Bir su cini olsaydınız hangi şehri kendinize mesken tutardınız?
Murathan Mungan'ın son kitabı Hamamname İstanbul'un hamamlarını kendine mesken tutmuş bir su cininin ağzından dökülenlerle, şehrin bir kaç yüzyıllık tarihine tanıklık ettiriyor biz okuyanları. Hamamlarından, çeşmelerine, boğazından, su kemerlerine, bentlerinden, sarnıçlarına, yalılarında ve saraylarında yaşananlara kadar tarihe farklı bir açıdan baktırıyor bir su cininin anlattıklarıyla.
Hamamlar bana hep çocukluğumu ve anneannemi hatırlatır. Çocukluğumda zorla götürüldüğüm hamamlara bu kitapta rastlamak benim için güzel bir anılara dönüş oldu. Defalarca yıkandığım Balat hamamının altında bir Yahudi Batağı olduğunu bu kitaptan öğrendim mesela. Yıkamayı ve yıkanmayı çok seven annaneciğimi de anmış oldum bu vesile ile.
Kitaba dönecek olursak, yazarında dediği gibi " İstanbul'un hamamlar tarihiyle, gündelik hayat ve bireysel hayatlar arasındaki büyük dolambaçlar, yeraltı tarihleri, külhanlar, su sarnıçları..." daha pek çok şey var bu kitapta.
Hazır sudan bahsetmişken araya bir kamu spotu da koyalım ; tabiatın sunduklarını hor kullanmanın, ağaçları kesip, ormanları yakmanın, daha çok cep doldurmak için su kaynaklarını kurutmanın, canım karadeniz derelerine HES'ler kurmanın, yani suyla cebelleşmenin sonu insanlığın sonu olacak.
Suyun olduğu yerde hayat var.
Hayatın devamlılığının tek olmazsa olmazı su.
Suyumuza sahip çıkalım.
Keyifle okuyunuz.