Işık olmakla övünüyordun. Başkalarının görmesini sağlamakla gurur duyuyordun, narsistik yanını besliyordu. Ama hiç, ışığın da kör olabileceği aklına geldi mi? Bir körün nereye dokunduğu bilmeden her yere dokuna dokuna ilerlemesi gibi, sen de neyi aydınlattığını bilmeyen, umursamayan bir ışık gibiydin. Ellerin bir alevin kör, turunç yalımları gibi duvarları dolaşıyor senin de. Bir mutfak önlüğüne de dokunuyor olabilirdin, çölde ufalanmayı sabırla bekleyen bir kayaya da. Işık da kördür, Semu. Aydınlattığın yeri yakıyor olabilirsin, ışığa ihtiyacı olmayanı rahatsız ediyor da olabilirsin, hatta başkasını o ışıkla gölgede bırakıyor da olabilirsin. Diyorum ya sana, Semu. Işık da kördür.