Dilek Hayta

Dilek Hayta
@okurbildiginiokur
* Arşiv amaçlı açılan hesap...
Sabitlenmiş gönderi
Şimdi sen, mademki bu tarihin çocuğusun; eski za­fer ve şeref asırlarının bugünkü evladısın!.. Atalarının sana miras bıraktığı her güzel şeyi seveceksin!.. Bu dili seveceksin!.. Hem de her haliyle seveceksin!.. Ataların bize miras bıraktığı en güzel iki şeyden biri bugünkü Türk vatanı ise, ikincisi Türkçe'dir. Onu, olur olmaz kaprislerle yıkamazsın! Seni yıkmak için önce onu yıkmanın lüzumuna ina­nan düşmanlarının yardımcısı olamazsın!.. Bu dili seveceksin!.. Hem de her haliyle sevecek ve koruyacaksın!..
Reklam
Çiçek tefsiri
İşte nefes alıyor, kalbi tıkır tıkır işliyor, midesi iyi, morali yerinde. "Her nefeste Allah demek la­zım" diye geçirdi içinden. Hatta daha ileri gitti. Kötü hastalık gelmiş olsaydı bile "Kahrın da hoş, lütfun da hoş" diyebilmeliydi. Nerdeee!.. Aylardır ter basan uykular, zor atılan adımlar. Korku, şüphe, sıkıntı içinde kalmış. "Ben o mertebede degilim Yarabbi. Bana çekeceğim yükten ağrını verme. Bizi hastalıkla açlıkla, yoklukla imtihan etme. Kahrın da hoş lütfun da hoş, demek için insanın veli olması lazım. Ben ki­mim ki? Bir adsız kulum. Nerde bende o teslimiyet? Bugünüme şükrolsun" deyip çıktı mescitten.
Kader Efendi Talih Ağa Arapoğlu
* ** Bize bu efsaneyi anlatan; yüzünde nurların en güzeli, en ışıklısı, gözlerinde bir temiz bulut iyiliği ve cömertliği, alnında ayışığı gecelerinin gümüş pırıltısı gülümseyen yaşlı adam : «Kaderin varmış... yok talihli adammışsın kaç para eder tosunum» demişti; «Arabın uyanmalı aslında, arabın uyanmalı... Arabın uyanmadıktan sonra neye yarar?»
Sayfa 139Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 7 hours
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 7 hours
Kişioğlunun huzuru maddenin huzuru değildir; kişioğlunun huzurunu ben inancında aradım; inanan insanın huzurunu gördüğüm için... İnancın, bir noktada, bütün kabukları çatlattığını ve tohumda gizli olan yeşil umudu-yaşamak ve yaşatmak çabasını gün ışığına ulaştırdığını bizden öncekiler... bizden çok daha iyi, çok daha yararlı, çok daha efendice biliyorlardı... bunu anladım. Bunu anladığım için de túttukları yolu, kullandıkları motifleri, yararlanılan esprileri araştırdım. Efsanelerin taşıdığı değer karşıma çıktı. Olmazlık duygusu uyandıran yanlarıyla da çarpıcı olabilen efsaneler-bunlara menkibeler de diyebiliriz; hatta küçük fıkralar da asıl, çizdiği sessiz tablolar, fırtınalı espriler ve dopdolu bir imaj zenginliğiyle muhteşem göründü bana. Bu kitap onun için yazıldı. *Arka kapak
Türk İslam Efsaneleri
Türk İslam EfsaneleriM. Necati Sepetçioğlu · İrfan Yayınevi · 200545 okunma
Reklam
Hayat Güzeldir
Hayat GüzeldirMustafa Kutlu
8.2/10 · 4,196 reads
361 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Od
Odİskender Pala
8.7/10 · 41.8k reads
361 syf.
