Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bağlanmayacaksın bir şeye ,öyle körü körüne. "O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin, demeyeceksin işte.Yaşarsın çünkü.Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela,o daha az severse kırılırsın.Ve zaten genellikle o seni daha az sever seni;seni onu sevdiğinden... Çok sevmezsen çok acımazsın.Çok sahiplenmeyince çok ait de olmazsın hem. Hatta elini,ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.Senin değillermiş gibi davranacaksın.Çok eşyan olmayacak mesela evinde, paldır küldür yürüyebileceksin.İllede bir şeyleri sahipleneceksen,çatıların gökyüzüyle birleştiği yeri sahipleneceksin. Güneşi,ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı senin yıldızın olucak. "O benim" diyeceksin.Mutlaka senin olmasını istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak.İllede bir şeye ait olacaksan,renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya,ya da pembeye.Ya da cennete ait olacaksın.Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.İlişik yaşayacaksın,ucundan tutarak... ~CAN YÜCEL~
Reklam
Artık ne his kaldı ne de iz, artık ne evimiz kaldı ne de biz Kavuşamayız aşk zannederiz, bana güven hepsini hallederiz Zor tek başıma bu yolu tamamlamam, beni özlemen için gerek tam anlaman Hazırım duyacağım tüm yalanlara, göğsümü gerdim geri kalanlara Beni bulamazsın döndüğünde, artık o ev yok seni gördüğümde Tanıyamam geçti birçok sene, artık her yer sayende darmadağın...
77
Serseri sevdaların şuur'suzluğunda, Sayfalar dolusu yazmak isterken seni, Oysa henüz insanlık icat edememişti yazı denen o şeyi..
Sayfa 195 - Omca Yayınları
"Dünyanın seni incitmesini istemiyorum, o kadar."
"Allah'ın emir ve yasaklarını gözet ki; O'nun yardım ve desteğini daima karşında bulasın. Bolluk zamanların da Allah'ın emirlerine bağlı kalmakla O'nu tanı ki; O da darlığa düşünce seni kurtarmak suretiyle seni tanısın. Bil ki senin hakkında yazılmamış olan birşey senin başına gelmez. Sana takdir edilen de seni atlayıp başkasına gitmez. Bil ki; yardım ve zafer sabırla beraberdir. tasa ve sıkıntının peşinde ferahlık, güçlüğün ardında da kolaylık vardır." (Müsned, I, 307) RİYÂZUS-SÂLİHÎN
Reklam
Çocuksun Sen
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen Kum taneleri var ya onlardan birindeyim Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum. Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil
Ahmet Telli
Ahmet Telli
Benim onu sevmemin nasıl bir mucize olduğunu bilmiyor. Belki de sıradan ve vasıfsız bir şey gibi görüyor bunu. O da haklı. Neredeyse tanıyan herkes sevmiş onu. Farklı boyutlarda elbet. Ama bir şekilde sevmiş. Zaten onu birazcık tanıyan birinin kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil. Fakat ben ne yapabilirim? Anlatamıyorum. Anlatamamamın sıkıntısı içimdeki telaşı kat be kat artırıyor.. Seni en çok ben seviyorum desem, en başka ben seviyorum ve en başta, herkesten çok, en çok, en.. Ne en? İçimden geçenleri bilse koşup boynuma sarılır.Oysa sadece anlatabildiğim kadarını biliyor. Anlatabildiğim kadarını.. Anlatabildiğim kadarıyla ne yapılabilir? Birer çay içilebilir belki.
Ali Lidar
Ali Lidar
Merhametsiz karanlık içindeyim Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum Mavi denizlere mor dağlara karşı Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum Bütün şarkılar gibi kederli Sokaklar, caddeler, evler bomboş Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi Akıtır taşa, toprağa kanımı Dünya seninle aydınlık ve güzeldi Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı Yanmaz elinin değmediği ışıklar Gel, o şarkıyı beraber söyleyelim Tut ellerimden beni aydınlığı çıkar Tut ellerimden beni aydınlığa çıkar Yumdum gözlerimi seni düşünüyorum Mavi denizlere, mor dağlara karşı Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
•Ölüm Noktürnü
seninle karşılaşıp solduğum andı ölüm yüzüne baktığında tutuşup yandı ölüm çoğaldıkça çoğalan bir sevda ülkesinde ellerine dokundun; sana inandı ölüm o efsunlu, yağmurlu, hercai gözlerinden uçan kelebekleri mutluluk sandı ölüm akkor dudaklarından ağı düştü içime yollarında yürürken sanki insandı ölüm viran eylediğin gün yorgun hayallerini ayrılıkla, hüzünle, aşkla sınandı ölüm bir ömür vuslatını bekledi boynu bükük bilmem ki aşk uğrunda neden kınandı ölüm süründü yıllar yılı karanlık köşelerde benim gibi kıvrandı, kahra dayandı ölüm her akşam tufanında harap oldu güneşim gece baygın bir rüya, gündüz hülyandı ölüm sensizliğin en ağır fermanıydı içimde dudaklarımdan sızan bir damla kandı ölüm ölüm seni sevmektir bir celladın elinde bilmem hangi yürekte böyle sultandı ölüm
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Reklam
104 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
"Bizim gündüzlerin akşamı yok senin gündüzlerin akşamı var mı İnci?
