"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
Kitap yazmak sanatsa, kitabın ismi ayrı bir sanattır. Çünkü etkisini o belirler, ismine göre öne alıyoruz kitabı, ya da kütüphanede bekletip erteliyoruz okumayı. Ve yazılanı okumak sanatın en önemli, ve en özel kısmı.
Bu kitap susmayı, konuşmaya tercih edenlerin, biriyle düşman olduğu halde onunla kardeş olabilme ihtimalini bile düşünen iyi
"Sapsarı saçlarım vardı, aklaştı.
Anılar üst üste bindi yükleşti."
Şiir okumayı, dinlemeyi ezelden severim. Babamdan kaldı bana bu kültür. Şiir yazmayı da zaman zaman düşünmüşümdür ancak bir tane yazabildim, şimdiye kadar. Babam, şiir okumak da bir sanattır derdi. Beğendiği şiirleri bana sesli okuturdu. Şimdi ben de kızıma okutuyorum. Belki o da evlatlarına okutur?
Gelecekte kitap yazmak çok isterim. Biyografi, anılarım, mesleğim, babam, oğlum, kızım, soyum vs.ile ilgili ön çalışmalarımı toparlayabilirsem neden olmasın? Hatta ders kitapları da yazmışlığım var ancak şiir kitabı yazacak kadar duygusal olabileceğimi düşünmüyorum.
Yalnızlık Paylaşılmaz... Ne güzel bir kitap ismi. Ayrıca ne kadar doğru bir söz. Yalnızlık paylaşılsaydı kalabalık olurdu, gürültü olurdu değil mi? Özdemir Asaf, kısa kısa kelimelerden ne kadar anlamlı şiirler yazmış.
Bazı dönemlerde çok seviyorum şiir okumayı, bu şiir kitabı da beni yine o dönemlerde yakaladı. İyi ki de yakalamış... Şairin bazı şiirlerini yüreğimde hissedemedim. Bu konuda şairin suçu yok, benim duyguyu hissedemem diyebilirim... Ama bazı şiirlerde de beni alıp nice uzun yollara, yıllara götürdü.
Eğer şiir okumayı seviyorsanız, mutlaka okumanızı öneririm.
Düşüncelerin önüne geçemeyen benliğimiz hayallerimizi süsleyen bir zavallıdır. Yasa, yararlı olduğu için değil yasa olduğu için yürürlükte kalırmış; işte insanlarda sevdikleri ya da cesaretli oldukları için değil yaşamaya mecbur oldukları için yaşmaya devam ederler. Kimsenin kimseye ihtiyacı yoktur. İnsan en çok kendine muhtaçtır, insan en çok
Kitap okumak bir sanattır; belki de yazmak kadar güç bir sanat. Onun için muharrirler yalnız muharrirlerin okuması için yazmalıdırlar. Kari (okuyucu) ile muharrir arasındaki seviye aynı derece olmazsa anlaşmanın imkânı kalır mı?
‘’sizin için geldim, sayfalarımı çevirin.’’ Diyordu yazar İtalyan yayıncıya yazdığı mektubunda. Sayfalarını çevirdiğim her vakit yoldaşım olan ve varlığını hala benliğimde sürdürmeye devam eden şu kitabın incelemesine evrenselliğine değinerek başlamak istiyorum. ‘’ tüm halklar tarafından okunur mu bilmiyorum, ama ben hepsi için yazdım,’’ diye de
"Türkiye'ye şeriat gelir mi, Türkiye bir İran olur mu?" dediler.
Şeriat nerede ki Türkiye'ye gelecek,dedim. Sonra şeriat, yurt dışına sürülmüş bir kanun kaçağımı ki gelecek? İran'dan mı Suudi Arabistan'dan mı, Suriye'den mi Mısır'dan mı gelecek? Hem ne ile geliyor? Kamyonla mı, trenle mi, uçakla mı? Bırakınız böyle tuhaf düşünceleri.
"Şeriat gelmez, yaşanır değil mi efendim?"dedi birisi.
Evet,dedim. Kuran-ı yaşamak sanattır. Bu mükemmel sanatı Müslümanlar ne yazık ki icra edemiyorlar. Kur-an okumak serbest olmasına rağmen.