- Kervanlara çok dikkat etmelisiniz, Dolambaçlı bir yol izliyorlar ama hep aynı noktaya gidiyorlar.
- Siz de dünya konusunda daha çok şey okumalısınız, Kitaplar da tıpkı kervanlara benzerler.
Seçilen her şeye karşılık yapılabilecek diğer şeyler yitirilir. Buna seçmenin maliyeti diyebiliriz. Yani şiiri, şiire yolculuğu seçtiğinizde, tam bir seçim olmalıdır bu. Dibine kadar adanmalısınız şiire. Ancak o zaman yazacağınız şiirler, en çok şiir olacaktır. Çiçek kitapları okumalısınız. Durmadan sözlük, atasözleri ve deyimler sözlüğü okumak durmumdasınız. Hiç gerekmiyor gibi görünse de resim, heykel, mimari, müzik, dans… bilmelisiniz. Jeolojiden, coğrafyadan, sporun her türünden, zoolojiden, botanikten… haberdar olmanızı gerektirir şiir. Bütün bunların yapılabilmesi için kendini parçalamak durumunda kalır şair. Şiir yazmak edimini, İlhan Berk’in cehenneme benzetmesinin nedeni de budur. Bir düşünün, onca şeyi yapmayı göze almak, insanı şiire götürür; ama o çok çekici olan sıradan yaşantının da dışında tutar hep. Asıl olan bunu başarabilmekte.
"Hayır, hayır! Gol önce kafadan, sonra ayaktan çıkar. Siz de önce golü kafanızdan, sonra ayağınızdan çıkaracaksınız. Onun için kitaplığa gelin kitap okumalısınız!"
Mustafa Güzelgöz gençlere şöyle söyledi: “Sizlerle ili rakım kuracağız. Birbirinizle maç yapacaksınız. Ama hepinizin önce kitaplığa gelip kitap okumanız gerekiyor. Takımlara kitap okuyanları alacağım.”
“Neden efendim; bizi yeniden okula mı başlatıyorsunuz?”
“Hayır, okula başlatmıyorum; ama kafanızın bilgilenmesi gerekiyor! Başka türlü karşı takımı yenemezsiniz!”
“Golü atar yeneriz efendim!”
“Tamam, golü atar yenersiniz; ama golü nasıl atarsınız?”
“Birbirimize pas verir, ayağımızla atarız.”
“Hayır, hayır! Gol önce kafadan, sonra ayaktan çıkar. Siz de golü önce kafanızdan, sonra ayağınızdan çıkaracaksınız. Onun için kitaplığa gelip kitap okumalısınız!”
Aşk bahsinde öğrencilerime en sık tekrarladığım tavsiye cep telefonlarını kapalı tutmalarıdır. Onlara derim ki, "O arayınca telefonu hemen açmayın ki aşkınız ucuzlamasın, değeriniz düşmesin. Her arandığında bulunan bir sevgili, gerçekten sevgili midir? Bir sevgiliye her arandığında ulaşılabilir mi? Bırakın te lefonunuz çalsın ve siz cevap vermeyin. Biraz sizi merak etsin, sizi içinde çoğaltsın, azıcık hasretinizi tatsın. O sırada aklından 'Telefonunu neden açmıyor, acaba bana sitem mi ediyor, bana gücenmiş olabilir mi, başında bir iş mi var, telefonunu mu kaybetti?' gibi soruları geçirecektir ki böyle bir süreçte sizin kıymetinizi anlar. Birkaç dakika sonra yeniden arayacaktır, açmayın." Ben böyle söyleyince bazı şımarık öğrencilerim yine "Hocam ya bir daha aramazsa?" diye sorarlar. Cevabım hazırdır; "Bırakın gitsin, ondan size sevgili de eş de yâr da olmaz!"
"Ben haksız olduğum zaman başımı eğmesini ve susmasını bilen, fakat haklı olduğum zaman alnı yukarda bağıran ve hakkını teslim etmeyenlere her ne bahasına olursa olsun onu teslim ettirmek isteyen bir adamım."