Bazen sanki karşısında biri varmış gibi konuşup, çok değişik bir ses tonuyla gülüyordu. Zaman zaman birden öfkeyle bir bağırıyordu ki, neye uğradığımızı şaşırıyorduk. Ben de de panik atak başlamıştı. Yerinden kıpırdarsa, ben aniden çok korkuyordum. Yanımda bir başkası yükses sesle konuşsa, öksürse çok korkuyordum. O sinirlenince elim ayağıma
Azerbaycan son bir kaç günde 3 şehit verdi. Böyle zamanlarda önceler söylerdim "Vatan sağ olsun" Ama şimdi nedense dilim varmıyor. Belki de kendi abim asker o yüzden. Kabullenemiyorum 18-20 yaşda kimisinin oğlu, kardeşi,sevdiyi, arkadaşı hayatdan ebediyen gidiyor... Şimdi ders yapmam gerekiyor ama yapamıyorum. Sabah şehit olan askerin annesi neler çekiyor düşündükce içim sızlıyor... Allahım, tüm askerlerimizi koru, ya rabbim...
Reklam
Bizim askerler önce geri çekilip sonra geri gelmişler ve düşmanı kapı dışarı etmişler. O harekatta biz de öyle yapıyorduk. Tüfeği sıkışan bir asker vardı. Düşman denizcisine taşla saldırdı. Mustafa Kemal,onu bize örnek gösterdi. Şimdi bu olay tüm Türkiye'de biliniyor, öyle sanıyorum ki, bugünlerde herkes askerlerden bu nedenle Mehmetçik diye söz ediyor...
TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI, Barış İçin Şimdİ / Basın Bildirisi KURŞUN YARASI DEĞİL, BARIŞ GÜLÜ… Kamuoyuna, Kan durmuyor. Ülkenin doğusu nicedir kan içinde. Asker, polis, anne, öğrenci, işçi, rençber, oğul, kız, bebek, genç, ihtiyar… Ölüm, kimsenin gözünün yaşına bakmıyor; ardında gözü yaşlı yoksul bir insanlık bırakıyor. Batıdaysa barış isteyenler, gözü kararmış bir kan güdüsüyle iktidarın ve medyasının hedef tahtası kılınıyor. Kan dursun, diyen akademisyenler, yazarlar, aydınlar, öğrenciler, memurlar vatan hainliğiyle suçlanıyor. Oysa bu ülkenin esenliği için biricik yol; kanın kuruması, silahların susmasıdır. Ölüm nereden, kimden gelirse gelsin, kıyılanlar bu halkın oğullarıdır, kızlarıdır. Doğunun sokaklarında “savaş ölüleri” istemiyoruz. Batının meydanlarında “şehit cenazeleri” istemiyoruz. Kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir ülkede sonsuz acıdan başka hiçbir şey yoktur. Avuçlarımızda “kurşun yarası” değil, “barış gülü” büyüsün istiyoruz. Çünkü ancak o zaman, insanın acısını insan alabilir. Bunun için “yeniden barış”, “hemen barış”, “sürekli barış” diyor; savaş kışkırtıcılarını lanetliyoruz. --
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
“Hiç unutmam,” diye başladı yaşlı kadın cümlesine “Hiç unutmam yavrum, bundan on sene öncesi, o zamanlar böyle yatalak değilim. Oğlumun kolundan tutup ‘Beni Ankara’ya götür’ demiştim. İtiraz etmemişti, iki gün sonrasına uçak bileti almış, götürmüştü beni Ankara’ya. Taksideyken ‘Nereye gideceğiz anne’ diye sordu, gözlerim yaşlı cevap verdim ona
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.