Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bazen, daha mumu söndürür söndürmez, gözlerim o kadar çabuk kapanıverirdi ki, "uykuya dalıyorum" diye düşünmeye zaman bulamazdım. Aradan yarım saat geçtikten sonra da, artık uykuya geçme vakti geldiği düşüncesiyle uyanırdım; hâlâ elimde zannettiğim kitabı bırakıp ışığımı söndürmek isterdim; az önce okuduklarım hakkında fikir yürütmeye, uyurken de devam ederdim, ama fikirlerim biraz farklı bir seyir izlerdi; kitapta sözü edilen şey, benmişim gibi gelirdi bana.
Kağnılar kırılgan bir ahenkle duruyor. Zaman düzensiz, mekân karışık. Budala diller sözdizimini bölmedeler. Akılsızlık cazip geliyor akla ve akıl ifşa ediliyor akılsızlık diye. Ama ya ihanet. Okuduklarım karmakarışık aklımda. Tasım ustalığımın hükmü yok. Tek hakikat: İnanmak istediğimize inanırız. Öyleyse irade önce gelir, gerisi sadece maskedir. Ya halkın iradesi? Tek tek bireylerin iradesinin toplamı değildir. Körlüğünden güç alan kozmik bir maddedir. Faydası yok bunu söylemenin. Filozoflar yan bakar, emniyettedirler zira, zarafetle, hitabetle ve tasım sağlamlığıyla gizledikleri için aç iradeyi, muzafferdirler.
Sayfa 108 - K.550 - 4.Finale(Allegro assai)Kitabı okuyor
Reklam
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Söyleme Bilmesinler...
Şimdi bir kitap incelemesi yapmak istiyorum ama o kadar içime oturdu ki okuduklarım Ne diyeceğimi ne yazacağıma İnanın ben de bilmiyorum Ethem, Ekrem, Emin, Nurten, Hülya, Sevgi, Kazım Baba, Mürüvvet anne Rıfat hoca bu insanlar sıradan kapı komşumuz diyeceğimiz ya da kendi ailemizdeki kişiler. Ne yaşadılar ne düşündüler belki merak ettiğimiz ya da banane deyip dinlemeye tenezzül dahi etmediğimiz insanlar gibi. Ama içini açınca neler nelerin çıktığı bir topluluk oluyorlar be...Nedir bu kadar bu insanların aklına takılan şey! Niye herkes yalanlarla yaşıyor? Eminim hepimizin ailesinde böyle olaylar var. İç seslerimiz başka konuşur dış seslerimiz başka... Yer yer kitabı okurken şunu düşündüm, benim de içimden geçenleri yazacak mı Şermin Yaşar? Acaba söylemek mi iyi söylememek mi? Kitabın sonuna kadar bunu düşündüm. Bir eser düşünün bütün sayfaları alıntılama yapılabilecek kalitede bir şey olsun. Düşünün be sadce 200 sayfacık ama anlam bakımından bin sayfalık belki de bir ömürlük diyebilirim. Ben 10 üzerinden 10 verdim bir kez daha okumayı tercih ederim. Bu kitaptan sonra çevremdeki insanlarıb dertleri var mı yok mu diye çok çok merak etmeye başlayacağım biliyorum az çok kendimi. Çünkü insanlar yaşadıklarıyla gördükleriyle insan oluyorlar. Çok fazla ders çıkarmalık bir eser olmuş. Şermin Hanım siz yazın Biz okuyalım!!! Sevgili 1K okuyucuları ben ben olalı ilk kez bu kadar dağıldığımı gördüm. Kitaptaki kişiler karakterler toplandılar biz anlattık sende de varsa sen açıkla dercesine beni köşeye sıkıştırdılar. Fazlasıyla etkilendim. Şiddetle tavsiye ediyorum...
Söyleme Bilmesinler
Söyleme Bilmesinler
Şermin Yaşar
Şermin Yaşar
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20233,915 okunma
erin
Nel Abbott'ın, Lauren Townsend hakkında yazdığı bölümü bir kez daha okudum. Çok fazla şey anlatmıyor. Mutsuz bir eş olduğundan, başka birine aşık olduğundan söz ediyor. Kafasının başka yerde olduğundan, yitikliğinden... Belki de depresyondaydı. Kim bilebilir ki? Okuduklarım gerçeklerden değil, yalnızca Nel Abbott'ın geçmişi yorumlamasından ibaret. Başka birinin trajedisini alıp kendine aitmiş gibi yazmak tuhaf bir yetki olsa gerek.
