Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"yüzüme bakmasan da yağmura düşürsen de gözlerini gözlerime bakmasan da ne kadar o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor uykularımda nefesinin sıcaklığı o kadar hangi akşam kapımı çalan sen değilsin sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi gözbebeklerimde duran umutsuzlandığım her akşam senin rüzgârın almıyor mu uğultulu yorgunluğumu yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman ellerimsen sımsıkı tutmuyor mu senin iyimserliğin ... göğün mavisinden çaldığım kuş senin için ... sen beyaz bir kadınsın uzaktaki gözlerin aklımdan çıkmıyor sen beyaz bir kadınsın karanlıkları dinleyen uzaktaki sarmaşıkları duyuyor musun rüzgârda yorgun başını üşümüş yastığına koyuyor musun uyuyor musun "
Kimse giremez yazıp astım kalbimin kapısına.O gül yüzlü oturdu başköşeye.Güldü;ben okuma bilmem dedi.Bilenlerin geri döndüğü nice kapılar vardır ki bilmeyenlerin önünde açılır ardına kadar.
Reklam
“Zavallı kalbim, onlardan yediği darbeler o kadar birbiri üzerine oldu ki artık nasır bağladı.”
Ne kadar yalnızsan o kadar uzağa gidersin. Ne kadar terk edersen o kadar ölürsün.
“Zavallı kalbim, onlardan yediği darbeler o kadar birbiri üzerine oldu ki artık nasır bağladı.”
Kuşa dört değil, iki kanat uygun görülmüş, çünkü iki kanatla uçmayı bilir; insana da her şeyi değil, sadece yarısını, ya da çeyreğini bilmek uygun görülmüş. Yaşamak için ne kadar gerekirse o kadar bilir.
Reklam
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
ZAMANIN YANKISI Herkese Merhabalar ... Sizlere yepyeni bir kitap ile geldim. Sımsıcak hikayesi ve anlatımı ile ilk sayfadan son sayfaya kadar sizi içinde tutan bir kitap. Zaten öyle ki elinize alır almaz bitirmeden bırakmak istemiyorsunuz. Eser ile tanışmaya hazır mısınız? Eser ahalle kültürü olan ve dostluğun baki olduğu insanların birbirini tanıyıp sevgi içinde büyüdüğü bir mahallenin çocuğudur. İlk aşkını da o genç yaşlarda tadar. Bu aşk ise onunla beraber ölene kadar gider. Mahallelerine üniversite öğrencisi olarak gelen Müzeyyen ile bir arkadaşlık kurar. Delikli biletleri bahane ederek hergün yolunu gözlerken aralarında güzel bir bağ olur. İsim verme işini Eser'e bırakan Müzeyyen onu okumaya kitaplar ile tanıştırmaya başlar. Kitaplar onları daha da yakınlaştırır. Okulu bitip memlekete dönecek olan Müzeyyen ile zamansız ayrılık vakti gelmiştir. Eser daha açılamadan koyduğu ismi söylemeden mecbur giden Müzeyyen ile mektuplasmaya başlar. Ailesi Müzeyyen'i evlendirmek ister bir süre sonra ise üçüncü sayfa bir haber ile yıkılır artık Müzeyyen yoktur. ama onun Eser'e bıraktıklarını ve taktırdıkları vardır. Zaman geçerken bununla da anneciği ile birlikteyiz yaşarken alışan Eser bir kütüphane de gece bekçiliği yapmaya başlar. Ona en iyi gelen yer olan kütüphane hayatını gerçek ve rüya arasında geçireceği zamanların başlamasına da sebep olur eeee zaten bunlar da kitabı oluşturduğu için yorumumu burada sonladırıyorum... Eser ile tanışıp onun dünyasına ve yaşadıklarına misafir olmak istiyorsanız da kitap sizi bekliyor...
