Ecem İspir

184 syf.
·
Not rated
Politik distopya mı? Çok severiz. Hem de yazarın ülkesinde yasaklanmış bir politik distopya mı? Yeme de yanında yat... Bir imparatorluk, adı belirtilmese de biz Osmanlı İmparatorluğu döneminde geçtiğini biliyoruz, rüyaların tasnif edilip yorumlandığı bir saray; Rüyalar Sarayı... Bu şekilde okununca çok masalsı geliyor ama tam aksine karanlık bir
Rüyalar Sarayı
Rüyalar Sarayıİsmail Kadare · Jaguar Kitap · 2022253 okunma
Reklam
264 syf.
9/10 puan verdi
Okurluk ömrüme bir anti-kahraman daha eklediğim için mutluyum. Biraz da sinir uçlarımla oynanmış hissediyorum. Profesör David Lurie boşanmış, arzuyla dolu ama tutkudan yoksun, insan ruhunun olağanüstü büyük ve oldukça boş olduğunu düşünüyor, gençlik çağını geride bırakmış. Cape Town üniversitesinde şiir üzerine dersler veriyor, Byron hayranı, hatta neredeyse onunla özdeşleştirmiş kendini. Öğrencisiyle yaşadığı ilişki onu işsiz bıraktığında, arkadaşları tarafından dışlandığında kızı Lucy'nin küçük çiftliğinde yaşamaya başlar. Bu ziyaret ilk başta kısa süreli bir kaçış olarak başlasa da uzun bir kalışa dönüşür. Burada, baba ve kızı gergin ilişkilerini daha da gerecek, hayatlarını sorgulayacakları korkunç bir soygun ve istismar olayı yaşayacaklar ve bu olayı sorgularken Güney Afrika'nın aynı derecede karmaşık ırksal kaosuyla da yüzleşeceklerdir. Çok iyi bir roman, sorgulattıkları ile engin deniz. Özellikle güç ve cinsel arzular arasındaki ilişkilere bakarak insan arzusunun doğasını inceliyor olması, yaşlanmak, bunu kabullenememek, empatiden yoksunluk, kibir, kabullenme ya da yok sayma gibi temaları olay örgüsü içine dahil edilişini çok çok sevdim.
Utanç
UtançJ. M. Coetzee · Can Yayınları · 20182,482 okunma
104 syf.
7/10 puan verdi
Her şey devinim halindeyken, dünya değişiyorken değişmeyen tek şey var; bazı toplumlarda kadınlara biçilmiş roller... İşte sevgili yazar Parsipur, bu rolleri üstlenmek zorunda bırakılmış beş farklı kadının hikayesi üzerinden içinde yaşadığı ataerkil toplumu eleştirmiş. Yolları Kerec'te bir bahçede kesişen kadınlar, ailelerinin boğucu sınırlarından kaçıp, birbirlerinde güç bulmaya, umut etmeye ve dönüşmeye başlıyorlar. Her ne kadar ataerkil düzeni eleştiren bir kurgu yaratsa da, bütünüyle feminist bir roman diyemem Erkeksiz Kadınlar için; güven veren, saygı duyan erkek karakterler de yer alıyor kurguda ve bu anlamda da kör göze parmak sokar gibi bir anlatım yerine dengeli bir anlatım sunuyor bu kısa roman. Masalsı dili, lirik ve mistik anlatımı ile yakın dönem İran'ının alegorik bir anlatımını da sunmuş yazar. Roman 1989'da yayımlandığında içindeki bekaret söylemlerinden dolayı ülkesinde yasaklanmış. Yasaklanmasaydı benim için şok olurdu zaten... Çok severek okuduğum kısacık bir roman oldu, tavsiye ederim.
Erkeksiz Kadınlar
Erkeksiz KadınlarShahrnush Parsipur · Can Yayınları · 202435 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
124 syf.
