Acıya Kurşun İşlemez kitabının o kadar da güzel olmadığını anladım. Yani kısaca beklentim olduğundan hayal kırıklığına uğradım.Ama
Bir Özlem Bir Türkü bu kitapla tanışınca yazara bir ilgim olmadı değil. Kitabı okumaya başlarken bir kaç sayfa okuyup günlere yayarım diye düşündüm fakat kitap tek oturuşta elimden düşmedi, düşemedi ve bitti.
Kitaba gelirsek, hani olur ya insanın bazen dile getirmekte zorlandığı veya korktuğu duyguları olur, işte bu eser o içsel derinliği çok güzel okuruna yansıtmış. Şunu diyebilirim ki, hemen hemen her dizesinden zevk alacaksınız adeta...
Şükrü Erbaş okuyanlar beni anlar. Onu okurken aslında okumadığınızı, onunla yaşadığınızı hissediyorsunuz yaa, işte bu kitapta bana o muazzam zevki verdi. Size de vereceğini düşünüyorum. Fiyatı her ne kadar olursa olsun kesinlikle alıp kitaplığımda bulunduracağım. Size de tavsiyem hemen okuyunuz. Pdf'ini yorumlara bırakacağım.
"Neyi yaşıyoruz şu anda
Nelerle sığmıyoruz dünyaya
Aşktan
Öfkeye geçiyoruz birdenbire
Sevinçten üzüntülere
Durgunluktan coşkulara koşuyoruz
Çoşkulardan
Mutsuzluğa gömülüyoruz sessizce
Ve yaşıyoruz böylece her yılı
Koskoca bitmez bir saniyede" (58)
Sahi biz neden yaşıyoruz?
Okuduğum 2. Steinbeck kitabıydı, İnci'ye oranla bunu çok daha beğendim. Hızla okudum kitabı, anlatımının sade ve etkileyici olması güzel olmuş. Bu kitapta çiftliklerde çalışan George ve Lennie isimli 2 eleman var, Lennie iri yarı fakat zekası zayıf olan bir insan, George da Lennie'ye sahip çıkıyor, nereye gitse peşinden götürüyor, beraber çalışıyorlar ve ilerde kendilerine ait bir toprak alma hayalleri var. Bu hayal uğruna çalışıyorlar fakat Lennie içinde hiçbir kötü niyet olmamasına karşın biraz aklı kıt olduğu için çevresindeki canlılara istemeden zarar veriyor. Spoiler olmasın diye kısa kesicem yine böyle bir durum yaşanıyor ve maalesef kitabın sonunda çok çok üzülüyoruz... Herkese tavsiyemdir bu eseri okuyunuz. Puanım 10.
Spoiler vermeden duramayacağım bir incelemedir ona göre okuyunuz.
Yazardan okuduğum, bugün elime ulaşan ve az önce bitirdiğim içimde buruk bir his bırakan kitap, neden böyle oldu diye yazarla iç hesaplaşmam bitmeyecek evet duygularım henüz taze. Öncelikle romana pozitif bir önyargıyla başladığımı belirteyim, farklı zamanlarda farklı bookstagram hesaplarında karşıma çıktı ve hep güzel şekilde bahsedilmişti, yazarı hiç okumadığım ve Türk yazarları okumak konusunda eksik hissettiğim için almak istedim. Naçizane yorumum olumsuz bir yere evrilsin istemem kurgu kesinlikle çok güzel farketmeden sürükleniyorsunuz dil güzel kullanılmış ve yazarın zengin bir zihinden de beslendiğini hemen anlıyorsunuz atlamadan geçemeyeceğim dil kullanımında bana biraz Murat Menteş'i de anımsattı hatta -ki kendisini de çok sevdiğimden olabildiğince pozitiftim kitaba karşı. Ama, bir ama olacaktı tabii ki. Böyle güzel bir kurgunun mutsuz bitmesi Adaletin ölmesi çok yersiz geldi. Çok öznel bir yorum dikkate değer de değil belki ama mutsuz son kurgunun okur hafızasında kalıcı olması için kolaya kaçılmış son hissini yaratıyor bende -ki yine bu romanda buna hiç, hiç ihtiyaç yokmuş. Bir miktar üzüldüm yine de hakkını yemek istemiyorum okuyun, okutturun efenim çünkü belki bir yerlerde yamuk serçeparmağınızın önünde fotoğraf çektirmek isteyecek kadar aşık kıvırcık saçlı bir delinin olabileceği mucizesine siz de inanmak istersiniz.
DokunmadanNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20175.7k okunma
Fatma Barbarosoğlu bir Türkiye fotoğrafı için bir davranışlar albümü olarak tanımlamış kitabı. Bilmem daha bir ek yapmam gerekir mi?
Bir seyahatimde okumamın etkisi de bir başka oldu. Kitabın her bir kısmı anlam kazandı gözümde. Yol
verilen tepkiler farklı olsa da bazı duygular, bazı durumlar dünyanın hangi zamanına ya da hangi yerine giderseniz gidin aynıdır. hepimiz insanız ve hamurumuz aynı. ama en çok aynı olan, en çok empati yapabildiğimiz hiç şüphesiz ki acı duygusudur. çünkü hiçbir insan yoktur ki acı nedir bilmesin.
kızıl kahkaha, bir savaşın iç yüzünü anlatıyor.
