"Kağıttan Köprüler" arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldığım ve son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan biri... Güçlü karakterlerin parça parça içsel düşüncelerini veya anlık duygularını yansıtan iç diyaloglar şeklinde göze çarpan metinlerle dolu olan bu romanı sadece alın, bulun, okuyun ....Beni şaşkınlığa uğratan kurgusunun yanı sıra muhteşem ve gizemli cümlelerin arasında dolanmaktan büyük keyif aldım. Son ana kadar gizemi çözülemeyen bir sır, aşka dair söylemler,elinizde kurşun bir kalem ile çizilmek istenen satırlar sabırsızlıkla sizi bekliyor...
"İçine hapsettiği sesleri duyurmak isteyen öyle çok insan var ki bilemezsiniz. Af dilemek isteyen huzursuz vicdanlar, pişmanlık yüküyle ezilmiş ruhlar, bir şekilde acı dolu insanlar işte. Öyle çoklar ki.”
"Yastığa başını koyduğu gibi gözlerini tavana dikti. Gelmiş geçmiş tüm aşk filmlerini hatırlamaya çalıştı. Tabii ki kendisini en çok sarsanları. Başrol oyuncuları Keanu Reeves, Charlize Theron’nun oynadığı Sweet Nowember (Kasımda Aşk Başkadır).
Dudaklarını büzerek olabilir mi acaba diye düşündü. Bu filmde kendini rahatsız eden nokta, Charlize’in kendi ölümcül hastalığını bile bile yaşamına devam edecek bir adamın hayatına sorumsuzca dahil olup sonra da ondan kendisini unutmasını istemesiydi.
Gerçek sevdanın kanununda böyle bir şey mümkün müydü?
“Hayır, hayır” diye mırıldanıp başka filmlere kaydı aklı. Love Story (Aşk Hikâyesi) Ryan O’Neal. “İşte” dedi “Yedi Renkli Kır Çiçeği’nin hikâyesi de bunun kadar asil ve hazin olmalı.” Ya da Nicolas Cage ile Meg Ryan’ın oynadığı City of Angel (Melekler Şehri) “Evet” dedi kendi kendine, “En iyisi buydu.” Düşündü.
“Bir insanın aşk adına kendinden, yaşamından asla feda edemeyeceği bir yığın tutkuya rağmen ölümsüzlüğü ve günahsızlığından vazgeçen bir meleğin tercihi dikkate değerdi,” diye geçirdi içinden yatağında uzanırken..."
"Hangi açıdan değerlendirirsen değerlendir kelimelerin
bitip de özlemin en derinden hissedildiği, kabullenmenin
ise bir türlü kabullenilmediği o duygunun adı “Kaybetmekti”.