9/10 puan verdi
Elizabeth Smart, çılgın ve tutkulu kadın... Bu denli aşka mana yüklemiş, bu denli arzularının peşinden gitmiş başka bir kadın daha görmedim ben. Merkez İstasyonunda Oturup Ağladım kitabında şiirlerini okuyup ona tutkuyla aşık olduğu George Barker'a aşık oluşunu, Barker evli olduğu halde ondan vazgeçmeyip gizli aşkına devam edişini şiirsel bir tonda aktarıyordu. Okurken ah o ne tutku,  o ne derin şehvet demiştim. İşte, o aşk hikayesinden sonra bazı acı gerçekler çalmış Smart'ın kapısını. Şimdi dört çocuğu var ve o tutkusu artık bir hesaplaşmaya, bir benlik arayışına dönmüş. Yaşlılık, kişinin hem zihinsel hem de fiziksel olarak kendine bir alan yaratmaya çalışması, aynı zamanda hayatı için en iyi olanı yapmanın zorluğu, annelik... Ah annelik... Benlik duygumuzu kaybetmeden çocuklarımız için en iyisini nasıl yaparız diye soruyor Smart, o eski tutkularından, gözükaralığından eser yok... Gerçek hayat onu sindirmiş. Parçalardan oluşan bir anı Serseri ve Kopukların Göğe Yükselişi.. Birbiriyle bağlantılı düşüncelerden ve anlardan oluşan, bir kolaj. Çok kadınsal, çok insani, hayatla ilgili bir anlatı. Kitapların baskısı yok sanırım, ama bir yerde denk gelirseniz lütfen ama lütfen bu dünyevi varoluşunu sorgulayan kadınla tanışın...
Serseri ve Kopukların Göğe Yükselişi
Serseri ve Kopukların Göğe YükselişiElizabeth Smart · Sözcükler Yayınları · 201913 okunma
6/10 puan verdi
Über sert!
Kanada'da uzun yıllar yaşadıktan sonra doğduğu topraklara, El Salvador'a kısa bir ziyarette bulunan Vega'nın, bu zorunlu ziyaret sırasında yaşadığı tiksintiyi arkadaşı Moya'ya anlatışı kitabın konusu. Ama ne tiksinti... İç Savaşın da etkisiyle iyice yozlaşmış bu halkı monolog şeklinde aktarırken ülkesinin siyasi yozlaşmışlığını, kurumların yetersizliği ve kalitesizliğini, askerlik kurumunun vahşiliğini, kirliliği, gürültüyü, eğitimsizliği, kısaca gelişememekte olan tüm ülkelerdeki benzer olumsuzluklara değiniyor. Bir hesaplaşma, tepki ya da salt eleştiri olamayacak kadar sert ifadeler kullanıyor yazar ki kitap ilk olarak 1997'de İspanyolca yayımlandığında yazarın ölüm tehditleri almasına sebep olmuş. Aslında içine doğduğu kültür yazar açısından bakıldığında ona çokça malzeme sağlamışa benziyor, fakat senelerce Avrupa'da yaşayıp 'idealist' ya da 'elit' kodlar yüklenmiş olacak ki, bu malzemeyi sadece hayal kırıklığı ya da kaderin kötü bir cilvesi olarak görüp kültürünü yermeyi tercih etmiş. Bu durum ona bazı kapıları açmıştır elbette ki... Hep açar, böyledir... Ben kitabı akıcı bulmamakla birlikte yazarın çok tekrara düştüğünü düşündüm okurken. Son olarak diyorum ki; Kaçabilirsin ama saklanamazsın Moya; kimliğin benliğindir, doğduğun ev kaderindir
Tiksinti
TiksintiHoracio Castellanos Moya · Notos Kitap Yayınları · 2019341 okunma
Reklam
152 syf.
7/10 puan verdi
Bir romanın konusu ölüm kadar ciddi bir mevzuyken, okurken nasıl güldürmeyi başarabilir? Edward Bloom ölüm döşeğinde bir hastadır ve yanında onu bekleyen oğlu William'a son vedasını yapmak yerine ona komik hikayeler ve fıkralar anlatmaktadır. Bu hikayeleri anlatırken baba Bloom, aslında kendi hayatına dair ipuçları içeren anekdotlar da vermektedir. Hikayeler sembolik, bazen fantastik, ama her zaman tebessüm ettiren cinstendir ve Edward Bloom'u efsaneleştiren hikayelerdir. Mizah anlayışı yüksek modern bir masal okurken, baba ile oğul arasındaki o görünmeyen sihirli köprüyü de görünür hale getiriyor Büyük Balık. Hikayenin sonuna yaklaşırken romanın adı neden Büyük Balık diye düşünüyordum ki roman sonuyla bana tüm sorularımın cevabını verdi. Ben çok severek okudum. Tavsiye ediyorum.