Seslendiren : Bennu Yıldırımlar Dinleme Süre: 1 saat 52 dk Merhaba arkadaşlar, Yıllar önce filmini izlediğim ve uzun zamandır aklımda olan bir kitabı Bennu Yıldırımlar' ın sesinden dinledim. Kitabın konusu, Burnun büyüdü mü İnci? Hani Pinokyo’nunki gibi... Sen
Uçurtmayı Vurmasınlar
Uçurtmayı VurmasınlarFeride Çiçekoğlu · Can Yayınları · 202211,8bin okunma
Bekleyen
Hangi yalnızlıktır iten seni bu sığ sulara Hangi şekilsiz gerçek bağlayan ellerini Kattığın bir acı gülüştür düştüğün korkulara Kim baksa gözlerine görür beklediğini Saçında bir tel vardır, o çağırır hüznü Ellerindir yorulmuş, anlaşılmamış, nemli, soğuk Bir rengi vardır dudaklarının saklayan gülüşünü Ne zaman baksam gözlerine ağlar bir çocuk Ne kadar gülsen ortada kırıklığın öyle gerçek Sen bir sarılarda, bir yeşillerde, bir morlarda Sanki bir kederdir ömrün hiç bitmeyecek Kimbilir seni bekleyen kim şimdi o yollarda Bilmediğim, görmediğin kim çıkacak o romanlardan Bir masal kahramanı mı? Ki kalmış eski zamanlardan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
"Şuna bak, " diye fısıldadı Daisy ve bir an geçtikten sonra: "O pembe bulutlardan birisini kapıp içine seni koysam ve iterek etrafta dolaştırsam ne güzel olurdu."
kaptan 5
"hep aynı manzarayı kullanmaktan bıktım usandım bir yumruk vurdum dünden kalma bir şarkıyı dağıttım van gogh bana bakıyordu deli gözleriyle bakıyordu ellerim titriyordu bir dakar yolculuğu kuruyordum güya bir şilebin kıç güvertesinde durmuştum nabızlarım bir deniz fenerinin gözlerinde atıyordu asor adalarında on sekiz mısraımı unutmuşum onlar
Benim Adım Feridun
Yaşa, işe, güce, itibara en ufak hürmeti olmayan bu acıya aşk acısı diyorlar. Kim olursan ol, seni saklandığın yerde er ya da geç buluyor, gelip göğüs kafesini ateşle sıvazlıyor ve sen içeride kapkara kurum tutuyorsun. Ağzını açsan, alevler püskürüverecekmişsin gibi, ciğerlerine damla damla kurşun eritiyorlarmış gibi. Kolay kolay geçmiyor, geçtiğinde de sen geçmiş olduğunu bile fark etmiyorsun. Yağmurlu havalarda sızlayan eski bir kırık gibi şızlayıp duruyor, kendini hatırlatıyor. Bir tadı, bir kokusu, bir eti var hatta, bir kütlesi; gelip göğsüne oturmasından belli. Kokusunu, kütlesini hesap edemiyorum ama bir tadı varsa bence o genizde kalmış greyfurt tadını andırıyordur. Çok sevdiğin bir şeye benzeyen, ama o olmadığını da bal gibi bildiğin bir tat; acı, buruk, portakala benzeyecek neredeyse, değil ama işte. Hani kelime çok havalı olmasa, "kekre" diyeceğim. İstediğin kadar yut- kun, üstüne istediğini ye, iç; geçmiyor, genzinden aşağı yuvarlanıp gitmiyor. Ne yediğinden anlıyorsun ne içti- ğinden. Allah belasını versin.
Sayfa 23
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.