Veda
Birçok Türkçünün maddi, manevi yardımıyla çıkmakta olan Orkun, onu idare edenlerin yorgunluğu yüzünden kapanıyor. Bu kararı verenlerin ızdırabı büyüktür. Uzun konuşma, tartışma ve danışmalardan sonra, yapılacak başka bir şey olmadığı için bu neticeye varılmıştır.
Yurdun her tarafındaki genç Türkçülerin, bu sonuç karşısında duyacakları
Solun 94 Yılı
Türk fikir bayatına “İnkar Fırtınası” adlı eseriyle giren Aclan Sayılgan, memleketimizdeki solculuk ve komünizm üzerinde esaslı eserler verdikten sonra nihayet “Sol’un 94 yılı” adındaki büyük kitabını yayımladı, “inkâr Fırtınasında belirttiği gibi, kendisi bir zamanlar komünistlerin arasına girip samimi olarak onlarla çalışmış,
TÜRK DESTANINI NAZIMA ÇEKMEK TEŞEBBÜSLERİ
Uğuz Kağan Destanı
Son zamanlarda Türk destanını manzum olarak yazmak teşebbüslerine de raslıyoruz. Bu teşebbüslerine de raslıyoruz. Bu teşebbüs Ziya Gök Alp’ın ilk defa denediği gibi küçük parçalar üzerinde değil, Türk destanının büyük parçaları veya bütünü üzerinde yapılmıştır. Milli destanı nazma
Bu inceleme, kitabı okumayı düşünenler için minik bir rehber niteliğindedir.
1958 yılında yayımlanan bu muhteşem kitap bize Osmanlı döneminin Fetret devri'nde bir taht savaşıyla başlayan ve aşka doğru derinleşen bir hikâyeyi anlatır.
Bir sipahi askeri olan Çakır'ın öyküsüyle giriş yaptığımız bu kitap okuyucuyu daha ilk sayfalarından içine
"Öyle bir toplum ki, çocuklara sadece bilgi ve beceri aktarmasını istediği öğretmenin, onlara değerler bilinci ve bir dünya görüşü kazandırmasına müsaade etmiyor..."
Samed Behrengi Tebriz'de, işte böyle bir yoksulluğun içine doğmuş. Ama her zaman hak ve adaletin işler olduğu 'başka bir dünyanın mümkün olduğunu' savunarak, bu görüşü tüm dünyaya yaymayın en güzel yolunu, öğretmenliği, meslek edinmiş kendisine. Haksızlığın karşısında durabilmeyi, kimseden korkmamayı, her fırsatta ana dili Türkçe'den mahrum kaldığını dile getirmeyi, çeviriler yapmayı, Nazım Hikmet e hayran olmayı, okumayı ve araştırmayı hiç bırakmamayı, masallar yazmayı ve daha birçok şeyi sığdırmış kısacık yaşamına. 29 yaşında iken, bir hain canını almasaydı, kimbilir küçük kara balıklarına daha ne masallar anlatacaktı ...
Şule Aksun, Şanlıurfa'nın bir köyüne tayini çıkan, fakat zorluklar karşısında ilk günden pes eden çiçeği burnunda bir öğretmen üzerinden anlatmış bize Behrengi'nin hayat hikayesini. Çok çok etkilenerek, değerli isimleri kendime not alarak okudum kitabını. Küçük Kara Balık'ı önce kendime sonra oğluma olmak üzere kaç kez okudum sayısını bilmiyorum . Şimdi Behrengi'nin tüm kitaplarını alıp okumalıyız oğlumla . Bu dünyanın küçük kara balıklara ihtiyacı var
"Okumayı, düşünmeyi, çalışmayı ve her geçen 24 saatimizin planlı işlerini yapmayı, kuruluşunu hazırladığınız müessesede öğrendik. Cehaletin, tembelliğin, sorumsuzluğun ve kötü niyetin amansız zararlarını yenmek için girişilen hamlede görev aldım.
Seyfi Koryürek'ten İsmail Hakkı Tonguç'a
Ankara'ya gittiğim bir hafta sonunda sahaflardan Köy
İnsan eğitimi cemiyete bağlıdır. Eğitim sonunda aldığı karekter, o cemiyetinkinin aynıdır. Ben de, bu müesseseye göre bir bilgi artmasına sahip oldum. Hér yıl, bir yıl evvelkinden fazla bir bilgiye, yeni bir duyuşa sahip oldum. Esas değişiklik, bilgiyi kazanma şeklinde olmuştur.
Daha önceden öğretmenin vazife olarak verdiği konuyu -ki, bu seyrek olurdu, öğretmen kendisi anlatırdı veya kitaptan okurduk. hangi derse aitse, yalnız o dersin kitabından okur, ezberler, bir dahaki derste arkadaşlara sunardık. Şimdi olduğu gibi ders harici kitaplara müracaat etmek, edindiğimiz bilgiye kendi kanaatimizi eklemek, bu hususta arkadaşların fikirlerini sormak yoktu. Daha doğrusu, bu tarzda bir ders işlemeyi bu müessesede öğrendim.
Hiç kimse aynı taraftan başlayarak karşı tarafa ulaşamaz. Öteki tarafa ancak karşı taraftan yola çıkılarak ulaşılabilir. Benim bugünkü bilgimin düzeyi benim öğrencilerimin öteki yakasıdır. Ben karşı taraftan yani öğrencilerin tarafından başlamalıyım. Benim bilgim benim gerçekliğimdir, onların gerçekliği değil. Yani ben onları benim gerçekliğime getirmek için onların gerçekliğinden yola çıkmalıyım. Bir öğretmen şöyle diyebilir: "Bu, Paulo Freire'in bir başka romantik görüşü." Bununla birlikte ısrar ediyorum, bu fikirlerde hiçbir romantizm yoktur. Burada bulduğumuz şey. siyasi bir bakışla epistemolojik tutarlılıktır.
Ölmeye Yatmak, Adalet Ağaoğlu'nun "Dar Zamanlar" üçlemesinin ilk kitabı. 1973 yılında basılan romanda dönemin siyasal ve sosyal kaotik yapısı ele alınır. 1960lara kadar Türkiyenin siyasi sosyal yapısının anlatılmaktadır.
iki farklı bölüm yapısı kullanır. Aysel’in bir otel odasında bulunduğu bölümlerle, Aysel ve çevresindekilerin