Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteğe varıyordu ki kendilerine altın ve gümüşten zevk ve sefadan lezzet ve şehvetten bir alem kurup keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı. Oysa Uzun İhsan efendi dünyanın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi. Her insan şu ya da bu şekilde dünyayı okumalıydı.