Aslı Arslan okurlarının seveceği tarz bir kitap. Çünkü şahsen ben Özge naz'da gelecek bir Aslı Arslan görüyorum. Ve ilk kitabı olmasına rağmen şahane iyi ki okumuşum. Konumuz şu Arkana diye bir örgüt var örgütün yeni lideri Bronz kimsenin karşısına çıkmıyor ve bu yüzden yüzünü gören yok. Ana karakterimiz Hisar ise Annesinin ona yazdığı günlüğü almak için bir müzeye(?) gidiyor. Burada Bronz ilk defa yüzünü birine gösteriyor. O da Hisar. Sonra Hisar'ın aslında kim olduğunu öğreniyoruz. Kitab'ın başları kafa karıştırıcı olsada sonradan aşırı sarıyor 2 günde serisini bitirdim. Okumayan kaybeder. Özge naz'a çok ısındım. Favori ikinci yazarım.(Özge naz ile Bronz'u çok sevdiğimi bir tık belli ettim) 
Bronz 
Özge Naz
Magda Szabo okumayan çok şey kaybeder.
Kitap ikinci dünya savaşı yılları esnasında Macaristan’da geçiyor. Kitabımız; kahramanı Ezster’in ölmüş olan sevgilisine yazdığı mektupları içermektedir.
Yoksulluk içinde ve Savaş içinde büyüyen Ezster, nefret ettiği yakın arkadaşı Angelanın sevgilisini elinden çalmakla kalmamış, her sayfasında bitmek bilmeyen Angela nefretine şahit olacak , bu kadar da olur mu diyeceksiniz. Ezster’e olan öfkeniz kitabı okudukça , onu anlamaya dönüşüyor. Çirkin ayağı,sevgisiz büyümesi,ilgi görmemesi,yoksulluk içinde yaşam mücadelesi idi aslında onun nefretinin sebebi.
Kitap ölüye yazılan bir mektubu bölümlere ayırmış ve aynı bölüm içinde farklı tarihte yaşanan olaylar anlatılmış. Bu anlamda kafanız biraz karışabilir.
Magda Szabo kitapları çok sürükleyici ama bir o kadar da yoğun duygular içeriyor. O yüzden Magda Szabo kitapları okurken , sakin bir ortamda , kafanızı sadece kitaba vererek ve birkaç gün içinde okumaya bitirecek şekilde program yapmayı unutmayın.
Yazarın okuduğum 3. Kitabı ve bu 3 kitaba da resmen hayranlık duydum. Hala kendisiyle tanışmamış herkese 
Magda Szabo ile biran önce tanışmalarını tavsiye ederim.
Devamı gelmeli...
Herkese merhaba,
Bu kitabı ve değerli yazarını bu güzel platform ve buradaki okuyucular sayesinde tanıdım.
Öncelikle burada gerçekten çok kaliteli okurlar olduğunu belirtmek istiyorum. 
Oğuz Yılmaz da buradaki değerli okur ve güzel yazarlardan bir tanesi.
Hepimizin hatırlayacağı üzere Mahmut Hoca Efsane bir Hababam sınıfı repliğinde der
Okuyuuunnn!!
Bazı kalemler vardır ; seni mahveder ama öyle bir keyif alırsın ki dayanamayıp yine de her kitap alışverişinde ondan bir esere yer verirsin. İşte 
Füruzan da benim için böyle oldu . 12 öykünün yer aldığı 
Parasız Yatılıyı bitirdikten sonra uzun bir süre düşüncelerden kendimi kurtaramadım hatta itiraf edeyim bendeki ilk etkisi aklımdaki soruların cevabı oradaymış gibi tavana boş boş bakmak..
Abartma o kadar değil diyenleriniz olacaktır şimdi. Benim içimden geçen "Hiç sekiz yaşında bir çocuk babasız kalır mı?" cümlesiyle nasıl bir ruh halinin üzerimde egemen olduğunu varın sizin düşünün..
Bu öyküler içinde beni en çok etkileyen ve maalesef güzel ülkemizde bu kadınların çok olduğunu düşündükçe en çok yaralayan " Haraç" . Bir gün bile gün yüzü görmemiş bu kadın ; sanki hayata hizmet etmek için gelmiş ve hizmet ederek ölmüş . Çok tanıdık gelmedi mi size bu durum???
Velhasıl kelam yazarın kalemini keşfetmeyen hele ki bu eserini okumayan o kadar çok şey kaybeder kiiii...