Zamanın Yankısı
Zamanın YankısıSerdar Çatak · Martı Yayınları · 202426 okunma
bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. bir hayata son vereceğiz. ancak korkma. doğum yeri belli olmayan ölümün serpilişi o kadar yavaş olacak ki ölenin kim olduğunu anlamayacaksın. işlediğin bir suçtan ötürü, belki de ilk kez pişmanlık duymayacaksın. belki de o gün geldiğinde, bir hayata son vermenin suç olmadığına inanacaksın.
Seni o kadar göreceğim gelmiş ki söylemek­ten ayrıca zevk de duyuyorum.
Reklam
O kadar perişan vaziyette, o kadar keyifsiz, hayat dahil olmak üzere dünyadan ve içindeki her şeyden o kadar bıkkınım ki şu anda ölüm meleğinin kanat çırpışlarını duysam umrumda olmaz.
Sayfa 199Kitabı okudu
372 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Büyük Defter / Kanıt / Üçüncü Yalan- Agota Kristof Savaş, kimlik, göç, yıkım, şiddet, yoksulluk, ihmal, yas, ensest, taciz gibi bir çok yakıcı teması olan bir kitabın sizi çarpmaması olanaksız. Hele bu kitaba değer katan daha bir çok özelliği varsa. Örneğin; yazarın ana dili Macarca olmasına rağmen bu üçlemeyi yirmili yaşların ortasında öğrendiği
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü Yalan
Büyük Defter - Kanıt - Üçüncü YalanAgota Kristof · Yapı Kredi Yayınları · 20193,023 okunma
“Tanrım, acıyı yuvasından ve dünyadan kovmak amacıyla kendine dayattığı katılıktan ne kadar çok çekmiş olmalıydı! Ne yürek sızlatan şarkıların ne de insanı yumuşatan hatıraların sar­sabildiği o elmas sertliğinden! Aslında bir açıklama, bir referans, şimdiki zamanın bize sorduğu bulmacanın cevabı olmasına rağmen geçmişin bize düşman olduğuna inanan zavallı yaratık. . .”
Sayfa 230
Bu, kadınlarla ilgili öyküler içeren bir kitaptır ve bu öyküler yol boyunca yıkılmadan duran işaretler gibidir. Doğal olarak kazanılmış kendi özgürlüğünüze; kendinizden, hayvanlardan, yeryüzünden, çocuklardan, kız kardeşlerden, sevgililerden ve erkeklerden hoşnutluk duymanıza giden yolda size destek olsun diye okumanız ve üzerinde düşünmeniz içindir. Hemen söyleyeyim, vahşi Benliğin dünyasına açılan kapılar az, ama değerlidir. Derin bir yara iziniz varsa, o bir kapıdır; eski, çok eski bir öykünüz varsa, o da bir kapıdır. Gökyüzünü ve suyu tahammül edemeyecek kadar çok seviyorsanız, o bir kapıdır. Daha derin bir hayatı, eksiksiz bir hayatı, makul bir hayatı özlüyorsanız, o da bir kapıdır.
Varoluşsal sıkıntımız:
Çocukluğumda sıkılır, sıkılırdım. Yetişme çağımda biraz daha başka türlü sıkılmaya, bazen sıkıntımdan utanmaya, bazen de sıkıntımdan gururlanmaya başladım. Çünkü önceden sıkılan bir bendim buna sebep sıkılmak utanılacak bir şeydi. Sonra sıkılanlarda bir hava ve başkalık olduğunu görecek kadar etrafa açılınca bunu ben de bir eşarp gibi, şapka gibi taktım. Beğenmesem de, varlığından rahatsız olsam da, zevksiz ve ağır duysam da taktım. Sonra, işte sonra sıkıntısından sıkılan aksesuarını çıkardı, ne rahatsa onu giydi, ne makbulse onu taktı. Ben şapkanın kafam, eşarbın boynum olduğunu o zaman anladım. Her zaman işte böyle aptaldım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.