Okumaya başladığım andan itibaren her şey yanıbaşımda yaşandı sanki. Bir sonraki sayfayı merakla çevirdim hep. Karakterlerin hepsini tek tek tanıdım. Yaptıklarından dolayı şaşırdığım ya da kızdığım bir karaktere kitabın sonunda üzülürken buldum kendimi.
Anne, baba bir karakterin oluşumunda, insanın hayatta alacağı yolu belirlemede en temel unsur. Ailesinde aradığı yeri bulamayan insan hayatı boyunca boşlukta kalıyor. Mutluluğu yakalamaya çalışırken hayatı elinden kayıp gidiyor. Emin, Ethem ve Ekrem’in hikayesinde buna tanık oluyor okuyucu.
Şermin Yaşar’ın kalemini çok beğenen biri olarak “Söyleme Bilmesinler” en çok kalbime dokunanı oldu.
Neşe kolonya gibi bir şey. Döküyorsun, o an ferahlıyorsun. Sonra uçup gidiyor. Kasvet öyle değil ama zamk gibi, bulaşıyor ve dokunan herkese yapışıyor.
İlk defa bir kitabı ikinci kez okudum. İlkinde lise sıralarındaydım. Çok etkileyici gelmişti ve zihnime kazınan kitaplar arasında başı çekmekteydi.
Şimdi otuzlu yaşlarımda bir kere daha elime aldım. Yine beni etkilediğini söyleyebilirim. Ancak yıllar sonra okuyunca final böyle mi olmalıydı diye düşündüm. Bu kadar sürükleyici bir eseri sonlarına doğru okumakta zorlandım. İlk anki heyecanım sona kadar sürmedi.
Yine de “Kumral Ada Mavi Tuna” sevdiğim kitaplar arasındadır diyebilirim.
Kitap okuma kulübümüz için aldığımız bu kitap, son zamanlarda okurken en çok zorlandığım kitap oldu diyebilirim.
Okurken bir şeylerden etkilenmeyi, anlatılanların bana dokunmasını, edebi bir dile sahip olmasını isterim. Bu kitapta bunların hiçbirini bulamadım.
“İnsanın aşkı bulmasıyla kendi özünü de bularak kâinatta seyir eden yerine seyreden olması.” ana fikriyle açıklanan kitap daha kısa ve öz olabilirdi fikrimce. 400 sayfa fazla zorlama olmuş hissi veriyor okurken.
17 kişilik bir ekibiz, okuyup bitirmek hepimiz için zor oldu.