Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.36.38
Kübra Kabakcı
Kübra Kabakcı
@okuyaan_anne_
Kahramanmaraş
181 reader point
Joined on January 2022
Okuma Hedefleri
Kitabı yeni bitirdim ve o heyecanla hemen yorumumu yazmaya geldim.
Kitabın hikayesi Çin’in Pekin şehrinde geçmekte.Baş kahramanımızın adı Shui Freng Yanlei Jisheng Yuan Yishi Ludi kısaca ise Sfy.Pekin de Sfy’ın dedesinin kurduğu görkemli bir hastanede aile boyu hatta bütün akrabaları ile doktorluk yapan bir aile düşünün.Dedesinin meslek aşkı sayesinde 17 yaşında Sfy da başarılı bir doktor olur.Buraya kadar her şey gayet normal taa ki bir gün nişanlısı kazada hayatını kaybedene kadar.İşte o günden sonra Sfy için hiç bir şey eskisi olmuyor.Çünkü baygınlık geçirip gözünü açtığında kendini bambaşka bir dünyada bulur.
Gözünü açtığı yer ise yüz yıllar öncesinde bir sarayın saunasıdır.Asıl olaylar tam olarak burada başlıyor.Tabii ki çok fazla anlatıp sizlere spoiler vermeyeceğim ama Sfy’ı orada zor günler bekliyor.Bakalım bu zorluklarla nasıl baş edecek yada edebilecek mi?
Düşünsenize gözünüzü kapatıp açınca giyimleri,kelimeleri,huyları farklı bambaşka insanlar karşınıza çıkıyor.Düşününce hem korkutucu geliyor hem heyecan verici.
Sfy’ın prenslerle atışması beni baya güldürdü.Kendi doğrularından vazgeçmemesi de takdir etmeme sebep oldu.E bide sinir olduğum yanları var tabii böyle bir karakter benim yanımda olsa sinirden çatlar ölürdüm gibime geldi.Bazı hareketleri çok gereksiz ve saçmaydı neredeyse kitapla kavga edecektimNeyse ki sakince ve usulca bitirdim
Seri olduğu için sonu heyecanlı bitti bakalım 2.kitapta bizi neler bekliyor
Sırlar ve gizem dolu bu kitabı siz değerli arkadaşlarıma tavsiye ederim
Reader Follow Recommendations
Selamlar
Yazarın daha önce Modern zaman öyküleri:Kadınlar kitabını okumuş ve kalemini sevmiştim.Şimdi ise 3 başlık altında yazılan Dönüşsüzlük kitabının yorumu ile geldim.
Kitabımız roman gibi değil de daha çok sohbet havasında.Ana karakterimiz Ozan ile oturduk karşılıklı sohbet ederken hayatının dönüm noktalarını,aşklarını,yalnızlığını ülke ülke gezmelerini dinledim gibi.
Kitabı okudukça İnsan içten içtene kendini sorguluyor.Karakterin yaşadığı,yaptığı şeyler de bazen kendimi gördüm hak verdim ,bazen kızdım.
Genel olarak severek okuduğum bir eser oldu.
Merhabalar yazardan bayadır kitap okumuyordum bu eseri görünce hemen başlayayım dedim zaten başlamam ile bitirmem bir oldu.
Jack London’ın köpeklere ilgisinin olduğunu bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.Okuduğum bir çok kitabında ya baş karakter köpek yada az da olsa mutlaka köpeklerden bahsediyor.
Kitabımızın içerisinde 3 öykü bulunmakta.Tabi kitabın adından da anlaşılacağı üzere bu üç öykü de köpekler ile ilgili.
İlk öykümüz olan ‘Kahverengi Kurt’ eski ve yeni sahibinin arasında seçim yapmak zorunda kalan bir köpeğin hikayesi.
İkinci öykümüz ‘Ah O Benekli’ ise baş belası bir köpeğin hikayesini anlatıyor.Sahipleri köpekten kurtulmak için dünyanın öbür ucuna gönderiyorlar ama köpek yine geri geliyor hikaye boyunca da kurtulmak için çeşitli yollar deniyorlar.
Üçüncü ve son öykümüzün adı ise ‘Batard’
konusuda sahibinin köpeğe kötü davranması hatta zulmetmesini anlatırken aynı zamanda da köpeğinde sahibine kinlenmesini anlatıyor.
Yazarın kalemini çok seviyorum,betimlemeleri beni benden alıyor.Bu eserde yine çok güzeldi hatta rs dönemimden çıkmama sebep oldu o yüzden okuma anlamında beni mutlu etti.Tavsiyemdir okuyun,okutturun
İyi Köpekler Kötü Köpekler Ve Kuzey TopraklarıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20231,326 okunma
Selam arkadaşlar uzun bir süredir aranızda yoktum yaşadığım bir takım sıkıntı ve problemlerden dolayı buralara pek bakamadım artık yavaştan okuduğum bir kaç kitabın yorumunu paylaşacağım.
Onu görmek zorlaşıyor, bedeninin, birlikte diktiğimiz bedenin dışına çıkıyor, o bedenin
düşüncelerini bırakıyor, düşünceler üzerinden dökülüyor, benden uzaklaşıyor, yeni bir giysi
dikiyor içinde benim olmadığım. Kayboluyor. Hem o, hem de ben. Beni duyumsamakta
zorlanıyor. Sözcükler belleğinden siliniyor. Kayboluyor. Düşüncelerimizin hepsi kayboluyor.
Aramıza başka düşünceler siniyor. Benim değil bunlar, onun da değil. Onu görmek zorlaşıyor, o
kadar uzaklaşıyor ki bundan sonrasını duyamıyor.
