"Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır."
Mustafa Kemal Atatürk
"Köy Enstitülerinin kusurlarını bana verin, başarıları sizin olsun."
Hasan Ali Yücel
Birisi Cumhuriyetimizin kurucusu,
dokunsam sana
sen ve ben
dahası sen ve benden başka sen ve benin dışında sen ve benden ibaret aynı zamanda dönüşebileceğimiz o üçüncü şey ikimizin de bütün güzelliklerinden ibaret
ikimizin de bütün zaaflarından münezzeh
ama asla 'mükemmel kadar tahammül edilmez değil
dönüşebileceğimiz o üçüncü şey
hem sen ve ben hem sen ve benden başka hem hayat hem roman/ne hayat ne roman/ ya hayat ya roman
dördüncü bölüm/aramıza ölüm girdikten sonra
dokunsam yok olacaksın dokunmanın senfonisi elbet,
elbet dokunmamanın
nigâr hanım, sevgili, müsaade etme sana dokunmayayım biliyorum ki sana dokunduğum an bir avuç altın tozuna ya da bir buluta dönüşürsün avuçlarımda
Benimse içimdeki öyküyle dışımdaki öykü, onlar birbiriyle hiç uyuşmayacak. bütün ömrüm yazılıp da üzerinden kırmızı kalemle geçilivermiş iptal serüvenlerinden ibaret kalacak"
"Aşk için bütün yollar kapalıydı oysa aşktan başka çıkar yol yok gibiydi.
Size bunca gönüllü terk ederken kendimi.
Bunca gönüllü izin verirken bunca kolay yollarda kaybolmaya.
Sonsuzluğu kuşatmaya çalışırken bu silahlarla.
Bu olmaz silahlarla yoklarken sonsuzluk noktasını.
.
.
Sizi aradığımı sanırken, hep kendimi mi arıyordum?!"
"Ne kadar çok bedeller ödeyelim masal adına. Kısacık sürsün, bir başkaldırı bir bedel arasında oyalanalım.
Bir başkaldırı, bir bedel.
Bir masal, bir hayat.
Bir yazılan, bir de yazan.
Bir ölen, bir yaşayan.
Bir yazmayan, bir yazılmayan.
Öyle işte."
"Oysa nakkaş, su ve gece gibi yakışabilirdik birbirimize.
Kaybolabilirdik birbirimizin gurbetinde.
Öyle yok olabilirdik sonsuzluğa seyr ü seferde.
Aramızda uzak olan ne?"