Yaşam
ADIN, DOKUNAKLI BİR ÖYKÜ ŞİMDİ İnanmadığım tek şeydir senin yokluğun, Bir matem sevişmesi şimdi yüreğimdeki. Geceler turkuaz, melankolik bir şarkı sanki Tenim mağrur yüreğine ağlıyor kıyamet gibi… Hayat sahnesinde ne kadar ağlarsan ağla, bir gün gülmeyi de oynayacaksın. Sevginin acıtan dikenleri ellerini kanatsa da kutsaldır küçüğüm.
Aynı Ölümün Sonu
Yine aynı günün sonunda biraz daha yaklaşıyordun ölüme.Farkında olsan da olmasan da günler geçiyordu.Bir seyler olma ,bir şeylerin peşinden gitme arzusu sana zulüm geliyordu.Bazı sabahlar pencerenden güneş giriyordu,bazı geceler yatağın biraz daha batıyordu çukura.Hayatını çalmışlardı.Aklını da çalacaklar diye korkuyordun.Korkun yersiz çıktı.Sen aklını hiç bulamamıştın ki.Yine aynı günün sonunda biraz daha yaklaşıyordun ölüme.İşte o kadar.
Reklam
Beni güzel hatırla Çünkü sevdim seni ben, Her şeyini.... Sana sırdaş oldum, Dost oldum Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini Beni üzdün kınamadım El oldun aldırmadım... Beni güzel hatırla Şiirler yazdım her gece, Çoğunu okutmadım Sakladım günahını sevabını içimde sessizce gittim... Beni güzel hatırla Sana unutulmaz geceler bıraktım Sana en yorgun sabahlar... Gülüşümü....Gözlerimi... Sonra sesimi bıraktım Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye Vedalar bıraktım duraklarda... Ne ararsan bir sevdanın içinde Fazlasıyla bıraktım ardımda.Beni güzel hatırla, Dizlerimde uyuduğunu düşün Birazdan kapıyı çalacağımı düşün Süpriz yapmayı severim biliyorsun Beni güzel hatırla Gidiyorum... O.Veli
Oslo sevindi demiştin o gece bana. Bacaklarını bacaklarımın üstüne atmadan, Bakışlarını bağrımın üstüne koymadan önce. Bilmiyorum nerden gelir insanın aklına. Oslo uygun olmaz demiştim ben ta en baştan, Odessa bile daha güzel, köpek olsa neyse. Alıştık sonra birbirimize, sen ben ve Oslo Hoş sabahlar, şiraz akşamlar, ıslak geceler geçirdik
Karanlığın Çağırışı
Ben böyle olsun istememiştim Ya sana çok yakın ya senden çok uzak olmalıydım Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum Büyük dağlar derin denizler olsun istiyordum Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim Dağda yanan bir çoban ateşi gibi Gökte bir yıldız gibi seni görmeli seni yaşamalı Ve senden çok
Zambak Ve Ben
Aynanın yansıması yorgun . Zambağın susuz kalmasına rağmen ,yeşilimsi dik ve ayakta kuru toprağa olan yaşama duygusundan yola çıkarak bu günlerde . Tomurcuklarının yeşilliği bile bir umut du belkide. Belkide Defalarca hırsızın durmayan bir akrep , sayılardan oluşan zamanın olduğunu bile bile . Düğümlenip , boğazımda kurumuş bir avuç cümleni , yutkunurken . Aldığım toprak kokusu, cenneti anımsatan o tat işte Bir pil kadar ömrü olan zamanın karşısındaki ben. Daha dünkü çocuk . Uyumaya korktuğum geceler , beklemediğim sabahlar ardından Aynı havayı aynı yer yüzünü paylaştığım yaratıklar Köprünün bi ucunda Yarım kalmış mum , çizili sayfalar Melodisini söyleyip , sözlerini yaşadığım şarkılar Küstüğüm duvarın , sessiz sakin bana benzemesi Diğer ucundaysa Zambağın gövdesi kök salmış bir liman En dibe vurmuş gemiyi , okyanussun yüzüne çıkarmak mı ? Kaptanın cansız bedeni suyun saflığına bürünmüş Tüm bunlar belki birer yüktür Zamanın ihanetinin ardından , gemiden atamadığım bu yükler Batırdı gemimi , boğdu hayallerimi , kirletti katil etti , o saf , o temiz , masum okyanusu Ne güveneceği bir liman , ne bir kıyı Nede yüzünü aydınlatan bir deniz feneri Yorgun balıkçıların oltasına takılan düşünceler.... Kendi Yazılarım
205 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.