Kitap bir cezaevinde annesiyle kalan Barış'ın önceden onlarla beraber kalmış tahliye olan Barış'a bir nevi ablalık yapan İnci'ye yazılan mektuplardan oluşuyor. Barış'ın o saf ve çocuksu dili öyle minnoş ki! Bazı yerleri duraksayıp sorguladığım bir kitap oldu. Araya sınav haftamın da girmesiyle 26 günde bitirsem de çok sevdim keşke daha önce okusaymışım.
"Bak, uçurtma kaçmış!"
"Hani bakayım! Nereden kaçmış?"
"Bizim göğümüzden kaçmış. Ama sakın onu vurma!" Ağabeyin gözü doldu ben böyle deyince. Bana simit aldı. Babam gibi.
"Niye hem kızıp hem de Murathana yapış dediğimi sormuştun ya, Leyla..."
dedi arkada ciddiyetle patates soyan eşine. Leyla’nın bakışları ona dönerken,
tebessümünü bozmadan devam etti: "Bak, işte bu yüzden, "dedi kapıdan ele ele
çıkan ve hâlâ bir şeyler tartışan iki miniğe bakarak. "Çünkü bir tek Murathan
kavga etseler bile Gökçenin elini bırakmıyor. Onunla olunca... ”derin bir nefes
verdi. Ve cümlesini kısık bir mırıltı şeklinde tamamladı:
“Gözüm asla arkada kalmıyor... ”
Geçen gece yatağım ıslanmış yine. Annem kızdı. "Koca herif, utanmıyor musun yatağa işemeye!" diye azarladı beni. Ama işememiştim ki! Hani Miki'li bir külotum var ya. İşte o Miki işemişti. Annem bana iftira etti, di mi İnci?