Büyük Balık
Büyük BalıkDaniel Wallace · Yapı Kredi Yayınları · 2011445 okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
Çağdaş Suriye edebiyatından okuduğum ikinci kitap Ölmek Zor İş. İlk okuduğum kitap Livera Yayınevi'nden çıkan Dünya Noor'un Beklenmedik Aşk Nesneleri'ydi ve o kitabı da çok severek okumuştum. Keşke daha çok çeviri yapılsa; empati yapabilmek açısından mühim bu çeviriler bence. Halid Halife, iç savaş dönemini eserlerinde çokça yansıtan ve direniş edebiyatı kategorisinde değerlendireceğimiz bir yazar, Ölmek Zor İş isimli kısa romanında da savaş döneminde yaşamak kadar ölmenin de, defnedilmenin de zorluklarının farkına vardırıyor okuyucuyu. Üç kardeşin, babalarının son vasiyetini yerine getirmek için cesedini Şam'ın bir köyüne götürme çabasını, yolda başlarına gelenleri, geriye dönüp kendi iç sesleriyle yaşananları, savaşın aile bireylerini nasıl etkilediğini anlatıyor Ölmek Zor İş. Kan, gözyaşı, çürüyen ve parçalanan cesetler, kapana kısılmış ve seçme hakkı tanınmamış kadınlar, hesaplaşmalar, kaos...Okurken o çaresizliği ve kısılmışlığı hissetmemek mümkün değil, yolda başlarına gelenler ve karşılaştıkları olumsuzluklar üzerinden ülkesindeki kaotik durumun bir eleştirisini yapıyor yazar. Bu anlamda da oldukça cesur bir kalem olduğunu düşünüyorum. Ben severek ve etkilenerek okudum.
Ölmek Zor İş
Ölmek Zor İşHalid Halife · Delidolu Yayınları · 202320 okunma
464 syf.
9/10 puan verdi
Ablamla kitap sohbetlerimizde her zaman Yüzyıllık Yalnızlık romanının üstünden geçeriz, ablam her zaman der ki "Yüzyıllık Yalnızlık'ı okumayan, kitap okuyorum demesin!" Canım ablacım, her zaman ki gibi yine haklıymışsın... Kolombiya ormanlarının derinliklerinde Macondo kasabasını keşfeden Jose Arcadio Buendia ve Ursula'nın hikayesiyle açılıyor roman ve Buendia ailesi nesiller boyunca büyüdükçe, hayatları da Macondo'ya nüfuz ediyor. İşte masalsı, mistik ve sihirle iç içe büyük bir emekle yoğrulan Yüzyıllık Yalnızlık gerçekle gerçeğin doğasını sorgulamaya başlıyor. Roman karakterleri üzerinden aşk, güç, zaman ve kader temaları işlenirken, arka planda Kolombiya'nın ve tarihinin bir alegorisi akıp gidiyor. Sosyal tabakalaşma, zenginliğin eşitsizliği, sömürge yönetiminin kalıntıları, Macondo halkının yaşadığı basit yaşam, asimile olma ve olmama mücadelesi tasvir ediliyor. Karakterler, ailelerinin davranış kalıplarından kurtulamayan, bunun yerine kendilerini aile geçmişlerini yansıtan kaderlerin içinde sıkışıp kalmışlardır ve tıpkı isimleri gibi, kederleri ve kaderleri de zamanın olağan akışı içinde benzer eylemlerle tezahür etmeye devam eder. Bugüne kadar okuduğum kitaplar içerisinde karakter yaratmadaki ustalığıyla beni en çok etkileyen yazarlardan biri oldu Marquez. Her zaman mesafeli durmuştum bu romana, beni zorlayacağını biliyordum, yanılmadım; fakat bu zorlanmadan edebi bir hazla ayrılacağımın da farkındaydım. Büyülü gerçekçiliğin edebi büyüsünde biraz daha savrulacağım ben, siz takılın. .. ..
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık YalnızlıkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202036.4k okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
Peki sizin anlatmaya değer bir hikayeniz var mı? Ya da rüyalarınız gibi, içinizde biriktirdikleriniz de, dertleriniz ve tasalarınız da sözsüz mü? Gülümsemeler öykü kitabıyla tanışmıştım Onur Hanımla, kitapçıda gezerken raflara doğru bir çekim ve ardından bir göz kırpış hissedip edinmiştim bu kitabını da. İyi ki diyorum çünkü yine beni çok etkileyen, hem kendimden hem de etrafımdaki kadınların yaşamlarından tanıdık kesitler okudum. İnsana kendini okutuyor yazar, farketmediğiniz ya da farketmekten kaçındığımız gerçeklikleri bizi karşısına alıp bir bir suratımıza çarpıyor bence. İşte bu yüzden sarsıyor... Kadınlığın çoğu hali, ne yazık ki çoğu zaman bir zorunluluk ve sabretme hali gibi tezahür ediyor hayatımıza, sabrı ve çoğu şeyden vazgeçme halini övünç kaynağı gibi görmek kadınların kaderi sanırım. Sınırlar, doğal afetler, bedenin ve en önemlisi duyguların istismarı, döngülere sıkışıp kalmış kadınları anlatan, sorgulamaya sevk edecek mis gibi bir öykü derlemesi olmuş. Çok tavsiye ederim.
