Zihinsel olarak çok derinde durduğum bir zamana denk gelmiş olması bu kitabın beni gerçekten epey sarstı. Kitap tam anlamıyla sarsıcı sizi alıp yere çarpıyor. Önce bir hikaye okuduğunuzu sanıyorsunuz. Üzgün bir adamın hikayesi sonra tüm hikayenin belli bir motif üzerinde sürekli en baştan ama bambaşka şekillerde karşınıza çıktığını, aynı motif üzerinde bambaşka karanlık duygular içinde yazarın zihninize bir bıçak sokarak kanattığını hissediyorsunuz. Devasa bir karanlık kaplıyor insanın içini.
Bu hayata dayanmanızı sağlayan da tek şeyi umudunuzu alıp götürüyor. Acı çekmenin bu kadar korkunç ve çarpıcı anlatıldığını ilk defa görüyorum diyebilirim. Zaten ne hayal ne gerçek anlamakta çok zorlandım. Ne olursa olsun kadın cinayeti kısmı hayal bile olsa beni çok ürküttü açıkçası. En olumsuz noktası budur benim için ama bu olayı yazarın duygularını anlatmak için somutlaştırdığı bir an olarak değerlendirmeye çalıştığım için dayandım. Yazarın arkadaşının son sözü okunmaya değer bu kitabı anlamak için.
Yerden yere çarpılmak isteyenler için iyi bir kitap...
Beni ise en çok etkileyen ufak bir detay oldu kitapta "butimar" kuşu, bu kuş denizi çok seven ve deniz suyunu içen ancak deniz suyunu içerse denizin kuruyacağını düşünerek hiç su içmeden denize aşık onu seyrederek ölen bir kuşmuş....
Hangi yazarın eserinin kapağını açsam çoğu intihar etmiş oluyor...
Sadık hidayet de bunlardan biriymiş... Bize ne anlatmak istemiş tam olarak bilmiyorum ama çektiği sıkıntıyı derimde hissettim diyebilirim...
... Sonsöz de söylenen bir cümle ile özetlersek...
.. Bu roman sessizce katlanılan bir acının ifadesidir...
Uçurtma Avcısı – Çocuk Çok Ama Çocukluk Yok
Link: tektirnak.com/ucurtma-avcisi-...
Uyarı: Spoiler (sürprizbozan)
Zaman Akıp Gidiyor
Okuduğu kitapların sayısı toplamda 50’yi geçmeyen 25’li yaşlarında birine kitap önerecek olsanız ne önerirdiniz? Elbette ki kişinin okuduklarına ve ilgi alanlarına göre değişebilecek
336 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
Gereksizce uzatılmış bir hikaye. Vermek istediği birçok mesaj var. Betimlemeler güzel. Olayları çok hızlı bir şekilde anlatıp geçmiş. Yani 3 saatlik bir film gibi ama sahneler çok diyaloglar az. Her sahneyi hızlı hızlı geçip ordan oraya atlıyor. Sinir bozucu bir anlatımı vardı. Bazı kısımlar anlaşılmaz. Kitabın başını hiç anlayamadım zaten. Sonunuda çok klişe bitirmiş. Gereksiz uzatmış. Okunmaya değer mi bilmiyorum ama bütün olarak ele alınca size bir şeyler katıyor diyebilirim. Ele aldığı konuda güncelliğini yitirmemiş durumda. Anlatım ve kurgu soğuttu beni kitaptan ama sırf bu yüzden kitaba kötü diyemem.
İlk kitabın akıcı üslubunu ikinci kitapta bulamadığımı üzülerek söylüyorum. Hikayenin umut ettiğimiz gibi mutlu sona kavuşması güzeldi. İlk kitabı hatırlatma safhaları uzun ve keyifsizdi. Kitabı benim gibi ard arda okuma fırsatı olamayanlar için hatırlatıcı nitelikte olması bir yandan iyi; ama benim için aynı şeyleri tekrar tekrar okumak sıkıcıydı. Tek bir kitap halinde tüm hikaye anlatilabilirdi; ya da hikayeyi daha erken bölüp iki kitap yapılabilirdi. Kitabın sonuna gelecek olursak; çarpıcı ve bitmesi gereken yerde bitmiş olduğu için başarılıydı. Ne uzatmış ne de erken bitirmiş. O ince çizgiyi gercekten iyi yakalamış. Güzel ve okunmaya değer bir kitap. Keyifli okumalar.
Daha önce okumama rağmen yakın arkadaşımın okuması üzerine yeniden okumak istedim. İlk okumamda sığ olduğu ve popüler kitap olarak piyalaştırıldığını düşünmüştüm. 100 sayfalık kitabı ara vererek okumuştum. Bu sefer tek oturuşta okudum ve gerçekten kitaba dair fikrim değişti. Altını çizdiğim satırlar vardı ve genel olarak hikaye, akış ve anekdotlar ile beraber okunmaya değer. Aynı zamanda küçük bir çocuğun saf bakışıyla büyüklere olan yaklaşımını ve onları anlama çabasını da gözler önüne sermektedir.
#okudumbitti
Yazarın okuduğum ilk eseri.
19 öyküden oluşan eserin dili ve anlatımı anlaşılır, bazı eski ve manasını bilmediğimiz kelimeler sayfa altı notları ile açıklanmış.Birkaç noktada argo kullanıldığını belirteyim.
Ben bu öykü kitabını kurgu ve etkileyicilik anlamında değerlendirseydim- ki öykülerden genel olarak etkileyici bir hikaye bekleriz - beğenmediğimi dile getirirdim. Lakin Sait faik öykülerinde sivri bir dil kullanmış, bir şeylere kızdığı, bazı durumları yanlış bulduğu ve rahatsız olduğu ortada. Bu anlamda Öykülerin yazarken insana dair bir çok davranışı eleştirdiğini ve bunları Öykülerinin içine serpiştirdiğini söyleyebilirim. Bu minvalde değerlendirince hayatının geçtiği ada ortamının etkisiyle, daha çok deniz, balıkçılık, tekne gibi ortamlardan esinlendiği Öykülerinin okunmaya değer olduğunu söyleyebilirim.
