Vahşi bir Moğol'da da, güç vardır. Güç neyimize yarar!.. Bize asıl gereken uygarlıktır evet, evet sayın efendim, bizim için değerli olan uygarlığın meyveleridir. Bu meyvelerin önemsiz olduğunu söylemeye kalkışmayınız!.. En kötü bir ressam, bir gecesine beş köpek alan bir çalgıcı bile sizden faydalıdır. Çünkü bunlar kaba Moğol gücünün değil,
Sayfa 41 - AlkımKitabı okudu
Tarihle ilgili yazıları eleştirel gözle okumak
Tarih metinlerini okurken şu iki soruyu aklınızda bulundurun: Okuduğum şeyin gerçek ve doğru bilgi olduğunu nasıl bilebilirim? Bunlar yazarın fikirleri olabilir mi? Tarih araştırması sırasında bir anlamda "geçmişi yeniden kurarken", aslında bağlı kalma, araştırma sürecinde adil olma, kişisel duygu, düşünce, ideoloji, inanç ve benzeri etkenlerin altında kalmama gibi meziyetleri mutlaka edinmek gerekir. Araştırmalar ve okumalarla birlikte hakikate olan hürmetin zamanla artması, kişide entelektüel bazı deneyimleri tetikler. İyi tarihçiler, okuduklarını eleştirel olarak ele almak için eğitilirler. Bu işlem, bir kaynağı sadece okumak veya dinlemek şeklinde olmaz. İster bir gazete haberi, ister bir Orta Çağ fermanı, bir röportaj veya bir 16. yüzyıl taş baskısı olsun onu sorgulamak gerekir.
Sayfa 123 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Putlar ve suretler..
Manastırda, orada okuyan biraderlerin bakışları altında duran o tuhaf canavarların, o şaşırtıcı ve şekilsiz güzelliğin, o güzel şekilsizliğin ne faydası var? O murdar maymunlar, vahşi aslanlar, korkunç kentaur'lar , yarı insanlar, çizgili kaplanlar, savaşan şövalyeler, borazanlarını öttüren avcılar ne işe yarar? Bir başın altında birçok beden, bir bedenin üstünde birçok baş var. Bir tarafta dört ayaklı, yılan kuyruklu bir hayvan, diğer tarafta hayvan kafasına sahip bir balık. Başka bir tarafta yine bir atın ön kısmı bir keçinin arkasıyla birleşmiş ya da boynuzlu bir hayvan bir atın arka kısmını almış. Sözün kısası, her yerde öyle çok ve öyle şaşırtıcı bir biçim çeşitliliği var ki kitaplarımız yerine mermeri okumak, Tanrı'nın yasası üzerine düşünmek yerine bütün gün bu şeyleri hayretle seyretmek daha cazip geliyor. Tanrı aşkına, insanlar bu çılgınlıktan utanmıyor olabilirler, ama en azından yapılan masraf karşısında dehşete kapılmaları gerekmez mi? .
Sayfa 134 - Metis yayınları
Hafız'ın bir şiiri var, ümmiliği çok güzel anlatır: "Kalbimin kapısına 'Kimse giremez.' yazıp astım. Baktım, bir gül yüzlü girmiş, içeride oturuyor. Dedim ki: 'Nasıl girdin, görmedin mi yazıyı?' 'Ben okuma yazma bilmem.' dedi." Zaten asıl olan gözle değil, kalple okumak değil midir? Gözü olup kör olan ne çok insan var. Onlar okuma yazma bilse ne işe yarar ki... ... Sadırda olanı okumak, satırda olanı okumaktan daha önemlidir.
Kesmeler neden işe yarar?
Belki de açıklaması bu kadar basittir: Kesmeleri kabul ediyoruz çünkü rüyalarımızdaki görüntülerin arka arkaya gelişine benziyorlar. ... Belki de uyanık gerçekliğimizin bir parçasında da kesmeye benzer bir deneyimi yaşıyoruz. ... Hıristiyan Bilimleri Okuma Odası'nın önünden geçerken cama yapıştırılmış şekilde Monitor dergisinde John Huston'la yapılmış bir söyleşi fark ettim. Okumak için durdum ve bir şey beni güçlü şekilde çarptı çünkü söyleşi göz kırpma sorunuyla ilgiliydi. ... ''Odadaki şu lambaya bakın. Şimdi bana bakın. Şimdi tekrar lambaya bakan. Tekrar bana bakın. Ne yaptığınızı fark ettiniz mi? Göz kırptınız. Bunlar kesmelerdir. Birinci seferden sonra biliyorsunuz ki benden lambaya "pan" (çevrinme) yapmanıza gerek yok çünkü arada ne olduğunu Biliyorsunuz Zihniniz sahneyi kesti. Önce lambayı gördünüz. Kestiniz, Sonra beni gördünüz." Huston'un farkına varmamızı istediği şey fizyolojik bir mekanizma olan ve görsel algımızın devamlılığını kesintiye uğratan ''göz kırpma''dır: Kafam odanın bir tarafından diğerine yumuşak şekilde dönebilir ama aslında görsel imgelerin akışını anlamlı parçalara ayırırım. Bu parçaları- Huston'un örneğinde lamba ve yüz - gereksiz bilgileri dışarıda bırakacak şekilde arka arkaya eklemek ve karşılaştırmak daha iyidir.
Sayfa 57 - ifa
Neden mutlu değiliz?
Bir insanın huzuru ve mutluluğu, kendi içinde bir düzen kurmasına bağlıdır. Pek çok kimse, iç dünyalarında bir nizam, bir düzen kuramadıkları için sıkıntılı, bunalımlı, stresli oluyorlar. Yunus ne güzel söylemiş: “Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı.” diye. Huzur, içte sağlanan bir dengenin mey­vesidir. Dünya bir mukayese âlemidir, imkân
Reklam
38 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.