10/10 puan verdi
Biliyorum, "Biz bu ilden gider olduk, kalanlara selam olsun," demişti... Yine biliyorum, "Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun." demişti... Ve Sevgili'ye gittiği o geceden sonra adının dilden dile, aşkının gönülden gönüle dolaştığını da biliyorum... Şimdilerde ona kimisi Aşık Yunus, kimisi Biçare Yunus diyor ya, desinler. Yahut Yunus Dedem, Tapduk Yunus, Miskin Yunus... Derviş Yunus... Varsın onu da desinler. Ve Türk yurtlarında, onu en çok "Bizim Yunus" diye çağırırlar. Biliyorum... Ten fanidir, can ölmez Çün, gitti geri gelmez Ölür ise ten ölür Canlar ölesi değil *arka kapak
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202241.8k okunma
Gaj-gaj Dede bütün yaşlılar gibi gençlik yıllarına ait pek çok şey biliyordu. Ve elbette şu "Sizin ailenizde... " diye başlayan cümleyi o da söyledi. Dediğine göre dedem Tay­buga, oğlu Kaysar Alp henüz beş yaşında iken, yiğit bir delikanlı olsun diye bir kurt inine bırakıp üç gün kurt yav­rularıyla birlikte kalmasına göz yummuş. Bunu duyduğum vakit babama herkesin neden Kurtoğlu dediğini anladım. Dede'yle sohbet ederken aile geleneğini iki bakımdan ke­sintiye uğrattığım için kendimden utandım. Soyumun cengaverliği de, aile ocağı da benimle son bulmuştu çün­kü. Benden sonra bizim ailemizin hikayesi de, o hikayeyi anlatacak kadınlar da olmayacaktı artık. Allah Sitare'yi benden aldığı gün kapanmıştı o kapı. Hayali gözümden hiç ayrılmadan geçen uzun yıllar boyunca onun yüzün­den başka bir yüzü, onun sesinden başka bir sesi mahrem saymadım. Güzelliği zaman zaman başka güzellikler için­ de eridi, ama o bütün gördüğüm güzellerde ve güzelliklerde hep var oldu. Mecnun Leyla'dan geçmiş, Mevla'ya varmıştı; bense Sitare'den hiç geçmemiş, yıldızımı güneşe katmış, güneşin ışığında hep yıldız parıltısı görmüş, dört kitabın manasını bir Elif okumuştum. Hakk'a yürüyüşüm hiçbir vakit onsuz olmamış, belki ondan olmuştu...
Sel­çuk Sultanı Gıyasettin Mesut'un vefatı yılında Sivas'ta acılar gördük. Zamanımızın hikayecileri Kınık soyunun inkırazı üzerine başsız ve devletsiz kalan halkın nasıl sı­kıntılara duçar olduğunu anlatacak olsalar ciltler dolar. Devlet başa olmayınca kuzgunun her şeyi leşe çevirdiğini ağlayarak seyrettik. Çekikgöz'ün ilk geldiği yıl gibiydi. Her yanda yine şiddet ve ölüm vardı. Gücü yeten, elbette güçsüzü boğuyordu.
Reklam
"Hastadan, alilden, yaşlıdan her kim gelirse bu defne yap­raklarından demleyip suyunu şifa diye sunarsa onlar Al­lah'ın izniyle şifa bulurlar."
"O halde belalar bizim için birer iyilik midir?" "Bu senin bakış açma göre değişir. Eğer aşık isen ve bela sevgiliden geliyorsa yalnızca bir sitemdir. Aşıkına kendisini hatırlatmak isteyen bir sevgiliye kim kızabilir?" "Bu durumda kulların hepsi Allah'ı sevmek durumun­ dadır, öyle mi?" "Bize güzelliğinden bir nebze tattırdığı vakit koydu o sevgiyi kalbimize. Kulun bu dünyada güzele düşmesi, gü­ zelliğin peşinde olması, güzelliğe doğru akıp gitmesi hep bu yüzdendir. Güzel bir kadın, güzel bir ses, güzel bir şiir, güzel bir manzara, güzel . . . hep güzel. . . "
Bozkırda hayat güzelleşti­ği, maddi imkanlar arttığı, refah yüzünü gösterdiği için insanlar daha çok dünyevileşmeye başladılar."
... Karamanoğlu diyarına. Mehmet Bey altı yıl evvel Türkçeyi resmi dil ilan etmiş. Çarşıda pazarda, dergahta bargahta, handa ve sarayda Türkçe konuşulmasından bahtiyarlık duydum
Bozkır insanı gülümsemeyi hatırladı.
Gök kubbeye hangi sıkıntı gelmiş de sonu feraha erme­miş; o yıl bozkır kederlerden sıyrılıp iki sevinci birlikte yaşadı. İlkin, birkaç yıldır yağan bereketli yağmurlar sa­yesinde toprak coştu ve zenginlik her yanı kuşattı. Sonra da her yanda irşat vazifesi yapan gönül erleri, dervişler, ahiler, bacılar çoğalıp teselli ile birlikte hayata çekidüzen verdiler. Çok şükür Çekikgöz'ün çoğu İslam ile tanıştılar; düşmanlıklar ve şiddet azaldı. Türklerle Bizans arasında yapılan son savaşı Türkler kazandı. Türk boylarından bir­ kaçı daha istiklallerini ilan edip beylikler kurdular. Eşkı­yanın sayıları azaldı; emniyet ve huzur yayılmaya, velha­sıl bozkırda hayat ırmağı tabii yatağında akınaya başladı. Yolculuklar, haberleşmeler ve insani münasebetler emni­ yet buldu. Bozkır insanı gülümsemeyi hatırladı.
"Bizim ailede hikayeyi erkek­ler yazar, kadınlar çocuklarına anlatır Horasanlı!"
6.5k öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.