"İnsanların yalan söylemesi içim bir gerekçe görmediğinden, onlara inanmakta güçlük çekmiyordu. İnsanlara inanmadan, onlarla birlikte olmamın mümkün olmadığını sanıyordu. İnsanlara inanmadığı zaman, onlardan kaçıyordu."
"Benim de herkes gibi kaygısız, sevinç dolu bir yaşantıya hakkım yok mu?"
"..ben de herkes gibi günlük sevinçlerin, heyecanların akışına kapılıp gidemez miyim?
"Olmaz ,olamaz! Yok olamaz insan. Hareketleri, gülüşü, birlikte yaptıklarımız: nereye gitti hepsi? Lavoisier kanunu var: Hiçbir şey yok olamaz durup dururken. Kanun, adamdan hesap sorar; nereye gitti, diye.
"İnanarak dinlememizi güçleştiriyorlar. İnsan her sözü kuşkuyla karşılıyor artık. Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın merede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz."