. Durduğumuz yerden, olduğumuz kişiden ve bulunduğumuz andan memnuniyetsiz, daha farklı ve yeni olanın peşine düşmekle meşgulüz. Meşgale edinmeye çalışırken aklımızı ve yüreğimizi andan mahrum ederek başka şeylere işgal ettiriyoruz. Ve bu işgal bizi olabileceğimiz potansiyelden günbegün uzaklaştırıyor.
FOMO diyorlar ya hani, bir şeyleri kaçırıyoruz hissiyle tutunduğumuz dallar bizi kendi köklerimizle olan muhabbetten koparıyor."
"... kanıma böylesine ateş düşüren her neyse onu kontrol etmekten acizdim. Ama en çok da ona ihtiyaç duymaktan huzursuz oluyordum. Artık kimseye ihtiyacım olsun istemiyordum."