Şimdi aradan 15 yıl geçti ve Saygı Öztürk bu dosyayı, bu kitabıyla yeniden açıyor. Çok da iyi ediyor. Bu inanılmaz katliam başka bir ülkede olsaydı, o ülkenin 33 silahsız asker karayolunda otobüsleri durdurulup yere indirildiğinde ve acımasızca taranıp şehit edildiğinde, çok başka olaylar yaşanırdı. Oysa biz olanları unuttuk bile!
Bir kere düşün. Vatan ki herkesin hakkını, hayatını korurken onun korunması söz konusu olunca vatan evladını sınıra zorla gönderiyorlar. Vatan, herkesin öz annesidir. Birçok insan sağlığında sütünden, hastalığında ilacından geçinmeye çalışır. Bu vatanın her karış toprağı atalarımızın kanıyla yoğrulmuştur. Kimse üzerinde iki damla gözyaşı dökmek istemiyor. Üzerinde kırk milyon can var. Uğrunda isteyerek can verecek kırk kişiye sahip değil. Bu vatan ki, bir zamanlar kılıcının gölgesinde birkaç devlet yaşatırken, şimdi ancak birkaç devletin sayesinde kendini koruyabiliyor. Vatan... Erkeklerimizin hâlâ anlamını bilmediği kelime. Kadınlarımızsa adını dahi duymamış. İşte, kibir say, gurur say, delilik say, her ne sayarsan say... Ben o vatanı sana bana muhtaç görüyorum. Vatan, benim gibi bir asker ister. Fikrinde ne kadar umudu, gönlünde ne kadar arzusu olursa olsun, vatan adını duyar duymaz hepsi birden sabaha rast gelmiş yıldız gibi sönmüyorsa vay haline. Ve senin gibi bir anne ister ki benim gibi bir evlat yetiştirebilsin.
Sayfa 11 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu Kara Bayram'ın babası Kara Şâli biraz saftı ama temiz adamdı. On dört yıl askerlik yaptı. Yaralandı, sakatlandı, tutsak düştü, çile çekti, Yemen, Yunan, hiç kaçmadı! Dönüp geldi. Madalya verelim gel!' diye çağırdılar, gitmedi. Kaçanlar şimdi şeref aylığı alıyor. Kendisi ölüp gitmişlerin çoluk çocuğu, karıları... Kara Şâli, 'Ben vatanım, Allah'ım için savaştım!' dedi, dönüp bakmadı. Pek sinerli savaşlar değildi o savaşlar be oğlum! Üstümüzde Allah var, her ayıbımızı gördü; şimdi de konuştuklarımızı duyuyor; bir yandan din kardeşlerimize silah çekmeyelim diye, bir yandan bıkkınlıktan, bezginlikten hep kaçtık! Cebelibereket'e kadar yirmi üç günde geldim ben. Gündüzleri bir çalının, bir dikenin dibinde saklandım, geceleri yürüdüm. Çöl köylerinden dilendiğim ekmeği günde kurutur, suda ıslatır yerdim. Dişlerimin dibinde et kalmadı be oğlum. Cebelibereket'ten bu yana da sürüne sürüne on günde kavuştum. Doğruyu ahrette mi söyleyelim, hep kaçtık! Yemen savaşları ölüm savaşlarıydı! Baban Deli Mehmet'le Pendik İskelesi'nden binmiş idik vapura. Çanakkale'de yaralandı. Selimiye'de bitlendi. Asker biti aklı karalı, sivandı kolumuza, belimize. Ben onu süpürdüm, o beni. Ben de Yunan'da yaralandım. Gene kaçacaktım. Kemal Paşa tabancasını çekti, “Kaçani kendi elimle vururum! Kariniz kızınız düşman elinde! Siz düşünmüyorsanız, ben düşünüyorum; kaçmayın!' dedi. Bir yandan aç, bir yandan çıplak, bir yandan da kurşun korkusu; atıldık düşmanın üstüne. İstersen atılma. Allaah, öldürmedi mi öldürmüyor. Bayram'ın babası Kara Şâli'yle aynı günde dönüp geldik.
Sayfa 30 - Literatür YayınlarıKitabı okudu
Bizim öğretmenin yeri, bir kadınla yarım düzine çocuğun yanı olmalıydı. Fakat o şimdi Vavilov'un meyhanesinde ömür tüketiyor. Ve bir de kendine bak; hamal ya da garson olmak istiyorsun. Fakat bana kalırsa, sen orduda bir asker olmalıydın; çünkü aptal değilsin, sabırlısın ve disiplini anlıyorsun. Gördüğün gibi hayat bizi iskambil kâğıdı gibi karıştırıyor ve rastgele bir yerlere düşmüş oluyoruz!
Sayfa 55 - Kent YayıncılıkKitabı okudu
- asker, çabuk bu kalemin ucunu sivrilt! Weisz'in kurşun kalemini eline sıkıştırdılar. kalem, Weisz'in cebinde bilyalara çarpmaktan iyice körelmişti. as­ker, burnunu çekiştirerek kalemi tuttu. yüzü gözü gözyaşları içindeydi, ama hâlâ hazırolda duruyordu. sonra kalemin ucunu sivriltmeye koyuldu. sivriltti, sivriltti. bir yandan da, hıçkırıklarla ağlamanın ardından şimdi artık derin derin iç çekiyordu. bütün acısını, kederini, hıncını o sivriltiği Hard­tmuth marka kalemin ucuna taşıdı.
Kızına şefkatle baktı ve fısıltı halinde konuştu onunla: “Böyle rahat uyuman büyük bir şans yavrum, ileride, büyüdüğün zaman, uykusuz geçireceğin günler de olacak... O uykusuz geceler herkesin başına gelir, kimse kurtulamaz. Ama daha vakit var o günlere. Şimdi uyu, rahat uyu yavrum, güzel rüyalar gör...”
Reklam
988 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.