"Ayışığı kızım." derdi. "Mü'mine ümitsizlik yaraşmaz. Son peygamberin kızı olmak kolay değildir. Ümmetin önünde kaleden burçlar gibi durmalısın. Alemin sevgilisi baban kapalı kilitleri bir bir açacak. Vahyin gür sedası çağlara yayılacak. Ümitvar olmalısın."
Sayfa 438Kitabı okudu
Yüce Allah, sadık eş Hatice'nin orada üç gün beklediğini Habibine bildirmişti: "Ya Muhammed! Biliyor musun Hatice hâlâ burada!" Alemin göz bebeği büyük bir tevazû ve vakar ile cevap vermişti: "Evet, biliyorum." demişti. Onun sadece bedenen değil ruhen de eşinin yanında olduğunu bildirmek isteyen Cebrail, cevap verdi: "Hayır!.. O hep burada. Hiç gitmiyor. Hem kendini sana göstermiyor, hem de dağın zorluklarına katlanıyor. O senin himayen için bunları yapıyor. Doğrusu, ey Muhammed, ben kıskanıverdim bu sevdayı. Bu nasıl aşktır böyle?"
Reklam
Yıl 571, aylardan nisan, günlerden pazartesiydi. O gün dünya çok ama çok mutluydu. Neşe içinde dönüyordu. Ne vardı, ne olmuştu böyle? Farklı bir ışık demeti sarmıştı her yeri. Beklenen olmuş muydu? Yolu gözlenen misafir, dünyaya gelmiş miydi?... Dünya sabırsızlık içinde bu müjdeyi beklerken diğer yandan çok ilginç şeyler yaşanıyordu. Ateşe tapan Mecusilerin bin yıldır yanan kut- sal ateşleri bir anda sönmüştü. Kâbe'deki putlar yere serilmişti. Save Gölü kurumuş, Semave Vadisi'ni su basmıştı. O gece Iran kisrasının (hükümdarının) şahane sarayından tam on dört sütun yıkılmış, yerle bir olmuştu. Daha neler olmuştu neler!... Bütün bu olanlar boşuna değildi. Hepsi çok önemli bir olayın habercisiydi. O gece bir yıldız doğmuştu. Bu yıldızı gören Yahudi bilginler, bunun Peygamberin doğduğuna dair bir işaret olduğunu anlamışlardı. Bir Yahudi, Medine sokaklarında şöyle bağırıyordu: "Hey Yahudiler! Haberiniz olsun; Ahmed'in yıldızı bu gece doğdu. O, bu gece dünyaya geldi!" Bunu duyan Yahudiler, peygamberliğin kendi soylarından gelen birine verilmemesine çok üzüldüler. O, Allah'ın en özel kuluydu. O en büyük peygamberdi. Bugüne dek bütün peygamberler hep onu övmüşlerdi. Hz. Musa, Hz. Davut, Hz. Isa, onun geleceğini müjdelemişlerdi. Evet! Uzun süredir beklenen misafir, sonunda dünyaya gelmişti...
Sayfa 24
Sizler dünyada yoktunuz. Yeryüzünde başka insanlar, başka çocuklar vardı. İyi insanlar azdı. Kötülük almış başını yürümüştü. Bir kurtarıcı gelmeliydi. Insanlara mutluluk getirmeliydi. Yüce Allah söz vermişti. O kurtarıcıyı gönderecekti. Her varlık bunu bekliyordu. Dünya her şeyden çok buna muhtaçtı.
Sayfa 23
Unutmayalım... Peygamber Efendimizin, sahabelerin, din büyüklerinin isimleri anıldığında onlara hürmeten söylenen saygı, hürmet, selam ifadeleri vardır. Kitabımızı okurken bu ifadeleri kullanmayı unutmayalım. Hazreti (Hz): Peygamberlerin ya da din büyüklerinin isimlerinden önce saygı ifadesi olarak kullanılır. Sallallahu Aleyhi Vessellem (sav): 'Allah'ın selamı üzerine olsun' demektir. Peygamber Efendi- mizin adı anıldığında ona hürmeten söylenir. Radyallahu Anh (ra): "Allah ondan razı olsun" demektir. Peygamber Efendimizle bir arada bulunmuş, onun sohbetine katılmış kişilerin (sahabelerin) ve Allah dostlarının isimleri anıldığında onlara hürmeten söylenir.
Mihenk taşı
" Huzurla hüzün bir arada yaşamaz derler Ey Hatice( ra)!"
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.