Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
293 syf.
·
Puan vermedi
·
16 günde okudu
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben."
16 yaşında bir genç kız olan Deborah'ın kendisine zarar verecek şeyler yaptığını gören anne ve babası onu akıl hastanesine götürür. Ve burada Deborah' a şizofreni tanısı konur. Gerçeği kabullenmek istemeyen Esther ve Jacob bu durumdan utandıkları için herkese götürdükleri yerin eğitim alması için bir okul olduğunu söylerler. İçten içe her gün -ona sevgi verdik, her isteğini yerine getirdik- diyerek hala kendilerinde hiçbir sorumluluk olmadığını söyleyerek her şeyi Deborah' ın üzerine yüklerler. Deborah yaşadığı Dünya' ya kendini ait hissetmediği için kafasında Yr adında bir dünya yaratır. Bu dünyada sayısız tanrılar hiç susmadan koro halinde beyninde yer edinmiş hale döner. Ve ona gün geçtikçe zarar vermeye devam ederler. Kitabın ileri sayfalarında Dr. Fried' in seanslarıyla yaşadığı gerçek dünyaya geri dönen ve bağlanan bir kız olarak çabalamak, hayallerini gerçekleştirmek için uğraşır. ****Hastanedeki diğer hastaların ruh hallerini ve davranışlarını zihinde çok güzel canlandırılmasını sağlayan ayrıca seanslar sırasında da sanki Deborah ve Dr. Fried' in yanındaymış gibi hissettiren eşsiz bir kitaptı.
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202114bin okunma
❛❛ MESCİD🌷 Sözlükte "secde edilen yer" anlamına gelen mescid, Müslümanların mabetlerine verilen bir isim olup, cami kelimesi ile eş anlamdadır. Kur'ân'da mescid kelimesi, çoğul şekli olan mesâcid ile birlikte 28 defa geçmiştir. Türkiye'de küçük mabetlere mescid, büyüklerine cami denilmektedir. Yeryüzünde ilk yapılan
Reklam
Sanki bir gün dünyada, kollarında taşıdığı okul kitaplarının ağırlığı kadar ağırlığı olan bir varlık olabilecekmiş gibi, bu kalın kitaplardan gurur duyuyordu.
Sayfa 281Kitabı okudu
Öğretmen olmak için yanlış ülkedeyim.
Eğitim kalitesini arttırmada, en az maliyetle en etkili sonuç; okul binalarının ve bahçelerinin estetikleştirilmesiyle elde edilir. Bahçesi çölleşmiş, cezaevi benzeri okullarda öğretmenler şefkatli, öğrenciler mutlu olamaz.
Okul bahçesi boyunca uzanan kalın duvarın dışından gözlerimi çevirip okula bakıyorum. Uzun pencereleriyle iki katlı sarı binaya... Ne bahçesindeki o kocaman ağaçları görüyor gözüm, ne de sahip olduğu diğer güzellikleri... Ümitsizim. Gözlerimi indirip Arnavut kaldırımına dikiyorum. Her adımımda küçücük ayaklarıma giydiğim siyah rugan ayakkabılarıma kayıyor gözlerim. Küçücük... "Allah'ım" diyorum. "Ben daha çok küçüğüm. Bir an önce büyüt beni. Anne olayım. Anneler hiç okula gitmiyor."
Sayfa 218Kitabı okudu
Sanki bir gün dünyada, kollarında taşıdığı okul kitaplarının ağırlığı kadar ağırlığı olan bir varlık olabilecekmiş gibi, bu kalın kitaplardan gurur duyuyordu Deborah.
Sayfa 281 - MetisKitabı okudu
Reklam
Genellikle tuhaftım ben ama genellikle beni tuhaf bu­lacak insanlar olmazdı yanımda. Onlara yanaşmazdım pek. Gerekmedikçe ve kaçınılabildiği oranda tabi. Mesela okul... Sınıfta elli tane baş vardır, yüz tane göz. Dersi dinlerken orayı onlarla paylaşmalısındır. Ders bitene kadar sana katlanmala­rına razı olmalısındır. Onların içinde on göz seni tuhaf bul­maz, onlarla iyisindir ama doksan büyük bir sayıdır.
