Nefsini terbiye eden insan, bu tasavvuf felsefesi ve Arabi'ye göre, şeriat (Kuran'daki ayetlere, Hz. Muhammed'in sözlerine dayanan kurallar), tarikat (Allah'a ulaşma ve O'nu tanıma, anlama yollarından her biri), marifet (hüner ve bilgi) ve hakikat (Allah'ı bilmemizi sağlayacak gerçek) kapılarından sırası ile geçer ve en sonunda Allah ile olur, Allah'a döner, Yaradan ile yaratılanın bir aradalığına dönüşür.
Yani tasavvufta Vahdet-i Vücut'un tanımladığı şeye, Yaradan'la yaratılanın tek bir kaynaktan geldiği noktaya döner ve bir olur. Burada bahsedilen, Hallac-ı Mansur ve Seyyid Nesimi'yi ölüme götüren "Ene-l Hak" sözünün doğru yansımasıdır.
...
Bu inancın ilk ve en büyük İslam filozofu Muhyiddin İbni Arabi iken, en büyük temsilcileri ise Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre ve Niyazi-i Mısri gibi düşünürlerdir.