60 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Franz Kafka eserleriyle, edebiyat dünyasına sıra dışı soluklar katan kendi hayatının ve toplumsal gerçeklerin etkilerinden eserlerinde epeyce izler barındıran kafkaesk tabirinin yaratımına ilham olan tarzıyla benim de epey etkilenerek okuduğum bir yazardır. O ailesinde ve toplumunda öteki'dir. Ceza Sömürgesi kitabı uzun öykü-roman olarak nitelecek özelliklere sahip Kafka'nın yaşadığı dönemden izler barındıran kitaplarından biridir. Kitabın yazılış tarihi Birinci Dünya Savaşı yıllarına denk gelmektedir. Adı bilinmeyen bir gezgin gözlem yapmak amacıyla adı bilinmeyen bir sömürge adasına gözlem amacıyla gider. Bu ada ceza sömürgesidir yasama yürütme ve yargı erkleri tek elde toplanmış, alınan kararlar tek adam rejimiyle bir subayın emriyle uygulanmış ve suçlanan insanlar işkencelere maruz bırakılarak infaz edilmiştir. Kafka bu eserinde de isim kullanmamaktadır. Tarih, zaman, yer yine muğlaktır. Bilinen tek şey baskıcı bir rejimin elinde bulundurduğu gücü zalimce halka uygulamasının sonucu yaşananlardır. Bu kitap distopik ögelerle kurgulanmış çok ama çok gerçekçi bir yapıttır. Franz Kafka bize demokrasinin, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin önemini etkili bir şekilde anlatmış ve bizi sarsarak kendimize getirmeye çalışmıştır. Kafka'nın yakılmasını vasiyet ettiği halde eserlerini yakmayarak bize armağan eden arkadaşı Max Brod'a saygıyla..
Ceza Sömürgesi
Ceza SömürgesiFranz Kafka · Kırmızı Kedi Yayınları · 20188.7k okunma
Okunması dileğiyle : Pek bir utangaçtı.Bir okadar da ürkek. Otuz beş yaşındaydı ama karşısında bir çocuk vardı sanki.Nihal di adı...Babası o güne kadar gelen gelen görücülere hep bir kusur bulduğu için evlenememişti... "Annesinin yanında dursun. Ona yardım etsin" diye düşünmesinin rolü de büyüktü bu işte. Şimdi yaşı epey geçince
Reklam
339 syf.
4/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
Ben kimim de Cemil Meriç'i eleştiriyorum?
Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/CaC2x0xtJpA Evet, maalesef 10 üzerinden 4 puan. Kitabın dilinden dolayı da değil üstelik. Peki, ben kimim de Cemil Meriç'i eleştiriyorum? Ben sadece bir okurum. Bir kitabı ya da yazarı eleştirebilmek için illa
Bu Ülke
Bu ÜlkeCemil Meriç · İletişim Yayınları · 201821.4k okunma
Telefon ahizesini uzatan otel resepsiyonunda görevli adamın yüzüne doğru dürüst bakamaz bile... İstanbul'dan ailesinin gönderdiği para karşılayamıyordu gündelik harcamalarını. Otele borcu birikmişti. Bir anlık tebessümle ahizeyi eline alarak resepsiyon görevlisinden kaçırır bakışlarını. Mefkure Hanım'dır arayan. "Çabuk gel, akşama
208 syf.
·
Not rated
Dirilen Mumya
Dirilen Mumya
#Okudukbitti #DirilenMumya "Ey vekil , kalpleri günah dolu olup ve lisanlarıyla yalan söyleyenlerin temiz kalpli ve günahsız Müslümanlar arasında yaşamaya hakları olmadığını bilmiyor musun? Kâbe-i Şerif kapısında yalan söyleyenlerin cenab-ı kadîr-i mutlak tarafından affedileceğini zannediyor musun? Geçmiş hayatlarındaki bağlılık
Dirilen Mumya
Dirilen MumyaSuat Derviş · İthaki Yayınları · 202179 okunma
Daha çok Küllük’te toplanırdık o sıralar ya da o sıralardan önce. Şairler, yazarlar, çizerler, dostlar, falanlar filanlar... Çoğumuzun açlıktan bağırsakları kurumuş, karşımızdaki lokantadan yayılan döner kokularını içimize çeke çeke, çekişir dururduk. Oraya, karşı lokantaya, sık sık kalburüstü yazarlar, sanatçılar gelirdi: Yahya Kemal’ler, Ahmet Hamdi Tanpınar’lar, Arif Dino’lar, Orhan Veli’ler, Abidin Dino’lar, Asaf Halet Çelebi’ler. Aramızdan onları tanıyanlar, tanımayanlara gösterirdi. Onlar orada mis gibi döner yerdi, biz beride birbirimizi yerdik. Ahmet Hamdi Tanpınar şeref vermişti bir gün masamıza. Nasıl olmuştu bu? Herhalde içimizden onu tanıyan biri buyur etmiş olacaktı. Herhalde o da kırmamış onu, gelmişti. Ya da kendini dinletecek birilerini bulduğu için gelmişti. Bizi saygıyla ayağa kalkmış görünce bacak bacak üstüne atarak ve kürdanla dişlerini karıştıra karıştıra, dünyaya metelik vermeyen bir edayla, bize şiir üstüne vaaz vermişti. Ne demişti Ahmet Hamdi Tanpınar o gün? Hiçbir şey kalmamış aklımda. Ben ne düşünmüşümdür acaba o gün? Bakmış bakmışımdır onun yüzüne, şöyle düşünmüşümdür, bilmem doğru, bilmem yanlış: “İnsanı şiirden soğutur bu adam, insanı verem eder!” Dünyada savaş vardı o zaman. İstanbul’da sıkıyönetim, açlık ve yoksulluk.
Reklam
220 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.