Sayfa 264 - Metamorfoz Yayıncılık
Pekin'deki kız okulunun bahçesi her zamanki gibi çocuk çığlıklarıyla yankılanıyordu. Lakin bu kez olağan olmayan bir şeyler vardı. Kızlar alışılageldiği şekilde ip atlamıyor, birbirlerini sobelemeye çalışmıyor ya da benzeri oyunları oynamıyorlardı. Bugünkü oyunları biraz daha acımasızdı. Okul Müdür yardımcısı, 4 çocuk annesi 50 yaşındaki Zhong-yun Bian'm etrafını saran çocuklar, bir anda korkudan titreyen kadını tekmelemeye, saçlarını çekmeye ve üzerine kaynar su boca etmeye başlamışlardı! Kadın can havliyle sağa sola kaçmaya çalışsa da nafileydi. Çivilerle bezeli sopa- lar, ince bedenine inip kalkmaya başlamıştı bile. Kan içinde sendeledi ve hırlayarak, 17 yıldır görev yaptığı okulun bahçesinde son nefesini verdi. Ellerindeki sınırsız güçten deliye dönmüş öğrenciler, kanuna uygun davranıyor, Çin'in megaloman lideri Başkan Mao'nun arzularını yerine getiriyorlardı. Zavallı Zhongyun, Mao'nun akıllara durgunluk veren Kültür Devrimi'nin ilk kurbanıydı ama sonuncusu olmayacaktı
Okul Bahçesi (dış, gün) Öğrenciler sıraya dizilmiş, "And" okuyup okula girerler.
Ego seviyem :d
Mahmut'la ayrılırken, okul sonu, telefonunu almayı bile düşünmemiştim. Evine dönecek, orada işe girecek, evlenir de hemen, çoluk çocuk, koşturmaca. Ben arayan değil, aranan olurum, kafam zehir gibi, kelimelerim var, birleşip roman oluyor, özlersiniz beni, görmek istersiniz, belki vaktim olur, bir kahve içerim sizinle.
Reklam
Thorne sekiz yaşındayken Los Angeles Hayvanat Bahçesi'nden soyu tükenmekten olan bir Sumatra kaplanı kaçmış, şehirde dört gün boyunca panik havası esmesine neden olmuştu. Güvenlik kamerası kayıtlarında okul gezisiyle hayvanat bahçesine giden küçük Carswell Thorne'un kafesi açtığı görülüyordu. Daha sonra yetkililere kaplanın üzgün bakışlarına dayanamadığını söylemişti. Onu özgürlüğüne kavuşturduğu için pişman değildi.
“Aşk, sevgi ya da beğeni, her ne dersen de, tıpkı yaşamın kendi gibi dikensiz bir gül bahçesi değil ki… Unutulmaz güzelliklerin yanı sıra acıları da yaşatıyor insana. Tıpkı okul yaşamında, arkadaşlıklarda, aile ilişkilerinde olduğu gibi… Ve bu konuda da, her konuda olduğu gibi tek yardımcı öğe, deneyim. Bu tür olayları yaşaya yaşaya deneyim sahibi oluyorsun ve sonunda bunu kafanda büyütüp her beğeniyi ‘asrın aşkı’, ilişki sona erdiğinde de ‘asrın hatası’ olarak nitelemekten vazgeçiyorsun. Bu yaşadıklarını doğal karşılamayı öğreniyorsun. Yani aşkın diğer duygular gibi hayatımızın bir parçası olduğunu kabullendiğinde aşka karşı hem açık hemde hazırlıklı oluyorsun. İnsanların en büyük hatası meseleyi abartmak. Güçlü bir beğeniyi bile göklerde imzalanmış yüce bir anlaşma gibi niteliyorlar, daha sonra düş kırıklığına uğrayınca bu kez küsüp onca güzel duyguyu yaşatan bir olaya sırtlarını dönüyorlar.”
48 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
“Gümüş ipliğin” koptuğu an
Ilık bir su havuzunda yüzer gibi sakin sakin Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği’ni okurken bu ince kitapla Kundera yolculuğuma minik bir ara vermek istedim. Tam da, 1968’deki Prag’daki ayaklanmaların Sovyetlerin askeri müdahalesiyle bastırılması sonucu aydınların ülkeyi terk etmek zorunda kaldığı kısımdaydım.
Agota Kristof
Agota Kristof
’un kitabına
Okumaz Yazmaz
Okumaz YazmazAgota Kristof · Can Yayınları · 20231,131 okunma
379 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.