Aslında, sözgelimi, insanın zengin, iyi bir aileden gelmesi, hoş görünümlü, eğitimli, akıllı, hatta iyi niyetli olması, ama öte yandan hiçbir yeteneğinin, hiçbir özelliğinin, hatta hiçbir tuhaflığının, kendine özgü tek bir fikrinin olmaması, yani kesinlikle “herkes gibi” olmasından daha sıkıcı bir şey düşünülemez. Zengindir, ama bir Rothschild değildir; saygın bir ailesi vardır, ama hiçbir zaman bir etkinliği olmamıştır; dış görünümü hoştur, ama neredeyse hiç ifade yoktur hoşluğunda; iyi bir öğrenim görmüştür, ama onu nerede kullanacağını bilemez; aklı vardır, ama kendi fikri yoktur; kalbi vardır ama soyluluktan yoksundur vesaire vesaire… Böyle insan çoktur dünyada…
Aslında, sözgelimi, insanın zengin, iyi bir aileden gelmesi, hoş görünümlü, eğitimli, akıllı, hatta iyi niyetli olması, ama öte yandan hiçbir yeteneğinin, hiçbir özelliğinin, hatta hiçbir tuhaflığının, kendine özgü tek bir fikrinin olmaması, yani kesinlikle “herkes gibi” olmasından daha sıkıcı bir şey düşünülemez. Zengindir, ama bir Rothschild değildir; saygın bir ailesi vardır, ama hiçbir zaman bir etkinliği olmamıştır; dış görünümü hoştur, ama neredeyse hiç ifade yoktur hoşluğunda; iyi bir öğrenim görmüştür, ama onu nerede kullanacağını bilemez; aklı vardır, ama kendi fikri yoktur; kalbi vardır ama soyluluktan yoksundur vesaire vesaire… Böyle insan çoktur dünyada…
Sayfa 585 - yazarın okuyucuya bizzat sözleriKitabı okuyor
Reklam
“Bir zamanlar öylesine saftım ki; yüksek mevkilerde oturan, iyi evlerde yaşayan, öğrenim görmüş ve bankalarda hesapları olan insanları saygı değer kimseler sanırdım.”
Her geçen gün daha da çok öğretim temin ederek, dünya­yı nesiller için daha iyi bir yer haline getirmeye çalıştık. Ancak ne var ki, gösterilen çaba şimdiye kadar başarılı olamadı. Daha ziyade öğrendiğimiz şey, eşitliği asla arttıramayan fakat, yola daha erken, daha sağlıklı veya iyi hazırlanmış olarak koyulanlara iltimas geçmesi gereken ve sonu görünmeyen bir eğitim merdivenine çocukları tırmanmak zorunda bırakmak; zo­runlu öğretimin, çoğu insan için özgürce bir öğrenim isteğini öl­dürdüğü, ve paketler içinde dağıtımı yapılacak bir eşya gibi mu­ amele gören ve özel mülkiyet şeklinde kabul gören bilginin, bir kez ele geçirildi mi, artık daima kıt bulunur birşey olması gerek­ tiğidir.
Cervantes
CERVANTES Saavedra - İspanyol yazarı, yoksul bir doktorun oğludur. Babasının kent kent dolaşması yüzünden düzenli bir öğrenim görmedi. Bununla beraber bir süre Alcala ve Salamanca Üniversitelerine devam etti. Cervantes önce orduda görev aldı , sonra İtalya'yı dolaştı , aynı zamanda eski klasikleri ve İtalyan yazarları okuyarak edebiyat bilgisini geliştirdi. 7 Ekim 1571 de II. Selim 'in saldırısına uğrayan Kıbrıs'ta Lefkoşa' nın düştüğünü gördü, İnebahtı Savaşına katıldı ,yaralandı iyileştikten sonra 1572 de Navarin, 1573 te Tunus ,1574 te La Goulette liman savaşlarına katıldı. 1575 Eylülünde deniz yoluyla İspanya 'ya dönerken Türklere tutsak düştü . Cezayir 'e götürüldü bir çok kez kaçmayı denediyse de 5 yıl orada kaldı. Ancak 1580 de serbest bırakıldı. Madrid'e döndü, yazarlığa yeniden başladı. 1605 Don Kişot yayınından sonra görülmemiş bir ilgiyle karşılandı bu başarı ölümüne kadar ara vermeden yazmasını sağladı. ******Namuslu adam erken evlenir, akıllı adam hiç evlenmez. *****Her parlayan şey altın değildir. *****Balın varsa ,sineğin bol olur. *****Akıllı adam ,bütün yumurtalarını bir sepete koymaz. *****Dünyada bizden önce yaşamış sayısız insanların hiç birinin gülmekten öldüğünü tarih ve efsane yazmamıştır. *****Kalem, aklın dilidir.
Daha ileri öğrenim ihtiyacımızı, sınıflara her geçen gün daha fazla hapsolunma ile özdeşleştirmekteyiz.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.