(ARKA KAPAK)
Kitabın arka kapağını yazdım çünkü kitabı tam olarak nasıl ifade edeceğimi bilemedim.İçerik olarak gerçeküstü olaylar anlatılıyor.Bazı olaylar gerçekken bazıları hayal tabi benim kafamı karıştıran tarafıda bu oldu tam olarak neyin gerçek veya hayal olduğunu anlayamadım.Çok nadir bu tarz kitap okuduğum için mi bilmiyorum ama açıkçası okurken biraz zorlandım.
Bir okurunun kendisine gönderdiği günlüklerden esinlenerek yazdığı Öğrenci Kız’da Osamu Dazai bir Tokyo banliyösünde yaşayan isimsiz bir genç kızın bir gününü anlatıyor. Aklına takılan şarkıları, yolda düşündüğü ve gördüklerini, günlük yaşama dair ayrıntıları ve içten içe duyduğu hüznü büyük bir başarıyla ve empatiyle resmetmeyi başarıyor. Yaşama hep çarpıcı bir dürüstlükle bakmış Dazai’nin bir gün kadar kısa romanı, gençlerin sesini ve düşüncelerini çekinmeden aktaran ilk modern yapıtlardan biri.
Öğrenci kız Japon klasiklerinden okuduğum ilk kitap.Zor bir okuma olur diye düşünmüştüm ama hiç tahmin ettiğim gibi olmadı.Aksine çok rahat okunan bir kitap oldu benim için.
Kitaba başlamam ile bitirmem bir oldu tabii akıcılığının yanında bide sayfa sayısının az olmasının da etkisi var.Kısaca ben sevdim Japon edebiyatı ile tanışmak isteyen varsa bu kitap doğru tercih olacaktır.
Rengine aldanıp aldığım ama bir hüsran olan o kitabın yorumu ile geldim
Kitabın içeriği Argo kelimeler,gereksiz c*nsellik tavsiyeleri ve yazarın sevgilileri ile ne yaşadığından,nasıl ayrıldığından oluşuyor.
Yazar samimi bir dil kullanmaya çalışmış bunu yaparken ise ne kadar itici olduğunu fark edememiş.
Yüzlerce kitap okuyan biri olarak söylüyorum hayatım boyunca hiç bu kadar argo dolu bir kitap okumadım.C*nsel içerikli tavsiyeleri de kendinin gözlem ve yaşadıkları sonucu ile verilmiş.Okurken inanılmaz derece de rahatsız oldum ve kitabı yarım bırakmamak için baya mücadele verdim.
Bir kitaba asla kötü demek istemem ki haddim de değil sonuçta emek var.Ama bu kitabın ne için yazıldığına anlam veremedim Sonuç olarak kitabı bir yerde görürseniz dokunmadan sadece sessizce uzaklaşın derim
Bu kitap Annemi bir kez daha görebilsem kitabının devamı olarak yazılmış.
Annemi bir kez daha görebilsem kitabında iki kız kardeş (14 15 yaşlarında)babaları tarafından Yemenli aileye oğullarıyla evlenme şartıyla,para karşılığında satılmıştı..Yemenin bir köyünde tutsak edilen Zana ve kardeşi Nadia türlü işkencelere,köleliğe maruz kalmıştı.8 yıl sonra Annesinin mücadelesi ile Zana çocuğunu geride bırakarak annesinin yanına dönmüştü.Giderken ise tek derdi Nadia’yı oradan kurtarmaktı.İşte bu kitap da o mücadeleyi anlatıyor.
Kardeşi için neleri göze alıyor nelerden vazgeçiyor bunları okuyoruz.İnsan okurken gerçek hayattan esinlenerek yazıldığını bilince daha kötü oluyor.
Zana gerçekten mücadele kadını pes etmek ne demek hiç bilmiyor.Kardeşinin özgürlüğü için karşısına kim yada ne çıkarsa sonuna kadar savaşıyor ve asla umudunu yitirmiyor.
Tavsiyemdir okuyun,okutturun
Seri’nin ilk iki kitabını okuyalı yıllar oldu ama 3.kitabı çıkınca seriyi tamamlamak adına aldım ve okudum.Aslında okumasam da olurmuş zaten genel olarak 1. ve 2. kitaplardan kesitler anlatılıyor.
800 küsür sayfalık bu kitap sadece ve sadece tekrarlar ile dolu.Mesala 50.sayfada bir durum oldu bunu yazarımız en az 10 kere daha hatırlatıyor.Neden böyle bir şey yapma gereği duydu çok merak ediyorum.
Ayrıca Ediz’in kendine hayrı olmayan derslerini dinlemek de sıktı.Zaten Doğa yine bildiğiniz gibi ne yaptığından bi haber hayatı resmen rastgele yaşıyor.
Doğa’nın iç sesini dinlemekten gına geldi yeteer diye bağırmamak için baya mücadele verdim. Duyguları da tutarsız ve bu beni çıldırttı
Şimdi diyeceksiniz ki neden yarım bırakmadın çünkü benim bi kitabı yarım bırakamama gibi kötü bir huyum var.Keşke sevmediğim an bırakabilsem hayat benim için daha kolay olurdu
Kitap resmen elimde süründü ne kadar sürede okuduğumu hatırlamıyorum inanın artık kitabı bitirdiğimde kurtuldum diye kızım bile sevindi düşünün Uzun yazabilmek için yazarımız baya mücadele vermiş.Tabi buda kitabı inanılmaz derecede sıkıcı hale getirmiş.Neyse kısaca bu seriye uzaktan yakından yaklaşmayın derim arkadaşlar.Seveni olabilir ama bana göre hiç değil