Bol bol okuyunuz çünkü kitaplar iyileştirir...
Okuduğun bazı kitaplar,
seni dinler,
seninle konuşur,
sana cevap verir,
gözyaşlarını siler,
yol gösterir ve seninle birlikte susar...
Jack London
Jack London’ın, Martın Eden benim dediği bu baş yapıt pek çok konuda doygun bir eser. Martın’in, Ruth’a olan aşkını kendi içinde yaratması ve sonra Ruth’tan izole etmesi başarıyla aktarılmış. Hayallerini sen istediğin için mi, yoksa başkaları için mi gerçekleştiriyorsun? Sorusunu insana sorduran kitap Martın Eden’ı tereddüt etmeden yelkenler fora diyebileceğiniz bir fırtına için çok gecikmeden mutlaka okuyunuz! Martın Eden filmi, kitap ve film arasında ufak tefek eklentiler, eksiltmeler ve kitapta tanıdığımız bir çok karakterin ismi değişikliği dışında çok büyük ayrılıklar yok. Filmin müzik kalitesi, görselliği, bazı sahneler gerçekten tablo gibiydi diyebilirim. Notum; Yazar Jack London kitaba ilişkin bir kaç yerinde Martın Eden üzerinden Nietzsche’nin üstinsan fikrine yönelik bir saldırı niteliğinde eserini yazdığını, Martın’in intiharı ise bireyciliğin yenilgisi niteliğinde kurgusal anlamı olduğunu okurken anlayabilirsiniz. İnsanın bir amacı olduğunda neler yapabileceğini ve bir amacı olmadığında nasıl tükendiğini anlatan harika bir kitap Martın Eden beğendiğim kitaplar dünyasında yerini aldı.
Martin EdenJack London · İndigo Kitap · 201890.5k okunma
Bu kitapla ilişkimiz biraz inişli çıkışlı oldu ;) Bir buçuk ay gibi uzunca bir sürede tamamladım kitabı . Başta kızdım gibi biraz , yarım bırakmak istedim ama ortasına geldiğimde hayatımdaki köklü bir değişiklik ile severek okumaya devam ettim .
Kitap genel olarak aile travmalarının nesiller boyu aktarımına odaklanıyor . Bunu fark edebilmenin önemini ve bu döngüden çıkmanın yollarını anlatıyor . Bizim kültürümüzde büyük bir günah işlendiğinde , kendinden çıkmasa evladından , torunundan çıkar derler . Bu inanışın bilimsel bir karşılığının olması beni çok şaşırttı. Zaten öteden beri bu inanç korkutur hep beni . Dedem kötüyse benim günahım ne mesela , büyük büyük teyzemin travması beni neden kısıtlasın iş hayatında ? Ama işte bağlandığımız bir nokta var atalarımız Ile .
Adil gelmiyor kulağa pek , en başta kızdığım nokta da buydu . Oldukça kısıtlayıcı ve kolaya kaçma gibi gelmişti . Beni , yaşamımı , hislerimi tüm bu aile travmaları , davranış paternleri tanımlayamaz , tanımlamamalı demiştim . Fakat ilerledikçe durumun aslında daha derin olduğu anlaşılıyor .
Temelde bir çok yaklaşımda mantık aynı aslında . Varsa bir şey , farket , kabul et , yüzleş , sevgi ile iyileştir .
Özetle okunmaya değer bir kitap olarak kitaplığımda yerini almış olsa da ; ben hala annemin babamın dedemin ninemin büyük büyük halamın travmalarını kendilerine iade ediyor , yaşamıma travmasız diyeceğim ama mümkün değil biliyorum , atlatılmış ve kendime ait travmalarımla devam etmeyi tercih ediyorum.
Okuyunuz efendim
Üstad Necip Fazıl kaleminden Peygamberimizi anlatan mükemmel bir eserdir.
Eserin de edebi üslubunun kusursuz aktarımına şahit oluyorsunuz.
Mutlaka okuyunuz..
Çöle İnen NurNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 202110k okunma
Hem dünyevi hem de sonsuz ahiret hayatını anlatan, tasavvuf kitabıdır.
İnsan olarak fıtratımız gereği eksik yönlerimizi söyleyip düzeltmemizi sağlayan ve ona yönlendiren bir kitap...
Mutlaka okuyunuz.
Büyük Defter / Kanıt / Üçüncü Yalan- Agota Kristof
Savaş, kimlik, göç, yıkım, şiddet, yoksulluk, ihmal, yas, ensest, taciz gibi bir çok yakıcı teması olan bir kitabın sizi çarpmaması olanaksız. Hele bu kitaba değer katan daha bir çok özelliği varsa. Örneğin; yazarın ana dili Macarca olmasına rağmen bu üçlemeyi yirmili yaşların ortasında öğrendiği