335 syf.
·
Puan vermedi
ZERDÜŞT BÖYLE BUYURDU... Ben bu kulaklara göre ağız degilim. Kendi kendini hâkir görmeyen en hâkir insanın zamanı geliyor. Dindarlar; kitle için tehlikelidir. Bana yoldaş lazım, fakat canlı! Kendisini istediğim yere taşıyabildiğim ölü yoldaş değil! Bilâkis kendi iradeleri ile benim gittiğim yola gitmek isteyen canlı yoldaş. Hakikatle insanın
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi ZerdüştFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202038,3bin okunma
flood... şimdi size, ateistlerin adını duyduklarında kaçacak delik aradıkları rum suresi'nden ve içerdiği mucizelerden bahsedeceğim... iyice kavrayabilmeniz ve anlayabilmeniz adına olayı en başından alarak öz ve salt haliyle anlatmaya çalışacağım.kavram karmaşası yaşanmaması için not: rum, roma demektir; bizanslılardır,
Reklam
434 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
"Bir heykelle vedalaşmak gibi bir şeydi bu. Az sonra çıktım odadan. Hastaneden ayrıldım, yağmurun altında otele doğru yürüdüm." instagram.com/p/CSlq2QaKj4c/?... Hemingway'in en önemli romanlarından biri ile geldim bugün. Dün toplantımızda hem bu kitap hem de Hemingway üzerine uzun uzun konuştuk.
Silahlara Veda
Silahlara VedaErnest Hemingway · Bilgi Yayınevi · 20236,4bin okunma
Halbuki ay, Yemen'deki askerin son sığınağıydı. Çölün sokakları yoktu ve postacılar adres ararken delirmişlerdi. Gidenin gelmediği yere şimdi kim yazacaktı? Yemen'deki asker bağırdı; öyle bağırdı ki, kumların içinden yılanlar, akrepler ve kertenkeleler fırladılar; fırladılar ve bu sesin sahibi için dua ettiler. Yemen'deki asker telgrafın tellerini kurşunlayamazdı, çünkü göğe baktığında gördüğü yalnız yıldızlar ve aydı. Evet, aydı! İşte o zaman muhayyilesi elinden sıkıca tuttu. İşte o gece Yemen'deki asker kalbine sesini duyurdu. Ay okadar büyüktü ki, çöl çok küçük kaldı. Ay o kadar parlaktı ki, çöl kendini seyre daldı. Ay o kadar yakındı ki, Yemen'deki asker mırıldandı: "Şimdi bakıyor mudur o da?" Bakıyordur; çünkü ayın parlaklığı birden artmış ya da Yemen'deki askere öyle gelmişti. Artık geceleri iple çekiyor, kumların üstüne sırtüstü uzanıp gözünü aya dikiyordu. "Bakıyordur."
"Kim bu?" "Bir esir." "Nereye götürüyorsun?" "Geriye. Alay karargâhına." Binbaşı kızdı: "Ulan sen bunun seyisi misin, hizmet eri misin? Hayvana sen bin, o yürüsün." Asker, üçünün de yüreğini titreten bir iç temizliğiyle, "Hiç olur mu komutanım.." dedi, "..o şimdi ocağından kopmuş bir gurbet adamı. Misafir. Bana emanet."
Masaldaki gibi, Çar, gri dışındaki renkleri sevmezmiş. Ve o Çarlıktaki her şey fare kuyruğu rengindeymiş. Şimdi ise ben kendi öğrencilerime (Okulda öğretmenlik yapıyor) şöyle diyorum : ''Düşünmeyi öğrenin ki, sizleri de sıradan budalalar haline getirmesinler. Kurşun asker olmayın.''
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.