Hakikatte bu hayatın anlaşılmayacak bir tarafı yoktu. Yalnız insanlar beni tanımak istemedikleri için anlamadılar.
SCEPTICISME
Şüpheciliğin sistem haline gelebilmesi, Yunan'daPyrrhon'la başlamıştır. M.Ö. III-IV. yüzyıllarda yaşamış olan Pyrrhon, tam mânasiyle veya mutlak şüpheciliğin kurucusu oldu.
Sayfa 41 - Dergah yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Protagoras'a göre, kesin olarak hiçbir fikrin doğruluğu iddia edilemez. Hakikat, her insana göre değişik olan bir kavramdır. Herkes tarafından doğru diye kabul olunabilecek külli fikirler yoktur. Bu mânada o, "insan hakikatin ölçüsüdür" demişti.
Sayfa 41 - Dergah yayınlarıKitabı okuyor
Şunu iyi bil ki, insanlar doğruların yanında yer almazlar. Hak ve hakikatin peşinden koşmazlar: Onlar her zaman çıkarlarının peşinden koşarlar. Eğer senin savunduğun doğrular, onlara bir fayda sağlayacaksa, o zaman senin yanında yer alırlar, ya da öyle görünürler. Yok eğer sağlamayacaksa senin doğruların, onların umurlarında bile olmaz. Senin hak ve hakikat aşkıyla dile getirdiğin doğrular, hele onların çıkarlarına ters düşerse, hepsi birden sana düşman kesilirler. Bir anda hepsi birden seni yok etmeye, çiğ çiğ yemeye çalışırlar.
Sayfa 79 - Dergâh Yayınları - Emin IŞIKKitabı okuyor
Sanatkâr, başka bir âleme mensuptur. O, bir bakıma, sıradan hassasiyete sahip insana yabancı duyumlarla oynar. Hiçbir menfaat fikri, onun duygularının mutlak saflığı ile bağdaşmaz; “Hakiki sanat, kesinlikle menfaat dışıdır. Ve esas itibariyle sanat, sanat içindir.”
İnsandaki irade, iyiliğin de kötülüğün de kaynağıdır. İradenin eseri olan hayat acıdan ibarettir. Çünkü iradenin herhangi bir engelle durdurulmasından ıstırap doğar. Eğer irade hedefine ulaşırsa, bu tatmindir. Her tatmin, sadece yeni bir arzunun hareket noktasıdır. Ve arzu, her yerde engelle karşılaşır, her yerde mücadele halindedir ve dolayısıyla daima ıstırap çeker… Hayat, insanın, uğruna bütün zamanını ve emeğini feda ettiği bir sabun köpüğüne benzer. Yani hayat ıstırapla can sıkıntısı arasında bir gidiş geliştir. Istırap hayatın özüdür. Hayatın içinden acıyı kovmaya çalışmak da faydasızdır.
Sayfa 68 - Dergâh Yayınları - Emin IŞIKKitabı okuyor
Reklam
İnancını ve ahlâkını yitiren bir cemiyette, yalan, hile ve riya kökleşir, kimsenin kimseye güveni kalmaz. Sevginin, ümidin ve güvenin olmadığı yerde ahlâktan da söz edilemez. Ahlâksızlığın kök saldığı bir cemiyet, ne kültürünü yaşatabilir, ne de varlığını. Ahlâkını yitiren bir toplum, ne devlet kurabilir, ne medeniyet!
Sayfa 65 - Dergâh Yayınları - Emin IŞIKKitabı okuyor
Kötülükler, ancak kötülerin karşısına dikilmek ve onlarla toplu halde mücadele etmekle önlenebilir: İnsan eliyle bozulan her şey, yine ancak insan eliyle ve iradesiyle düzelebilir. “ Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen herkes, çok geçmeden kendini yılanların kucağında bulur…
Sayfa 64 - Dergâh Yayınları - Emin IŞIKKitabı okuyor
Eski medeniyetler hep aynı tarzda yıkılmışlardır: Hep yabancı müdahalelerle yıkılan Mısır, Mezopotamya ve Grek medeniyetlerinin yıkılış sebebi, bu medeniyetleri kuranların “vicdanlarındaki sorumluluk duygusunun yok olmasıdır.”
İradesi elinden alınmış olanın hürriyeti de olmaz. Hürriyetin bulunmadığı yerde, gerçek anlamda ahlak da olmaz.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.