O adam...
..."bu defa tamam, bu defa bu iş oldu!" demiştim, kendimi aynanın karşısında ince ince süzerken. oysa tınısı bile gelmemişti kulağıma; geçmişten bugüne benimle büyümüş, onca anının çığlığını duymazdan gelip, her defasında üzerken. farklı biri olma yolunda yorgun düşmüş, kirli geçmişimin üzerine beyaz örtüyü gerince; berraklığın dik alâsı olduğumu düşünmüştüm. oysa kendini derinden bir hissiyatla farklı görmek, farklı olmaya yetmiyormuş. çaba; arzun uğrunda durmak bilmeden savaştığın, kayıplarının; ayıplarının ya da kazancının yanında hiç bir önemi olmadığını varsayarsak geriye bakamayacağın, uzun bir yolmuş. velhasıl; vardığımda bugüne; bugünün dünden farkı ne? diye sorduğumda kendime, biraz yaşlanmış ve biraz daha yorgun bir bedende bulunduğumdan başka bir değişiklik göremiyorum. hâlbuki; "bu defa tamam, bu defa bu iş oldu!" demiştim, kendimi kandırmaktan başka bir şey değilmiş. tüm benliğim çarşaf gibi deniz misali serilmiş, iki kemik bir et bedenimse; ne olduğundan habersiz geçen yılların gazabı karşısında iki büklüm kalmış, eğilmiş. sanırım biraz geç kalmışım değişmeye. fark aradığımı sandığım zamanlar bana farkın en hasını şimdi şimdi veriyor. evet, açıkçası gece yatağa uzandığımda bacaklarımdan sırtıma doğru uzanan ağrılar da beni biraz geriyor ancak bir kaç sızı ve siyah saçlarımda boy vermiş beyaz teller dışında yine o adamım ben. hep farklı olduğunu düşünerek bir ömür geçirmiş, ömrün son demlerinin koyuluğu gözüne ilişince kendine gelmiş adam...
528 syf.
·
Puan vermedi
Sosyal medyada sürekli gördüğüm ve merak ettiğim bir kitaptı. Genellikle kitaplar hakkında hiçbir şey bilmeden, arkasına veya kapağına bakıp okumaya başlıyorum. Ama bu kitaba hiçbir şekilde ne arkasına nede kapağına bakarak başlamadım. Açıkçası ben bu kitabı bitiremem, sıkıcı geçer benim dedim ama çokta güzel okudum. Bu kitap bana tüm garip duyguları yaşattı, hislerim o kadar karışık ki ne ağlarım ne gülerim şu an. Geçmişe döndüm bi anda. Ama kitabı okurken o kadar güldüm ki. Okuması çok eğlenceli ve tatlıydı. O telepatinin geçtiği yerlerde falan gözlerim doldu. Gökçen çok delidolu bir kız. 26 yaşında olmasına rağmen içindeki çocuğu kaybetmemiş. Murathan'da çok güzel bir karakterdi. Ne yapsa düştüm. İnce düşünceli ve sevdiğine çok değer veren biri. Kitabı okurken Murathan ve Gökçen'in babasına hayran kaldım. O sahneleri okurken bende sanki orada o anları yaşıyormuş gibi hissettim. Ayrıca bölüm başlarında o kadar güzel yazarlardan o kadar güzel sözler şiirler vardı ki bayıldım. Her bölüm başının sabırsızlıkla gelmesini bekledim ve merakla okudum. Anlam çıkarmaya çalıştım o sözlerden. Kapağı ilk gördüğümde hoşuma gitmemişti. Çok anlam verememiştim kapağa kitabı okuyunca kapağı anlamlaştı benim için. Her detayı ayrı bir güzel
Gökçen
GökçenLoresima · Ephesus Yayınları · 20231,711 okunma
Reklam
Merhabalar... Günaydın...