Anlatmaya Değer Bir Hikâyen Var mı?
Anlatmaya Değer Bir Hikâyen Var mı?Onur Bütün · Everest Yayınları · 202314 okunma
80 syf.
·
Not rated
Nobel Edebiyat ödülünü alan ilk Rus yazar olan İvan Bunin'den kısa fakat masalsı, arka planda tarihsel bir gerçekliğin aktığı, yakıcı ve imkansız aşk gibi temaları yoğun bir anlatımla aktardığı Suhodol Köyü'nü okudum. Ürettiği dönemin karmaşık yapısından etkilenmiş ve sürgünde geçirdiği zamanlar olmuş Bunin'in. Özgürlükçü bir bakış açısına sahipmiş ve 1933 yılında Nobel Edebiyat ödülünü alması ile aslında Avrupa'da bir Rus şair ve yazar olarak kabul görmüş oluyor. Suhodol Köyü'nde Rus köylüsü ve hizmetçi Nataşka'nın geriye dönüşleri ile köy yaşantısına, aşka ve imkansızlığa dair anılarını okuyoruz. Kısa ve öz bir anlatım söz konusu, ancak masalsı bir sihir de hakim. Kısa olmasına rağmen yarattığı havayı, hissettirdiklerini, dildeki titizliği sevdim. Tavsiye ederim. .. .. "Kaçınılmaz felaketler olacağı yolda belli belirsiz bir beklentiyi bir çocuk gibi hep yüreğinde taşıyormuş. Bu beklenti onu daha yaşlı gösteriyormuş."
Suhodol Köyü
Suhodol Köyüİvan Bunin · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202413 okunma
Reklam
80 syf.
7/10 puan verdi
Clara Janes, çağdaş İspanyol şiirinde önemli bir isimmiş, sayısız ödülü varmış. Adenli Adam, şiirsel dili ve anlatımıyla bu durumu buram buram yansıtan bir kısa roman... Mavi gözlü, sarışın yabancı bir kadının turistik amaçla geldiği Yemen'de Adenli bir erkekten etkilenip kendini bir Arap kadını olarak hayal etmesi ile başlıyor hikaye. Burada başına gelen bir olay ile birlikte onun ruh halini, Doğu insanının suretinde gördüğü hislerini, Doğu ve Batı kültürünü karşılaştırarak çözmeye çalışan bakış açısını okuyoruz. Burada, Doğu'da, erkekler tarafından sadece bir bedenden ibaret olan kadınlara öykünüp onlardan biri olmayı hayal ederken yaşadığı iç çatışmayı, etkilendiği Adenli Kays'i tasvir etme biçimini başarılı buldum. Benim severek okuduğum bir eser oldu Adenli Adam. Çağla Soykan çevirisini de başarılı buldum. .. .. "Doğanın parçası olmanın verdiği özgürlüğü istiyorum, sadece akılcı olanın sahte tarafını, katmanları göz ardı etmek, keçilerin yanında, toprağın üzerine oturmak, ırmağa girip boy verene kadar ilerlemek, yağmur suyunda hayr-ı âlâ ya da zevklerin en yücesiymişçesine ıslanmak ve belki de bedenime aşkı gözü kapalı buyur etmek, beni ele geçirişini, bende kök salışını, beni dönüştürmesini hissetmek istiyorum." ..
Adenli Adam
Adenli AdamClara Janés · Everest Yayınları · 20234 okunma
112 syf.
