Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Agota Kristof 1935'te Macaristan'da doğdu. 1956'da Stalin karşıtı Sosyalist işçilerin rejimi devirmek için çıkardığı ayaklanma Sovyet ordusu tarafından bastırılınca, siyaseten faal olan kocası ve dört aylık çocuklarıyla Macaristan'dan kaçıp İsviçre'ye yerleşti. Bir yandan fabrikada çalışan, bir yandan da Fransızca öğrenen
Kesinlikle o kadar mükemmel bir kitap ki. Yani çok profesyonel yazılmış. Çok akıcı bir dili var. Işıldan okuduğum ilk kitaptı. Ve bayıldım. Yani her bölüm öyle bir yerde bitiyor ki hemen diğer bölümü okumak istiyorsunuz. Gerçekten diline bayıldım. Olay örgütüne bayıldım. Gerçekten şuan diyorum ki ve eminim yılın sonunda da diyeceğim, kesinlikle bu yılın favori kitaplarından olacak. Kesinlikle okuyun okutuurun. Muazzamdı. Ba-yıl-dım.
10/10
#OKUDUKLARIMDAN
#kitapanaliz
#yorum
Yazar bu kitabında da kalemini ustaca konuşturmuş.Betimlemeleri , konu geçişleri , olaylar örgüsü oldukça güzeldi. Yazar gerçekten dilimizi harika kullanan bir yazar. Araştırmacı ve gerçekçi oluşu okuyucuya daha da kendine bağlıyor. İlk başlarda fazla karmaşık ve sıkıcı gelmişti açıkçası ama inat ettim bırakmadım.İyiki de bırakmamışım.Sanırım okuduğum en güzel"Orhan Pamuk"kitabıydı.
#yorum
Kitap birinci tekil şahısların ağzından anlatılıyor. Hatta giriş bölümü oldukça etkili ve düşündürücü idi. "Ben ölüyüm"roman da çok fazla karakter mevcut. Ayrıca romanın baş kahramanı olan"Şekure"yazarın annesinin adı. Dönemin nakkaşları, entrikilar, cinayetler ve aşk hepsi bu kitapta mevcut. Beni etkileyen en önemli ve baş karakterlerden olan"Benim adım kara"ismiyle roman da oldukça etkili ve gizemli bir karakterdir.Özellikle kitaba ismini veren" Benim Adım kırmızı"bölümü hiç düşündüğüm gibi değildi. Tarih kokan, nakkaşları ve , sanatı konu alan bu leziz kitabı herkese tavsiye ediyorum...
10/10 puan verdi
·
Beğendi
1963 yılına gidelim mi bugün sizlerle ?
Gelelim konusuna;
Çalışkanlıklarıyla nam salmış Pala Zeynel ve Gülfidan'ın dört erkek üç kız evlatları vardır.
Kendi halinde hayat mücadelesi veren bu ailenin bir tek isteği herkesin rahat edeceği bir ev...
Bu kocaman ailenin oğulları Dündar askerden yeni gelmiş Peri'sine kavuşmak için gün
Kitap yorumum
Çok etkilenerek okuduğumu söylemek istiyorum öncelikle. 1984 romanı ütopik bir romandı ve okunması da bir o kadar zevkliydi. Ütopyalarda insanlığa sunulan bir düştür. Yazarın diliyle ben ilk olarak Hayvan Çiftliği eserinde tanışmıştım ve onu da çok sevmiştim. Cesur Yeni Dünya adlı romandan esinlenerek yazılmış olan 1984’e şans verip okuduğum için de çok mutluyum iyi ki okudum biraz geç bitirmenin sebebi final sınavlarımın olmasıydı sıkılmak gibi bir duyguya kapılmadım okurken. Herkesin okumasını tavsiye ediyorum geleceğin Türkçe Öğretmeni olarak.
Daha önce Kürk Mantolu Madonna ve Kuyucaklı Yusuf eserlerini okuduğum Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan eseri beni o kadar da etkilemedi. Hatta nedense kitabı okurken çok sıkıldım, kitap elimde süründü diyebilirim. Okuduğum kitabı yarım bırakma huyum olmadığı için de güç bela kitabı bitirdim. Neyse konusuna gelecek olursam, bir tane Ömer'imiz var ve bu Ömer kendini kötülük yapmaktan ne kadar alıkoymaya çalışsa da bir anda kötülüklerin merkezinde buluveriyor kendisini. Yaptığı kötülüklerin sorumluluğunu da içindeki şeytana yüklüyor. Oysa en sonunda kendisi de fark ediyor içimizde bir şeytan olmadığını, aslında içimizdeki şeytan diye bahsettiği şeyin insanın kendisinden başka bir şey olmadığını da görüyor. Bunun için de şöyle bir şey diyor: "İçimizdeki Şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak ihtiyadı var... "
Kitabı pek sevmesem de değindiği konuyu sevdim. Biz psikolojide buna dışsal atıf diyoruz. Davranışlarımızın sorumluluğu almamak için davranışlarımızı bazen dışsal sebeplere bağlıyoruz. Böylece hatalarımızın kendi irademizden kaynaklı olmadığını düşünüp içimizi rahatlatıyoruz. Neyse yılın ilk kitabını bitirdim. Herkese iyi geceler