624 syf.
·
Puan vermedi
#çırpınankadın Yaşadıkları acılara rağmen intikamı için başka kadınlar için dimdik kalan mücadele eden adalet isteyen bir kadının hikayesi . Gülnaz genç yaşında annesini kaybeder daha sonra da Ayaz ile evlenir. Kocası küçük bir çocuğu istismar edip öldürünce hapse girer.Kayınpederi ise Gülnaz'a göz koyar , Gülnaz'ın ona karşı koymasıyla Rahmi Ağa kocası hapisteyken başkalarıyla görüşüyor diye Gülnaz'ın dedikodusunu yayar ve ölüm emri verir. Bu görev ise, küçüktür çok hapis yatmaz diye küçük oğlu Bedran'a verilir. İstanbul'a kaçan Gülnaz'ın peşine düşer Bedran. Ama onu bulduğunda öldüremez. Babasının ona iftira attığını anlar ve onunla birlik olur. Gülnaz ile tuttuğu ev Rahmi Ağa'nın azgın emellerinden onun vahşetinden kaçanların sığınağı olur. Gülnaz, Çeman, Ester, Narin... Adaletin sağlanamadığı yerde Gülnaz adalet olur. Yardıma muhtaç durumdakilerin hiçbir çıkar gözetmeksizin acılı kalplerine dokunur onların umudu gizli kurtarıcısı olur. Kadına şiddet, daha oyun çağında iken çocukların gelin olması, istismar, adaletsizlik hepsi bizim kanayan yaramız. Bu acı gerçekleri Gülnaz'ın hayatına tanık olarak okuyoruz. Gülnaz'ın, diğer kadınların yaşadıklarını okurken kahroldum ve malesef ki bu okuduklarım bir kurgudan ibaret değil hala memleketin bir köşesinde bunları yaşayan kadınlar var. Hepimizin dileği bu yaşananların değişmesi Yazarımızın kalemine sağlık
Çiğdem Bayram
Çiğdem Bayram
@elpisyayinlari
Serpil Meriç
Serpil Meriç
Seher Koyunlu
Seher Koyunlu
#kitap41 #kitaptavsiyeleri #bookstagram #kitaptavsiyesi #bookideas
Çırpınan Kadın
Çırpınan KadınOsman Akdere · Elpis Yayınları · 202316 okunma
Reklam
318 syf.
6/10 puan verdi
Selammm Millet Uzun zamandır historical romance tarzında bir kitap okumamıştım. O yüzden son dönem okuduklarım içinden bende farklı bir tat bıraktı bu güzellik. Bu bebek bizi 1800'lü yılların Hollanda' sına davet ediyor.Birazcık konusundan bahsedecek olursam; Emily Gloria Malikanesinin mürebbiyesidir. Ve hasta olan kardeşi ile beraber bu malikane de yaşamaktadır. Ta ki bir gün malikanenin sahipleri malikaneyi satıp Boston' a gidene kadar. Emily yeni gelen ev sahiplerinin belki mürebbiye ihtiyaçları vardır diye düşünerek onları karşılar. Ama o da ne evin hanımı burnu havada, kibirli, kaba saba bir tiptir ve Emily' i evinde istemediğini çok net belirtir. Bir süre malikane de kalan Emily evin beyi Arthur' a karşı derin hisler beslemeye başlar. Kardeşinin ölümü ile iyice yalnızlığa sürüklenen Emily' nin tek destekçisi Arthur' dur. ( Kaçınılmaz bir yasak aşkın alevleri atılır ortaya.) Arthur zamanında bir vasiyet uğruna karısı Hannah ile evlenmiştir. (Ama karısı bildiğiniz psikopat, öyle ki adamın onu bırakmaması için kendi kızının ölümüyle tehdit edecek kadar ) Doğal olarak ilerleyen sayfalar da Emily ve Arthur için acı verici, duygusal günler başlar. ( Gerçekten inanılmaz üzüldüğüm yerler oldu.) Tüm konuyu tabi ki size ben anlatmayacağım merak edenler kitabı okuyabilirler. Naçizane elestireceğim bir iki kısım var. Bunların ilki; kitapta bir iki tutarsızlık oluşu ve karakterlerin sürekli bir gelgit içerisinde olmaları. İkinci olarak bu türe yeni başlayanlar için ideal bir kitap, bu türü sıklıkla okuyanlara kitap bir tık yavan gelebilir. İlgisini çekenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim
