Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
ben o günden sonra hiç ağlamadım
öyle bir uçurum ki ucunda olduğum ; ses bile gelmiyor boğazımdan düşen kayalardan, nefes almaya bile korkuyorum öyle bir uçurum işte, ha düştüm ha düşeceğim o kadar ucundayım, düşmek mi o en son üzüleceğim şey, kimse bilmeyecek düştüğümü, kör kütük sarhoş bir gece, alabildiğine yobaz bir memlekette, kayan küçük bir yıldız gibi, kimse görmeyecek, sen dahil, siz bile... ŞAHSIM...
Siz aşk'tan n'anlarsınız bayım?
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca Alt katında uyumayı bir ranzanın Üst katında çocukluğum... Kağıttan gemiler yaptım kalbimden Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı. Aşk diyorsunuz, limanı olanın aşkı olmaz ki bayım! Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca Havı dökülmüş yerlerine yüzümün Büyük bir aşk yamadım Hayır Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi
Reklam
“Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun” der Gorki. İzahını Sartre yapar; “uyursan gece biter uyuyamazsan sen.” Son noktayı Freud koyar: “çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamak ise yakalanmak.”
Kötü Kaderim
Dikkatim dağılır çoğu zaman bazı geceler, kaybolurum... Kırık benliğim, yalnızlığım ve direnmeye devam eden ruhumla başbaşa kalırım. Yaşamayı unutmuş, bezgin ve yıkık bir adam olurum. Bir noktada içimde bir cesetin yaşadığını hissederim. Tam da o an, kalbimin; onarılamaz, küçük parçalara ayrıldığını anlarım. Duygularıma dokunan umutsuzluklarım, beynimin içinde toplanan olumsuzluklarım ve bütün güvensizliklerimle sessizliği dinlerim. Kendimi kandırıp dururum, kendimi avuturum ve bunu yalnız kendim için yaparım. Sonra, kayıp bir çocuk gibi korkarım. Dünyam beni çok kez parçaladı, yine de yaşamak zorundayım ama neyseki eskisi kadar acı vermiyor olanlar. O kadar çok dengesizim ki, bu gece düşebilirim. O kadar çok dikkatsizim ki, bu gece yanlış bir şeyler yapabilirim ve o kadar çok yorgunum ki bu gece, ölebilirim!
Yasin BÖLÜKBAŞI ツ
Yasin BÖLÜKBAŞI ツ
Ben Özledim Galiba Seni
Tüm gece gülmüşsündür. Sonra bir bakmışsın ki... Gülmeler o anda kalmış.. Hüzün, özlem , kırgınlık. Sarmış her bir yeri..
Mutlu uyumak lazım azizim. Madem uyku yarı ölüm halidir, o halde mutlu ölmek lazım, her gece...
Reklam
DÖNGÜSEL EYLEMSİZLİK VE BIRAKTIKLARI
Sadece kaçıyordum. İçimdeki buydu işte, bir kaçış; yönü yok, yüzü yok. Sanki geriye bıraktıklarını düşünmeden evi terk eden buzdan bir adam gibiydim. Yüzüm de yönüm de kaçışımla eşdeğerdi. Esasında mutsuz da değildim. Belki biraz şükür provası biraz vaaz dinletisi geleneksel ve hipnotik bir etki yaratabilirdi üzerimde. Ama denedim. Çok denedim.
Sevdasına kurban oldugum oy Bilsen ne gaybana geceler yaşarım gaybana gecelere oy Gaybana gecelere oy Bilsen ne gaybana geceler yaşarım gaybana gecelere oy Gaybana gecelere oy Kulaklarımda kuru kuru uğultular Ben günlere yanarım günler bana Demem o ki sana hasretin o kadar koymazdı ama Geceler öyle bir@ Gaybana gaybana gaybana Geceler öyle bir
o gece öyle üzgündüm ki, oturup ağlamaya utanacak kadar, ve yine o gece öyle üzgündüm ki, ağladığımı son ana kadar fark edemeyecek kadar. o gece çok üzgündüm. o sanıyordu ki, sadece onu üzdüm. o, o gece üzgündü, ben her gece üzgündüm.
Gece yazıyorum, düşüncelerim tenha, ruhum kalabalığa gebe. Ağırdır gece yaşamak, her şeyin ağırlığından daha ağır. Mola veremiyorum hiçbir satırda, en yakın duraklarda inemiyorum. Rüyaları reddedilmiş bir yolcu gibi... Kompartımanda uyuyan bir hüzünbaz. Sabrım zırhtan güçlü, koruyor varlığımı. Görünmezliği düşündüm bir an. Gizlenmek, görünmez
Reklam
Eskiyi özlüyor insan, geçmişi, geçmişteki insanları, yaşanan güzel anıları. İnsanların hayatına girdiği o ilk ânı özlüyor insan, sonrasında neler yapabileceğini bilemeden hayatına aldığı o anları. Eskiyi bu yüzden sevmiyor muyuz zaten? Ne yaparsa yapsın aklı hep geçmişte bir yerlerde kalıyor insanin; bir anıya, bir fotoğrafa, birkaç cümle söze, çalan bir müziğe takılıyor aklı. Dalıyor uzaklara, hiç olmayacak yerlere ve belki de hiç ait olmadığı yerlere. Ne diyordu eskiler; "Kalp neredeyse insan oraya muteberdir" diye. Yani bizler hep ait olmadığımız yerlerdeyiz. Ya sonra? Keşkeler başlıyor 'iyi ki'ler dururken, cümleler yarım kalıyor. İç muhasebesi yapmak isterken yüreği sızlıyor, kalıyor orda kıpırdayamıyor. Belki de o an en iyi ilaç, en iyi teselli gözden düşen birkaç damla yaş... "Aslında insanın canını en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır" diyor Dostoyevski ve ekliyor Nazim Hikmet "Eskimek ne güzel eksilmedikçe." Oysa hayatımıza giren insanlar değilmiydi bizi eksilten, yaşanması mümkünken yaşayamadığımız mutlulukları bize yaşatan? Düşmek değildir insanları üzen, elinden tutar gibi yapip itenlerdir aslında insani hayata küstüren. Gece karanlığının sonsuz düşünceleri değildir insanı uykusuz bırakan; kalbine girer gibi yapıp, senin kapını senin yüzüne çarpanlardır insanı hayata karşı bir sıfır başlatan. Demem o ki, bağ kurduğu her şeyle sınanıyor insan. Öyle yada böyle.. …
Sonra her yerde o kızı aradım Ama bulamadım Sonra ne yaptın peki ? Her akşam buraya gelmeye başladım Belki onu tekrar görürüm diye Sonra palyaçoyla arkadaş olduk Ona derdimi anlattım Oda beni yanına aldı eğitti Her gece sahneye çıkmaya başladım Belki gelirde beni görür diye Ama o hiç gelmedi Ben beklemekten asla vazgeçmedim Hiç umutsuzluğa kapılmadınmı böyle Onu görmeyeceğini düşünüp ölmek falan istemedinmi? Ölmekmi? Ama ölürsem onu bir daha görememki Bana bak delikanlı Nefes alıyorsan hala bir umut var demektir
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
O gece öyle bir geceydi işte, iki ucun arasında gidip geldiğim, rüyalardan kabuslara savrulduğum bir geceydi. Sabahında ise iki uç kalmamıştı artık, rüyam sona ermişti sanki, bir kabusa uyanmıştım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.