Düşüyorum, düşüyorum..
Eller uzanıyor, tutamıyorum... Gittikçe derine iniyorum..
Karanlık çok yakın...
Artık ışık ufacık bir nokta hâline geldi... O ufacık nokta bile gözlerimi kör etmeye yetiyor...
Düşüyorum.. Korkuyorum..
Hayırlı akşamlar Aslıhan Güngör yazmış olduğu Esmerim Lal kitabının yorumu ile geldim.
Küçük yaşından kız kardeşi ile yetiştirme yurduna bırakılan Bergüzar, kardeşine hem abla hem de anne olmak zorunda kalır. Dimdik kendi ayakları üstünde yaşamaya çalışırken bir çok zorluğun üstesinden birlikte gelir ancak hiç ummadığı bir anda hayat ona bambaşka bir kapı açar.
Alparslan kendisine buzlar kralı desem yeridir. Otariter, yakışıklı ve çalışkan kalbi buz tutmuş adam. Kimseyi önemsemeyen, hayatında sadece işi için yaşayan işkolik adam. Hiç planda yokken karşısına çıkan bir kadın bakalım Alparslan Yalın'a doğru yolu gösterecek mi?
Kalbi buz tutmuş bu adam kalbini açabilecek mi?
Böyle çok sevdiğiniz kitapların yorumunu yazamazsınız, ne yazsam az kalır ya da eksik olur dersiniz ya işte şuan ben tam öyleyim. Kitabı okuyalı çok oldu. Her gün yorum için çabaladım ama hiçbir şey içime sinmedi. Kitap çok güzeldi. İki tane güçlü karakteri okurken keyif aldım.
Konu güzel, karakterler dişli yazarın kalemi akıcı olunca tadından yenmez bir iş çıkmış ortaya. Umarım en kısa zamanda Esmerim Abre'yi de elimde görürüm. Sizde yıllar önce kalbini aşka kapatmış Alparslan Yalını merak ettiyseniz mutlaka ama mutlaka okuyun derim
Sen benim için çok değerlisin ama ben kendimi kaybeder, kişiliğimden vazgeçersem senin bir anlamın kalmaz ki... Ben, ben olmaktan çıktıktan sonra sen istediğin kadar sen ol... Ne faydası var?
"Gitme,kaçma. Ne olursa olsun kal ve savaş. Giden kaybeder, arkada kalan ise o gidişin acısıyla yanar, kavrulur. Bir de sen gitme, bir de sen yakma. Ben zaten yanmışım. Yeterince yanmışım."