Biliyorsunuz en son Trabzon'dan Tarsus'a geçmiştim... İlk izlenimlerimi anlatmaya başlayayım: Öncelikle çok fazla sıcak. Havası aşırı nemli ve boğucu. Zaten dünkü paylaşımımda bu durum hakkında buranın yerlileri yorumlarda uyarmıştı beni. O zaman ne demek istediklerini pek anlamamıştım şimdi daha iyi anlıyorum.. Yani klima mlima geç
Peki, saçma olmayan ne? - Şahsiyetim, bizzat ben. Her şey benim için, kainat bile benim için yaratılmıştır. Beni dinleyin dostum! Ben bu dünyada keyfince yaşamanın mümkün olduğuna hala inanıyorum. Buna inanmak iyi şeydir. Aksi halde değil iyi, kötü bir hayat bile süremezsiniz, zehir içmekten başka çareniz kalmaz. Duyduğuma göre, ahmağın biri bunu
İMPARATOR ÖLÜYOR
Başarılı bir otokrat, başarısız bir otokrattan çok farklıdır. Nikolay yenilmezliğin parlayan ışığında görülmüştü. Ama uyanış ani ve korkunçtu. Tekrarlanan yenilgilerle sarsılan halk öfkeliydi. İmparatoru, yönetimi, bakanları, diplomatları ve generalleri suçlayan anonim bir ses yayılıyordu dört yanda. "Köleler, ayağa kalkın!" diyordu biri, "Despotun karşısına dikilin. Tatar hanlarının haleflerine çok uzun süre kölelik yapmadık mı zaten?" Çar umutsuzluğa kapılıp sessizliğe gömülüyordu. "Halefim," diyordu, "istediğini yapabilir. Ben değişemem." Avusturya'nın düşmanlarıyla ittifak halinde olduğunu görünce çok fena sarsıldı. Ama demirden iradesini asıl titreten, kalbini asıl kıran, o güne kadar sesi çıkmayan halkından gelen kınama ve nefret çığlıklarıydı. Artık yaşamak istemiyordu. Grip olduğu halde şiddetli soğukta paltosuz dışarı çıktı, muhafızlarını teftiş edecekti, kimse vazgeçiremedi onu. Beş gün sonra bir mesaj yazdırdı, Rusya'nın tüm şehirlerine yollandı bu mesaj: “İmparator ölüyor.”
İşte bu sekilde yalnız kalmak istiyordum. Ben olmadan. Çoktandır tanıdığım ya da tanıdığımı düşündüğüm o ben olmadan demek istiyorum.
Reklam
ARAGORN İLE ARWENİN ÖYKÜSÜNÜ
"Arador Kral'ın dedesiydi. Oğlu Arathorn evlenmek için Aranarth soyundan gelen Dfrhael'in kızı olan Zarif Gilraen'e talip olmuştu. Bu evliliğe karşı çıkmıştı Dfrhael; çünkü Gilraen küçüktü ve Dtinedain âdetlerince evlilik yaşına ulaşmamıştı henüz. "'Dahası,' demişti, 'Arathorn olgun yaşta, sert bir adamdır
#Alıntı ☺ Şaka Gibi Ama Valla hi Gerçek.!!! ✅ Bizim Dereoğulları Sürüsünü Hesapladım. 😊 👉 Annem 21 kardeş. Ayrıca Annem İkiz 😊
"Solucandil!" diye seslendi Frodo. "Onu izlemene gerek yok. Senin hiçbir kötülüğünü görmedim. Burada bir süre dinlenip kamını doyurursun; daha kuvvetlenip kendi yoluna gidinceye kadar." Solucandil durup arkasını dönerek ona baktı, kalmaya hazır gibiydi. Saruman döndü. "Hiç mi?" dedi çatlak bir sesle. "Yo tabii!
512 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Üç Kuruşluk Dünya
Üç Kuruşluk Dünya Alim ERGİNOĞLU Bir kitap düşünün kitabın nasıl yorumlayacağını bilmediğin, bir kitap düşünün kitabın en yakın tanıkçısı olarak dinlediğin. Bu kitabı incelemeye geçmeden önce bu kitabın Bendeki yerinden bir miktar bahsetmenin faydalı olduğunu düşünüyorum, Ve ilk defa böyle bir kitabı inceliyorum. Çalıştığım derginin yayınevinde
Bir Türk Bir İngiliz ve Üç Kuruşluk Dünya
Bir Türk Bir İngiliz ve Üç Kuruşluk DünyaÖzgür Alim Erginoğlu · MB Yayınları · 20072 okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.