Ne kadar açık fikirli, ne kadar medeni olursa olsun, hangi Yahudi isterdi ki öz kızı yerine koyduğu biricik yeğenini bir Müslümanla evlendirmeyi? Tuhaf bir histi, bir yandan aşağılık duygusu hissediyordum, bir yandan küçümseme ve elbette çığ gibi çoğalan bir öfke. Büyük saygı duyduğum, o şefkat dolu, o bilge insan, yıllarca işlenen din düşmanlığının da yardımıyla bir anda şeytana dönüşüvermişti gözümde. Yahudi’ydi işte, bizim aramıza katılmasının nedeni de Selanik’te kendi cemaati için bir devlet kurmaktı. Bir de utanmadan kardeşlikten, eşitlikten, adaletten bahsediyordu. Ben böyle içten içe kendimi kötülükle zehirlerken, “Bana kızma Şehsuvar,” dedi Leon Dayı müşfik bir sesle. “Senin düşmanın değilim, aksine senin dava arkadaşınım. Ester’le birlikte olmanıza da karşı değilim. Olsaydım, münasebetinizi çok önceden engellerdim. Şu an, Ester’le gidiyorum desen, benim için mesele değil. Paris’e gitmeniz için elimden gelen her türlü imkânı kullanırım. Bunun için de seni ne ayıplar, sana ne küser ne de kızarım. Ben de genç oldum, ben de sevda denen bu hissi yaşadım. Lâkin mesele ben değilim, sensin. Daha dün ‘Kuryelik basit bir vazife, ben fedailer arasına girmek istiyorum,’ diyen sen, isyan dalga dalga ülkeye yayılırken, Ester’le Paris’e gidebilecek misin?”
Günümüzde Bulunmayacak Kadar Hassas Bir Hanım
Karımın fikrince masraf varidata göre değil, ihtiyaca göre yapılırdı. Varidat artabilir. Fakat varidatın artması masrafın çoğalması için mantıki bir sebep olamazdı. Masraf, yine ihtiyacın derecesinde kalmak icap ederdi. Bunu ben de muhakeme ettim. Doğru buldum. Bu kadar basit, bu kadar doğru bir hükme acaba Türkiye'de kaç Türk sahiptir? Bir Türk'ün aylık varidatı yirmi beş lira iken otuz lira oldu mu, hemen evini değiştirmeğe, daha fazla bir hizmetçi tutmağa kalkar. Halbuki bizim kumpanyanın müdür muavini yüzlerce lira maaş aldığı halde masrafı ihtiyacına göredir. Yani tıpkı benimki gibi... Onun karısı da hizmetçi aşçı, uşak kullanmaz. Çarşıdan erzakını bile kendi pazarlık eder. kendi alır, kendi evine getirir. Karım: Ancak doğacak çocuklar masrafa bir şey ilave ettirir der, çünkü ihtiyaç değişir. Masraf da o ihtiyaca uymalı. Evet, nihayet bizim de bir gün masrafımızın çoğalması icabeder gibi oldu. Karım gebeydi, işte ben asıl iktisad faziletinin ne olduğunu karımın gebeliğinde gördüm.
Reklam
İşte şimdi ben bu “aklıma hayalime gelmeyen” dünyada yaşamımı sürdürüyorum. Bunu düşündükçe bir tuhaf oluyorum. Yaşamımın bu döneminde mutlu muyum mutsuz mu, kestiremiyorum, ama bunu sorun haline getirmesem de olur diye düşünüyorum. Benim için, muhtemelen herkes için de öyledir, yaşlanmak deneyimi yaşamımda ilk kez tattığım bir şey ve bu noktada tattığım hisler de, yine ilk kez tattığım hisler. Önceden yaşamış olsam, üstesinden gelebilmek için bir fikrim olurdu, ama neticede ilk deneyim olduğundan iş o kadar basit değil. O yüzden benim açımdan, şu an ayrıntı sayılabilecek kararları sonraya bırakıp, karşıma çıkanları olduğu gibi kabullenerek, bunlarla birlikte yaşamımı sürdürmekten başka yol yok. Tıpkı hava, bulut ve nehir karşısında hissettiklerim gibi.
“Maaşın ve iaşen ne kadar asker?” “Maaş on üç lira yirmi yedi kuruş, iaşe yirmi dört lira seksen altı kuruş” “Cevap doğru ama tekmil vermedin!” Miktarını ezberlememiz gereken bir maaşımız bile vardı. Ama bu gururumuzu incitiyordu. Evet, küfürler, hakaretler ve aşağılamalardan arta kalan birkaç gram gururumuz kalmıştı. İncinecek kadar vardı. Çünkü
— Dostum, diye fısıldadı bana, zaman geçiyor ve hiç de lehime işlemiyor... Vicdanımda azaba yer yok, bu tür çekingenliklerden muafım, çok şükür!.. Bu dünyada zaten suçtan geçilmiyor... Saymakla bitmeyeceğini herkes anladı... Sorun devirdiğimiz çamlarda... Ve sanırım ben de onlardan bir tanesini devirdim... Hem de telafisi olmaz bir biçimde... —
Peki, saçma olmayan ne? - Şahsiyetim, bizzat ben. Her şey benim için, kainat bile benim için yaratılmıştır. Beni dinleyin dostum! Ben bu dünyada keyfince yaşamanın mümkün olduğuna hala inanıyorum. Buna inanmak iyi şeydir. Aksi halde değil iyi, kötü bir hayat bile süremezsiniz, zehir içmekten başka çareniz kalmaz. Duyduğuma göre, ahmağın biri bunu
Reklam
731 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.