Hoş geldin kadınım benim hoş geldin ayağını basdın odama kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde ağladın, avuçlarıma döküldü inciler gönlüm gibi zengin hürriyet gibi aydınlık oldu odam... Hoş geldin kadınım benim hoş geldin. youtu.be/iVxY8MjrykM
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin yorulmuşsundur; nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını ne gül suyum ne gümüş leğenim var, susamışsındır; buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim acıkmışsındır; beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam memleket gibi yoksuldur odam. Hoş geldin kadınım benim hoş geldin ayağını basdın odama kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde ağladın, avuçlarıma döküldü inciler gönlüm gibi zengin hürriyet gibi aydınlık oldu odam... Hoş geldin kadınım benim hoş geldin. NAZIM HİKMET RAN
Reklam
Valla ben evim, odam, kitaplarım nerdeyse kendimi oralı hissederim. Başka bir yere de ihtiyaç duymam. Bu insanın kendine bir dünya yaratabilme, kendisini oyalayabilme yeteneğiyle ilgilidir. Kuş Uykusu (2014) Nuri Bilge Ceylan
Sonra odam: Masa, karyola, kitaplar. Benim inim. Bu gece bir kapansam oraya. Üzgünüm. Ama çok kalamam.
95 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Sadık Hidayet ve Psikolojik Labirent: Kör Baykuş Üzerine Bir Çözümleme
Sadık Hidayet’in “Kör Baykuş” adlı romanı, modern İran edebiyatının kurucularından biri olarak kabul edilen yazarın başyapıtlarından biridir. Yazar ve Eser Hakkında: • Sadık Hidayet, 1903 yılında Tahran’da doğdu. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak büyüdü ve eğitimini yurtdışında tamamladı. İran’da kitaplarının satışı hala yasak olmasına rağmen,
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328.5k okunma
Bırak her zamanki gibi, karanlık kalsın odam.. Zaten konuşmaya, zor ikna olmuş yüreğim.. Utanırım, korkarım, susarım gözlerimi görürsen... Ne çok demlendin yüreğimde, Ne çok yudumladım seni ruhumla, Ve ne çok öldüm ben sana. Bir ben bilirim, birde bu karanlık gece...
Reklam
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin yorulmuşsundur; nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını ne gül suyum ne gümüş legenim var, susamışsındır; buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim acıkmışsındır; beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam memleket gibi yoksuldur odam. Hoş geldin kadınım benim hoş geldin ayağını basdın odama kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde ağladın, avuçlarıma döküldü inciler gönlüm gibi zengin hürriyet gibi aydınlık oldu odam... Hoş geldin kadınım benim hoş geldin Nazım Hikmet
"Neden bilmiyorum, birden odam da, tıpkı ihtiyar gibi yaşlanmış göründü bana. Duvarlar ve zemin renksizleşti, her şey kir pas içindeydi; neden bilmiyorum, pencereye baktığımda, bana öyle geldi ki karşıda duran ev de yıpranmış ve kararmıştı kendince, sütunlardaki sıvalar kopmuş ve dökülmüştü, kornişler kararmış ve çatlamıştı, canlı, koyu sarı duvarlar leke lekeydi... Ya da gün ışığı, bir an için bulutların arkasından görünmüş, sonra bir yağmur bulutunun arkasına saklanmıştı da her şey gözümde yine rengini kaybetmişti; ya da belki de çok tatsız ve hüzünlü bir biçimde geleceğimin bütün perspektifi bir an için görünüp kaybolmuştu ve ben kendimi tam on beş yıl sonra, yaşlanmış bir halde, tıpkı şimdi olduğu gibi, yine aynı odada, yine yalnız, yine bütün yıllar boyunca bir parça olsun akıllanmamış olan Matryona'yla birlikte görmüştüm."
Sayfa 94 - can yayınlarıKitabı okudu
yine akşam yine harp haberleriyle dolmuş odam yine müzik yine yaprakları dökülmüş aşkımızın yine sen hayalimde bıraktığım gibisin
Sayfa 110 - değişen bir şey yok
nedendir bilmem, şu odam da tıpkı bu kocakarı gibi ihtiyarlamis göründü ansızın. duvarlar ve yerler soyulmuş, her şey kapkara; örümcek ağı çoğalmıştı. nedendir bilmem dışarıya baktığımda, tam karşımızdaki apartman da çökmüş, kararmış, sütunlardaki sıvaları kabarmış, dökülmüş, karnizleri kararmış, çatlamış, duvarlarındaki parlak koyu yeşil benekler belirmiş gibi geldi...
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.