“Rab, insanlara her yaşa özgü kaygıları verir.”
Dereler ve bitkiler gibi, ruhlar da bir başka yağmura gerek duyuyordu; umut, inanç, yaşama amacı. Bunlar olmazsa, beden yaşamayı sürdürse bile ruh ölüyordu; o zaman insanlar şunu söyleyebilirdi: “Burada, bu bedenin içinde, vaktiyle bir insan varmış.”
Hiç kuşku yok ki, insan yaşamı üzerine kurulu bu dünyada dengeli olarak ne kadar acı varsa o kadar da teselli varmış gibi gelir. Ne kadar mutlu gün varsa o kadar da kara gün. Bütün yaşam engeller ve onların aşılması ile dolu. Bazıları yüreklerinden boşanan ağır gözyaşları dökerken bazıları da coşkun dalgalarla oynarcasına şen şakrak gülüyor. Doğru, ilerlerde her zaman dik bir kıyı vardır ama çıkmak ve kurtulmak için de hep umut vardır. Ama şimdi bu kurtarıcı kıyı kaybolmuş ve bir hayal gibi sonsuz uzaklara çekip gitmişti. İnsanlarda şimdi kurtuluş beklentisi ile değil bir felaket beklentisi ile yaşıyorlardı. Yavaş yavaş, hissedilmeyecek bir akışla güneşin doğduğu ve battığı ufukların yerlerini değiştirdiler, böylece sıcakla ışığa ihtiyaç duyan her şey de dağınık ve beceriksiz bir şekilde karşı yöne geçti
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Okunmaya ve hayatımıza tatbik etmeye değer!
Ne olur sizler gibi; Vahyi tanıyabilseydik, sizin ondan aldığınız tadı ve lezzeti bizler de alabilseydik. Vahyi canımızdan aziz bilip, yoluna tüm varlığımızı feda edebilseydik. Vahyin içerisinde taşıdığı insanı değiştirme potansiyelinin ve varlık âlemine meydan okuma gücünün farkında olabilseydik. İlahi kelamın önüne değişmek için oturup, onunla
İnsanoğlunun ünlü aktör Michael Caine'den öğreneceği tek bir şey varsa, o da susmanız gerektiği zaman bunu sanki söyleyecek çok şeyiniz varmış da, o an söylememeyi tercih ediyormuşsunuz gibi yapmanız gerektiğidir. Ben de aynen o şekilde davrandım. Yeni reklam yüzümüz de amma yüzsüzmüş falan gibilerinden bir cevap sonradan aklıma geldi ama işte ne yaparsınız, aşkta ve mizahta çok çabuk iş işten geçiyor.
Sayfa 57 - Alfa YayınlarıKitabı okuyor
Evlilik yaşamının o çetin azabının üstünden aşıp doğruca aşkın özüne varmış gibiydiler. Yaşamın yıprattığı iki yaşlı evli insan gibi, tutkunun tuzaklarının ötesinde, umudun acımasız alaylarının, hayal bozumlarının yanılsamalarının ötesinde, sessizlik içinde yaşıyorlardı: aşkın ötesinde. Çünkü ne zaman, nerede olursa olsun, ama en çok da ölüme yaklaşıldıkça aşkın aşk olduğunun bilincine varmaya yetecek kadar yaşamışlardı birlikte.
Sayfa 438Kitabı okudu
Paulo Coelho, "Beşinci Dağ" isimli Hz. İlyas'ın hayatını romanlaştırdığı eserinde, O'nun şu sözleri söylediğini naklediyor. "Dereler ve bitkiler gibi ruhlar da bir başka yağmura gerek duyuyordu. Umut, inanç ve yaşam amacı. Bunlar olmazsa beden yaşamayı sürdürse bile ruh ölüyordu. O zaman şöyle söylenebilirdi: Burada, bu bedenin içinde vaktiyle bir insan varmış."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.