Nurullah Akdağ
Nurullah Akdağ
@nuviiiiiii
Parmaklarım zihnimin raflarında..
Avukat/Bursa Barosu
Bursa/Eskişehir
28 reader point
Joined on March 2020
Okuma Hedefleri
Gülse Birsel'in hayata bakış açısını seviyorum. Tespitleri, yarattığı durum komedileri müthiş bir zekanın bize özel sunumları. Avrupa Yakası'nda 62. bölümde olduğum bir günde gidip henüz rafa yeni konmuş kitabını aldım. Bugün İstinyeparktaki imza gününde olmayı da çok isterdim. Geçtiğimiz ay, katıldığı birden fazla programını izlediğim, dizisini izlediğim ve kitabını yeni okuyup bitirdiğim kadınla yarım ve hatta çeyrek dakikalık bir sohbet güzel bir anı olabilirdi. Kısacası 2024'ün ilk yarısı, Gülse Birsel'e fazlasıyla hayran kaldığım bir dönem oldu. Kitaba gelecek olursak Gülse, günümüz gündelik toplum hayatından ve kendi anılarından belirlediği konuları, bölüm bölüm ayırıp kendine has mizahıyla harmanlamış diyebilirim. Derya Tuna'yla olan anısı, kadın erkek ilişkilerine yönelik değerlendirmeleri, yemek eleştirileri vs vs vs. Geniş yelpazede eğlenceli bir kitap olmuş. Gülse'nin okuduğum ilk kitabı oldu Beni Gözünüzde Büyütmeyin!. Diğerlerini de okuyacağım elbette. Çocukluğumdan beri gözümün önünde olan kadını yalnızca bu yıl bu kadar yakından takip etmek de benim oblomovluğum. Ve ben Gülse Birsel'i hiç gözümde büyütmedim. Zaten hep büyük bir şekilde duruyordu hayatımızın bir yerinde.
Tarihle, İstanbul'la ve her türlü duyguyla yoğrulmuş mükemmel bir kitap. Okurken anlatılan olayların akıbetini merak etmek bir yana, İstanbul'u ve bu şehrin kurulduğu ilk zamanlardan tutun da özellikle Roma ve Osmanlı imparatorlukları dönemlerini oldukça merak ettiriyor. Tüm bunlarla birlikte sosyal hayata ve karakterlerin içdünyasına dair değerlendirmeler sırasında kendimle baş başa bırakıldığım sayfalar da az değildi.
Yaşamımıza keyif katması amacıyla olsun, kişiliğimize katkı sunması amacıyla olsun veya biraz olsun dinlenmek arzusuyla olsun kitaplar okuyoruz. Okuduğumuz kitapların içerisindeki karakterleri ve yazarı anlamak da bu işin en zevkli tarafıdır bana kalırsa. Geçtiğimiz günlerde Ahmet Ümit'in söyleşisinin olduğu salonda bulunarak kendisini canlı bir gözle görmek ve dinleyebilmek şansı elde ettim. Ahmet Ümit'in bizzat yarattığı ve okuduğum bir karakterini, kendisinden dinlemek çok ilgi çekiciydi. Eşik'i okumak buna benzer bir ilgi çekicilikle beyin kıvrımlarımın arasında gezinmeme neden oldu. Çünkü okudukça Tahir'i ve yazarın kendisi arasında bir bağ kurmamak elimde olmadı. Yazarı tanıdığım kadar Tahir'i tanımadığım ve Tahir'in yaratıcısının da yazarın kendisi olduğunu düşündüğüm zaman böyle bir bağı kurma hakkını okuyucu olarak kendimde gördüm açıkçası. Kaldı ki, yazarı biraz olsun tanıyor olmam Tahir'i de anlamama yardımcı oldu. Hatta bir adım daha ileri giderek Tahir'i anladıkça yazarı anladığımı söylemem gerekir. Her okuduğum kitapta elbette yazar-karakter arasında bu derece bir ilişkilendirme yapmıyorum ancak Tahir karakteri özel bir karakter olduğundan, Eşik de yazar ve biz okuyucuları açısından özel bir kitap olduğundan düşüncelerimin bu denli samimi olması gayet doğal. Anlatılmak istenenlerin zihnin zeminine adeta minder kurularak oturtulduğu bir kitap olmuş. Kitap içerisindeki kronolojik yapı da ayrıca bir memento etkisi bırakıyor. Oldukça anlaşılır, açık ve akıcı. Güzel bir insanın bize sunduğu güzel bir eser. Nicelerine.
Reader Follow Recommendations
Bu kitap varlığımdan haberdar olup bugüne kadar geçmiş olan zaman içerisinde kendime sorduğum bir çok soruyu sayfa sayfa sorarak ve cevaplandırarak beni kendine bağladı. Stoacılık felsefesinin daha iyi anlaşılmasını sağlayan bu kitabı, hayatı daha iyi nitelendirebilmeleri için herkese tavsiye ederim.
Zamana fazlasıyla yayarak okuduğum bir kitap oldu. Ahmet Ümit'in akıcı anlatım seviyesi müthiş gerçekten. Sonuna kadar tahminlerinizin de asla tutmayacağı türden bir gizem var anlatımında. "Bu ben ya" diye tepki verdiğim kısımlar da az değildi.
