Sevgiye hasret, sevgiliye hasret, babaya, çocuğa, memlekete hasret. Hasretin her tonunu her cümlesinde hissedebileceğiniz bir kitap. Mübadele dönemindeki zorunlu göçlerin getirdiği hüzünlü ayrılıklar, acıklı vedalar, hatta veda bile edilemeden gerçekleşen ayrılıklar.
Ayrılığın ardında kalan bir tarafın elinde ağlamaktan üzerinde yollar oluşmuş aile fotoğrafı, diğer taraf ise o fotoğrafa bile muhtaç. Birbirini ölesiye seven iki insanı ayıran sebep birinin Rum diğerinin Türk olması. Ve bu farklılığın birlikteliğe engel olarak görülmesi. Günümüze dönüp baktığımda hâlâ din, ırk, mezhep ile ayrılığa sürüklenen hayatları düşünüyorum. Hiç ilerleyememişiz, görüyorum en çok da buna üzülüyorum.