Canım kitap severlerim Merhaba
Kitabımız 400 sayfa olsada çok akıcı. Bilmediğim çok kelime vardı fakat hiçbir şekilde okuma akışını bozmuyor dönüp de sonra bu neymiş bakayım düşüncesi oluşmuyor. Kitap şiirsel seri, hikaye bilindik Ademle Havva,Kabille Habil
Bilindik hikaye eril karakterler üzerinden anlatılmış.
Kitap bir çırpıda bitti.
Kitabı Nihat Hatipoğlunu dinler gibi okudum.
Yazarımız tabir yerinde ise "sağdan sola, üstten alta, önden arkaya doğru donat"mış.
"tamamen Allah'ın hükmüyle, Allah'ın kelamıyla, Allah'ın rahmetiylen birlikte donat donat donat; etrafa, sağdan sola, üstten alta, önden arkaya doğru donat ve bin dört yüzüylen birlikte, hümana ve hümanaylan birlikte sağdan sola donat ve seyir halini gerçekleştir. kulyas'a karşı, zuzula'ya karşı, demon'a karşı, afarit'e karşı etraflarında olanlara, göğsü sıkışanlara, içinde seyir halini hissedenlere ve yaşayanlara ve yaşatanlara doğru, görevli olanlara doğru ayna görevi ol ve kendilerine doğru gönder ve göster."
Bilseydim
Sanırım sonunda bir kadının yüzü gülecek, olacak inanıyorum olacak...
"İphigenia, Aulis kıyısında Truva'ya yelken açmak isteyen babası Agamemnon tarafından tanrıça Artemis'e kurban edilecekken, yine tanrıça tarafından kurtarılarak Tauris'e getirilmiştir, ve kızın yerine bir ceylan göndermiştir. İphigenia o zamandan beri Tauris'te tanrıçanın rahibeliğini yapmakta ve tanrıçaya kurban edilecek insanları kurban töreni için hazırlamaktadır. "
Reva mı bu şimdi sana...
Ölsen daha mı iyiydi acaba
Neyse sabrın sonu selamet olsun artık....
Bakın bakalım tanrılar karşısına sonunda kimi çıkartmış bu sefer tanrıçanın kurbanları kimmiş?
Bayılıyorum tiyatro okumaya....
Yaşasın kitaplar, kütüphaneler,kütüphaneciler....
Bir hayata, başından sonuna kadar tanıklık etmiş olmanın verdiği yorgunluk var üstümde.
" Onun hayatı başka yöne sapmadan dümdüz bir çizgi üzerinde ilerlerken sağdan soldan katılan birçok hayat bu çizgiyi biteviye kesmişti . Az ya da çok ilgiyle hayatına girip çıkan , birbirini tanıyan , yolu birbiriyle kesişen veya hiç karşılaşmayan onca insanın hikâyesini sinema perdesinde oynayan bir film gibi izlemişti Mücellâ." sayfa 334
Kitabın özeti niteliğinde bu son cümleler.
Yazar Nar ağacı kitabında 1. Dünya savaşı yıllarını, bu kitabında ise ikinci Dünya savaşı ve sonrasını anlatmakta. Kitabımız tarih olarak bağlantılı yazılmış gibi dursada, "Mücella" bir gönül borcu, yaşanamamış bir hayatın romanı.
Okuyanlar bilir
Gülseren Budayıcıoğlu klinik vakalarından çok kendi hayatını anlattığı zaman, sıkıcı olur işte burada da yazarımız kendi hayatından Nazlı karakteriyle bayağı bahsetmiş. Hatta Mücella durgun sakin esintisizken, kendini anlatırken bir anda başka bir rüzgar bir meltem sıcacık bir şey akıyor. Kitabın gidişatını bile değiştiriyor oturmayan taşlar var. Arka planında ki tarih oturmamış, Mücella oturmamış kendi karakterini bile ayakta bekletmiş yazarımız.
Ama....
Yaşamadığım, yaşamaya korktuğum şeylerden gelecekte pişmanlık duyma korkusunu hep taşıyorum. Bugün Mücellayı okuduktan sonra bu korkuyu daha sesli hissettim.
Bulutsuzluk özlemi/ Hayat Geçerken/ Mücella
youtu.be/LDsZcYtyu-I
Dipnot... Antalya