Bedenim beni bırakacak. Oysa ben, hep o bedenin kurbanı olmuşumdur; biraz asi de olsa bir kurban işte.
Gerçekler.
İnanılmazdı! İnsan türünün gerçek yüzü, işte böyle anlarda ortaya çıkacak kadar acımasız ve bir o kadar da mide bulandırıcıydı.
Sayfa 27
Reklam
ZENGİNLİK..
Hediyeler şunlardı : Ün, Aşk, Zenginlik, Zevk, Ölüm Zenginlik, yani güç! Ne kadar da körmüşüm!" dedi adam. "En sonunda hayat yaşanmaya değer olacak. Har vurup harman savuracağım. Bu benimle alay edenler ve benden nefret edenler önümde çamurun içinde sürünecekler ve ben de onların kıskançlıklarıyla kalbimin açlığını doyuracağım. Tüm lükse, keyfe ve zevke sahip olacağım ve bedenen tüm gereksinimlerimi karşılayacağım. Alacağım da alacağım! Saygı, hürmet, değer verme, el üstünde tutma hayata dair ne varsa her şeye sahip olacağım. Çok zaman kaybettim ve çok kötü seçimler yaptım ama artık geçti, o zamanlar cahildim ve şimdi gözüme güzel görünen her şeyi alabilirim." Üç kısacık yıl geçti ve bir adam daracık bir tavan arasında tir tir titreyerek oturmuştu, bir deri bir kemikti ve gözleri çukura kaçmıştı, elbiseleri paçavraya dönmüştü ve elindeki kuru ekmeği kemirirken bir yandan da mırıldanıyordu: "Dünyanın tüm hediyelerine, alaycılarına ve yaldızlı yalanlarına lanet olsun! Ve herkese de. Bunlar hediye değil, emanet verilen şeyler sadece. Zevk, aşk, ün, zenginlik; sonsuz hakikatler için sadece geçici kılıklar. Acı, keder, utanç, yoksulluk işte gerçek olan bunlar. Peri doğru söylüyordu; sepetinde sadece değerli olan, paha biçilemeyen tek bir hediye vardı. O paha biçilemez, o güzel ve tatlı ve nazik olanla, düşsüz gecelere ve sürekli uykuya sızan ve bedene işkence yapan acılarla ve yüreği ve zihni yiyip bitiren, utanç ve kederle beslenen şeyle kıyaslandığında diğerlerinden ne kadar zavallı, ucuz ve bayağı olduğunu gördüm. Bana onu getir! Çok yorgunum, dinlenmek istiyorum.
Sayfa 15 - Çeviren ve hazırlayan : Derya ÖztürkKitabı okudu
insan bir yüzeyinde bir dibinde yaşar onun
...insan dönüştürerek oynayan, oynayarak dönüştüren varlıksa, değerler yeniden yaratılabilirliğini korur en azından, yaşamın önerdiği ve geri bıraktırdığı zenginliğin içinden seçimler yapmada özgürdür artık seçilmesi gereken kimi zaman bitimsiz bir acı da olsa... O zaman acı sonsuzca boyutlanır, çok katlı sevinç paylarını içerir, avaz avaz haykırmalar ve sıcak gözyaşlarını da. Görünümü dingin bir mavi olur, gümüş bir göl kadar kıpırtısızdır, insan bir yüzeyinde bir dibinde yaşar onun, tabanı erişilmez kuyumların eriyik haliyle kaplıdır, bunu içinde olmayanlar bilemezler -işte şu bir parça donuk gümüş yüzeyinde küçük bir kafa derler- bilemezler nasıl bir yumuşak taklalar evrenidir o kapalı ülke...
"Onu yerinde bulamamışsın gibi Kendini yalnız hissettiğin yer, Yalnızlığın da yalnız kaldığı yer... İşte orası, o köşedir belki, Seninle beraber her şeyin bittiği Ve Tanrı'nın başladığı yer."
Tehdit benim için darbenin kendisinden daha korkunçtur. Tehditler bir kere gerçekleştiler mi, hayal gücüne ilişkin yanlarından sıyrılarak gerçek değerlerine indirgenir. O zaman onlanı düşünemediğim kadar önemsiz bulur, çektiğim acların ortasında kendimi rahatlamış hissederim. Bu durumda yeni korkulardan, umut etmenin endişelerinden kurtulur, artk hiçbir şeyin daha fazla kötüleştiremeyeceği bir duruma gün geçtikçe daha rahat katlanırım ve zamanla körleşen duygularımı hiçbir şey yeniden canlandıramaz. işte, bana zulmedenlerin zulmetme araçlarını öl-çüsüzce tüketerek bana ettikleri iyilik. Uzerimde hiçbir nüfuzları kalmadı, artık onlarla alay edebilirim.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.