Yediveren Kışı
Yediveren KışıYağmur Kutsal · Kumran Yayınları · 202414 okunma
104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
şükrü erbaş'ın kalemi ile üzerimde yarattığı etkiyi seviyorum. o ağırlığı, tüm hisleri bize geçirmeyi başarıyor. bu kadar hızlı bitirmek istemiyordum ama kitabı elimden bırakamadım. oysa sadece başlayıp birkaç sayfa ile bırakacaktım fakat sayfalar nasıl akıp gitti anlayamadım bile. altını çizdiğim o kadar çok cümle var ki. artık bir yerden sonra kalemin kapağını bile kapatmadan elimde kalemle okudum çünkü sürekli alıp çiziyordum. yazarın bazı satırları kalbime dokunuyor, çok seviyorum. bu okuduğum üçüncü kitabıydı ve yine çok beğendim, diğer bütün kitaplarını da okumak istiyorum. herkese bir şeyler katabileceğini düşündüğüm bir kitap. bunu ve diğer kitaplarını da mutlaka öneriyorum, henüz okumadıklarımın da en az okuduklarım kadar güzel olduğuna eminim.
Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya
Çırpınıp İçinde Döndüğüm DünyaŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20214,307 okunma
320 syf.
10/10 puan verdi
Herkese selamm. "Davetiye" kitabının incelemesiyle yeniden karşınızdayımm. Öncellikle söylemem gereken ilk şey şudur ki: Bu kitap bu senenin favori romantik komedileri arasına girdi arkadaşlar. Gerek yazım dili, gerek kurgusu gerekse ters köşesi olsun her bir detayını ayrı ayrı sevdim. Son zamanlarda okuduğum şeyleri beğenmemeye başlamıştım ve okuduklarım beni tatmin etmiyordu. Rastgele bu kitabı okumaya başladım ve bütün düşüncelerim değişti. Kitap kadın karakterimizin aslında davetli olmadığı ve devasa bir kütüphanede yapılan sosyetik bir düğüne katılmasıyla başlıyor ve neler oluyor neler. Kitapta tek sevmediğim bir şey var ama onu söylersem büyük bir spoiler olacağından söyleyemiyorum. Fakat ben bunu dert etmedim çünkü kitabın diğer her şeyı benim gözümde mükemmeldi. Son zamanlarda okuduğum kitaplarda iletişimsizlik yaşayan karakterler vardı ve bu kitapta iletişim kuran iki karakterin flörtleşmesini okumak oh be bunlarda varmış hâlâ dedirtti. Biraz romantizm,biraz entrika biraz da komik bir şeyler okumak istiyorsanız bu kitabı okumanın tam zamanı. Kitaba puanım tabikide 10/10|☆☆☆☆☆ Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. Kitapla kalın, hoşça kalın...
Davetiye
DavetiyeVi Keeland · Yabancı · 0584 okunma
Az önce okuduklarım hakkında fikir yürütmeye uyurken de devam ederdim, ama fikirlerim biraz farklı bir seyir izlerdi; kitapta sözü edilen şey benmişim gibi gelirdi bana. Bu bir kilise de olabilirdi, bir dörtlü de, 1. François’yla Şarlken arasındaki rekabet de...
Sayfa 8 - Marcel ProustKitabı okuyor
Reklam
ÇOK KÖTÜ ŞEYLER OLDU ARKADAŞLAR ÇOK KÖTÜ... Berbat hissediyorum okuduklarım yüzünden şu an. Böyle bir ters köşe görmedim.