7/10 puan verdi
Holden Kitap kuytuda kalmış, kıymeti pek de anlaşılamamış eserleri okullarla buluşturan çok özel bir seriye imza atmış. Benimde bu seriden okuduğum ilk kitap Gemiden Düşen Adam ve bayılarak okudum... Standish, bir gemideydi, düştü, güneş ufuktan yeni yeni yükseliyordu. Yaşam ve ölüm arasındaki o ince çizgi işte Standish'in o gemiden düşmesi ve geriye dönüp yaşamını sorgulaması ile belirginleşiyor. Roman boyunca kahramanın suda geçirdiği zamanı bazı zihin farkındalıkları ile okuyoruz. Yaşamak, uygarlık, farkındalık, umut ile ilgili hep biraz nükteli hem de hayat kadar ciddi kısacık ama aslında upuzun bir hikaye Gemiden Düşen Adam. Çok severek okudum ve herkese tavsiye ederim. .. .. "Denizin ortasındaki bir gemideyken gemi dünyanızın merkezi haline gelir, denizin ortasında bir başınıza iseniz tüm dünyevi çilelerin merkezi siz olursunuz." ..
Gemiden Düşen Adam
Gemiden Düşen AdamHerbert Clyde Lewis · Holden Kitap · 202474 okunma
88 syf.
9/10 puan verdi
Öykücülerimizi çok seviyorum ve yine tanıştığıma çok çok memnun olduğum bir yazarın öykülerini okuduğum için çok mutluyum. Yazarın kurduğu dünya çok başka, o dünya yaşanmak istenen bir dünya değil de içine mecburen düşülen, yaşanmak zorunda bırakılan bir dünya... Özgün anlatımını, anlatımdaki dinginlikle birlikte kol kola yürüyen o sert çığlığı derinden duydum, hissettim. Bakış açısını, öğrenilmiş yaşantıya karşı tavır ve eleştirisini çok sevdim. Bu tarz öyküleri okumayı seven ve edebi bir lezzet arayan okur arkadaşlarıma ısrarla tavsiye ederim. .. .. "Zaman, kir ve küf olarak sürdürüyordu saltanatını parkelerin arasında. Bizse, her şeye inat, çocukluğu, dostluğu selamlıyorduk, kahkahalarımızla."
Evlerin Yüreği
Evlerin YüreğiŞenay Eroğlu Aksoy · Everest Yayınları · 202337 okunma
116 syf.
8/10 puan verdi
Elmas Öfke çok acayip bir öykü kitabı gerçekten, kısacık yedi öykü, öyküler dingin ve sıradan ilerlerken birden sivri uçlara, tekinsiz düşüncelere dönüyor. Adı gibi, elmas kadar kırılgan ve hassas, öfke gibi ani ve sert... Yalnız ve duygularını aşırı yaşayan karakterlerin iç seslerini okumak, ruh dünyalarına giriş yapmak keyifliydi. Arjantin edebiyatında kadın yazarları okumak bana hep aynı hazzı, aynı edebi keyfi veriyor. Banu Karakaş çevirisi... Tavsiye ederim.
Elmas Öfke
Elmas ÖfkeValeria Tentoni · Othello Kitap · 202319 okunma
156 syf.
8/10 puan verdi
Çok çok iyi bir roman okudum ve okurken içimde Nilüfer'in Her Yerde Kar Var şarkısı çaldı durdu hep... "Dünya oldu bana dar, neden yağdın söyle kar?"... Bir gece, metrelerce yağan kar, bir apartman ve kısılmış insanlar, o insanların sesleri... Kendi içinde konuşan sesler başka seslere karışıyor; sırlar açığa çıkıyor, zaaflar masaya yatırılıyor, aslında birbiriyle hiç alakası olmayan apartman sakinleri kısıldıkları sığınak hapishaneye dönüşürken, bir nevi kendi zihin hapishanelerinden sızmaya başlıyorlar. Tek tek iç sesleri ile tanıyoruz romanın kahramanlarını. Yazarın ruh hallerini tasvir etme biçimini, anlatımını çok sevdim, karakterlerin gerçekçiliğini çok sevdim, konuşma seslerini, iç hesaplaşmalarını, özgünlüğünü çok çok sevdim. Kısacık ama etkileyici bir romandı bence, bi bakın derim. .. .. Duvarlarca kitap arasında, eski bir pikaptan kahırlı şarkılar soluyarak, böyle güzel beklenir mi ölüm? Salondaki battaniyeyi üzerine çek, kedin yanına serilsin arada mırıl mırıl... Bu yüzden yaşayıp gidiyorsun Ayten teyze, söyleyeyim. Güçsüz bacakların istedikleri kadar isyan etsin, elin seğirsin. Azrail olsam her gün seyre gelirdim seni - keyifle izler giderdim."
İçeride Kalanlar
İçeride KalanlarAslı Akarsakarya · Yapı Kredi Yayınları · 202373 okunma
333 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.