Zeki-olmayan davranış ve zeki davranış arasındaki sınırın nerede olduğunu kimse bilemez; aslında keskin bir sınır çizgisi bulunduğunu söylemek de herhalde aptalca olur. Ancak zekâ için gereken temel yeteneklerin ne olduğu kesindir:
durumlara oldukça esnek tepki vermek raslantısal koşullardan yararlanmak;
belirsiz ya da çelişkili mesajlardan anlam çıkarmak;
bir durumun farklı öğelerinin göreli önemini tanımak;
kendilerini ayıran farklılıklara karşın durumlar arasındaki benzerlikleri bulmak;
kendilerini bağlayan benzerliklere karşın durumlar arasındaki farklılıkları çıkarabilmek;
eski kavramları yeni biçimlerde bir araya getirerek yeni kavramlar oluşturmak;
yeni fikirler ortaya atmak.
İki keşiş bir bayrak hakkında tartışmaktadırlar. Biri, "Bayrak kıpırdıyor," der.
Diğeri, "Rüzgâr kıpırdıyor" der. Altıncı pir Zenon oradan geçmektedir. Onlara,
"Ne rüzgâr, ne de bayrak, zihin kıpırdıyor" der.
Eğer parçacıklar birbirleriyle etkileşmeseydi, her şey inanılmaz ölçüde basit olurdu, gözlemiyle başlıyoruz. Böyle bir dünya fizikçilerin hoşuna giderdi, çünkü o zaman bütün parçacıkların davranışını kolayca hesaplayabilirlerdi (elbette böyle bir dünyada fizikçiler olursa, çünkü bu kuşkulu bir önermedir). Etkileşimsiz parçacıklara çıplak parçacıklar denir ve bunlar tamamıyla hipotetik yaratılardır; varolmazlar.
“Görülen her şeyin algılandığı da söylenemez; aynı nesneyi gören iki kişiye neler algıladıklarını sorduk mu; birbirinden büsbütün değişik yanıtlar alırız.”
Kendilerine güvenemeyenlerin , başkalarına da güvenmemek gibi bir eğilimi içinde barınmaları , genellikle karşılaşılan bir durumdur . Ne var ki, böyle bir tutumu sergileyen kimselerde kıskançlık ve cimrilik gibi karakter özelliklerinin gelişilmesi kaçınılmazdır .