İrem

İrem

@Kutsalmolyy
·
20 Nisan 22:28
Gerçekten evleniyorlar gerçekten evleniyorlar GERÇEKTEN EVLENİYORLAR ÇILDIRICAM AĞLIYORUM ŞU AN
Jane Eyre
Jane Eyre
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Mitoloji 101
O neydi yahu? Mitoloji üzerine bu kadar derinlikli kitap okumamıştım daha önce. Bir arkadaşım ısrar etmişti, haklıymış. Yalnız Zeus ile ilgili okuduklarım, modern magazinden beter, nasıl bir Tanrı'ymış öyle anlayamadım. Birlikte olmadığı kadın yok gibi. Kasanova zannedersiniz. Kahkahalarla güldüm hikayelerini okurken. Size de tavsiye ederim :)
Mitoloji 101
Mitoloji 101Kathleen Sears · Say Yayınları · 20212,659 okunma
31 syf.
·
Puan vermedi
Tersten okunduğunda kızı Filiz’in ismini veren bu kitap, hayattan vazgeçmek üzere olduğu o an kızına,o yaşamının yarısına geldiğinde verilmek üzere, yazdığı bir mektup. Aslında okurken hiç depresif bir şey hissetmedim, aksine o zaman da belli bir olgunluğa erişmiş bir adam vardı karşımda. Kendini de dünyayı da olduğu gibi görebilen ama aynı zamanda dünyayla uyuşmazlığının da idrakinde olan bir adam. Ve hayatta hiç kimse tarafından gerçekten tanınmadığını, anlaşılamadığını düşünen o adam, o esnada küçük bir çocuk olan kızının yetişkinliğine yazıyor ki bari kızı onu anlasın…Bu mektubu yazdıktan sonra hayatına son verme fikrinden vazgeçtiği söyleniyor. Her ne olmuşsa iyi ki vazgeçmiş ve sonraki yaşamında acısını şahane bir şekilde damıtmış. Ve iyi ki bu kitabı da kızının izniyle basmış çünkü onun gibi bir insanın bile pes edecek noktaya geldiğini bilmek, hayat zorladığında herkesin şu dünyada benzer hisleri yaşadığını anımsatarak güç verici nitelikte Kitaptaki tarih 1987 ve diğer kitaplarının basım tarihlerine bakıyorum da hepsi sonrasında. Yani eğer vazgeçmeseydi o bayılarak okuduklarım da olmayacaktı. Şimdi o yazdıkları daha anlamlı oldu ve neden bu kadar etkileyici olduklarını daha iyi anladım. Aniden kendini okutan bu kitaba da Aruoba’ya da kocaman bir “iyi ki!”
Zilif
ZilifOruç Aruoba · Sel Yayıncılık · 20171,661 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Din Kitapları
Bugün aslında ciddi bir konu üzerinden inceleme yazıyor olmanın verdiği yük ile buradayım. Her şeyden önce ben 17 yaşında bir lise öğrencisinden ileri değilim. Kendi çapımda okuduklarim ile buradayım ve din gibi hassas bir konuyu ele alabilmek de muhakkak ne kadar zor, anlayabilirsiniz. Kitap Cumhuriyet'in ilk yıllarında ilköğretimde
Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri
Cumhuriyet Çocuğunun Din DersleriAbdülbaki Gölpınarlı · Kaynak Yayınları · 201283 okunma
Kendi düşüncelerimi okuduklarımdan hâlâ ayırt edemiyorum çünkü okuduklarım kendi aklımın ve yaratıcılığımın bir parçası haline geliyor. Hemen her yazdığım, dikiş dikmeyi öğrendiğimde diktiğim yama işi gibidir; yama işinde kadife ve ipek parçalarının yanına dokunuşu o kadar da hoş olmayan daha kaba kumaşlar eklenir. Benim yazılarımda da kendime ait dobra sözlerin arasında okuduğum yazarlara ait parlak düşünceler ve olgun fikirler vardır. Bence yazı yazmanın en zor yanı eğitilmiş bir aklın, karmaşık düşüncelerimizi, yarım duygularımızı, yarım düşüncelerimizi kağıda dökmesidir. Yazı yazmak bulmaca çözmeye benzer; aklımızda bir resim vardır ve yaptığımızın o resme benzemesini isteriz. Kimi zaman yazdığımız sözcükler yerine uymaz ya da sığmaz ama biz yine de denemeye devam ederiz çünkü bizdeb önce başarmış olanlar vardır ve bizim de pes etmeye niyetimi yoktur.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.