Bir insanın anlamasının ne denli önemli olduğunu da farkettim. Aslında hepimizin inseniz iyisiyle kötüyle, gerçeklerle, yanlışıyla. Onun bir karakterinin kendini gösterdiğinde, aslında farkettim ki performansı kendine göre belli sebepleri var. Sırların altında yatan kendileri için aslında fizyolojik durumlar psikolojik savaşlar var. Kitapta bir diğer anlatılan olay ise “sevgi” aslında “sevgisizlik”. Dünyada problemin sebebinin çoğunun sebebinin sevgisizlikten kaynaklanabileceği düşünülmediniz mü hiç ? Ben çok düşündüm, daha uygunsuz düşünmem mümkün değildi. Özellikle çocuklarla çalışırken pek mümkün görünmüyordu. Öyle hassaslar ve öyle masumlar ki aslında, ama diyor ya sevgisizliğin bir insanın bakışları neleri koparıp götürdüğünü farkettim işte. Sorunlu çocukta sevgisizliğin oluşmuş parçacıkları görüldü. O ortamda doluyor mu derseniz, çok zor. Sevgisizliğin insanları katlanarak geliyor tabi geçen yıllar boyunca görünür hala gelmesine de, içini doldurmadığın çukurun yüzeyini ne kadar kapatabilirsen öyle işte. İlk fırsatta çukura tekrar düşüyorsun. Annesinin sevemediği çocuklara anlatılıyor kitapta, tabi diyor ya onu sevmenin de altında bir sebep var işte. Herkesin kendine göre doğru. Okuyup görmenizi tavsiye ederim. Ne demişler: “Senin doğru olman, benim haklı olmam anlamına gelmez. Hayata benim tarafımdan bakmadığın anlamına gelir.” Sizce nasıl peki bu durumda katılıyor musunuz? Keyifli okumalar diliyorum