“Bazı insanlar bir şey anlatmak istediklerinde konuşurlar, bazılarının bir şey anlatmak için konuşmaya ihtiyaçları yoktur.” dedi annem. “Hiçbir şey söylemezsen nasıl konuşursun ki?” diye merakla sordum. “Sözsüz konuşursun. Biz daima sözsüz konuşuyoruz.” “Öyleyse kelimeler ne işe yarıyor?” “Çoğu zaman hiçbir şeye. Çoğu zaman da asıl söylemek istediklerini gizlemeye ya da bilinmesini istemediklerini saklamaya yararlar.” “Peki onlar da konuşuyor mu?” “Sanırım konuşuyorlar. Oturup kahve ve sigara içiyorlar. Ağızlarını hiç açmıyorlar, yine de devamlı konuşuyorlar. Birbirlerini anlıyorlar, bunun için ağızlarını açmaya ihtiyaçları yok, çünkü saklayacak bir şeyleri yok.”
Farklı olmak, insan olmanın getirdiği cazibeden başka bir şey değildir. Bir halkı insanlaştıran, gelişmesini, sürekliliğini sağlayan şey de nihayetinde içinde barındırdığı o kendine has özelliktir.
Reklam
“Daha kimse ölmedi mi, bu korku dolu yalnızlığımıza, bu amaçsızca savrulmamıza, bu boşluğa ve köksüzlüğe son verecek biri?”
Bir yandan Fresno’daydık, bir yandan hiçbir yerde. Ölüm içimizden birini yakalamadığı, biz de onu gömüp orada yattığını bilmediğimiz sürece nasıl herhangi bir yere ait olabilirdik ki?
“ben senin kardeşinim’ diyenlere karşı dikkatli olun. Bir yerlerinde mutlaka bir hançer gizlidir.”
Farklı olmak, insan olmanın getirdiği cazibeden başka bir şey değildir. Bir halkı insanlaştıran, gelişmesini, sürekliliğini sağlayan şey de nihayetinde içinde barındırdığı o kendine has özelliktir.
Reklam
"En iyi insanlar ödleklerdir. Asla bir bankayı soymayı düşünmezler. Akıllarından bir suikast düzenlemek gibi bir şey geçmez. Ödlekler iyidirler, ilginçtirler; bir kuleden insanların üzerine ateş etmeyi asla düşünmezler. Yaşamayı arzularlar."
Yalnız şunu bilin ki hayatta zavallı ve bağrı yanık olmaktan daha acıklı bir şey yoktur
Ölüm içimizden birini yakalamadığı, biz de onu gömüp orada yattığını bilmediğimiz sürece nasıl herhangi bir yere ait olabilirdik ki?
Delirmek bizim ailenin özelliklerinden biriydi. Bir erkek delilik geçirinceye kadar hala çocuk sayılırdı. Eğer hiç geçirmemişse, geçirenle bir olmazdı. İçimizde deliliğe yakalanmadan otuzunu bulan pek azdı. Yüzyıldan fazla bir süredir ailede hayatını hiç delilik geçirmeden tamamlayanların sayısı iki veya üçtü. Birçokları bu yolculuğa birkaç kez çıkmışlar, akılları gidip gelmişti. Ondan sonra da onlara bilge kişi, hatta ve hatta kutsal kişi gözüyle bakılmıştı, sanki Kudüs'e hacca gitmişlerdi. Aslında bir bakıma öyle de denebilirdi.
963 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.