Hayatımda birçok sevinçli günlerim olmuştur. Fakat hepsinden güzel, hepsinden sevinçli olabileceğini umduğum bir tek gün daha olabilir. O gün seninle ve hiç ayrılmamacasına yaşayacağıma inanacağım gündür. Sen böyle bir günün gelebileceğini pek tahmin etmezsin. Doğrusu ben de edemiyorum. Ama hayattan da başka hiç bir beklediğim yok. Bugün için sana da bana da bu kadar imkansız görülen bir saadet günün birinde gerçek olabilirse, bütün ömrüm içindeki kayıplarımdan hiçbirine üzülmeyeceğim. Yalnız o sevinç bana kâfi derecede yaşamış olmak için yetecek. O büyük, o yegane saadet için Allah'a mı, talihe mi, yahut herhangi başka bir şeye mi, neye inanmak lazımsa inanmak istiyorum. Seni ne kadar çok seviyormuşum. Ne kadar sana bağlı imişim, her şeyim ne kadar senden ibaretmiş meğer.
Kimin için, niçin savaşıyoruz? Her gün kuşku artı yor, onunla birlikte korku da. O hale geldim ki, hayatımın en dayanılabilir anlan, elde tüfekle geçirdiğim anlar oluyor. Savaşırken düşünecek ne gücüm var ne zamanım. Hayatımı korumak için, hayvan gibi savaşmaktan başka bir şey yapmıyorum. Ama kargaşalık sona erince korkunç soru, bir yılan gibi gırtlağını şişirerek karşıma dikiliyor. Yalan ve haksızlık uğruna, Yunanistan’ı köle kılmak, kurtarılmaya hak kazanmayanları kurtarmak için çarpışan biz miyiz yoksa?
Biz miyiz satılmışlar, hainler? Dağdakiler 1821’in haydutları mı yoksa? Haklı olan, uğruna hayatımı feda edebileceğim dava hangisi? Bir savaşçı için bundan daha büyük işkence olamaz, sanıyorum. Komutan, bu sabah, orduya katılmak istemedikleri için beş genci, beş yakışıklı delikanlıyı kurşuna dizdirdi. Böylesine yüce bir yiğitliğe, ölümü hiçe saymaya yol açan ideal, haksız olabilir mi? Bütün gün, kendi kendime hep bunu sordum durdum. Ama yanıtını bulamadım. Çünkü tanıdığım Kara Takkeliler var, en az onlar kadar yürekli davrandılar.
Süreklilikte bir kesinti olmadıkça yeniden doğuş nasıl olabilirdi? Ölüm olmadıkça yenilenme olabilir mi? Uykunun karanlığı bile tazeleyici ve gençleştiricidir.
Adana'da kendisini sokak ortasında 52 yerinden bıçaklayarak ağır yaralayan imam nikahlı kocasını şikayet etmekten vazgeçen genç kadını hatırladım. Yasal olarak affettiğini ama vicdanında affetmediğini söylüyordu.
"Sevgili balık, bugün eskileri atıp yenileri yaşamımıza sokmaya karar verebilirsiniz. Yeni başlangıçlar için harika bir gün olabilir. Belki yeni bir saç modeli ya da yeni bir sevgili? Karar sizin. Karamsar olmayı bırakın. Moralinizi yüksek tutun ve olaylara farklı açıdan yaklaşın."
Moral ya, moral, dedi içinden. Öncesi olmayan yepyeni bir gün düşündü; bir ilk güneş, bir ilk gölge, bir ilk hayat.
Geceler kara tren, geceler.
Yüklüyor bana seni, geceler
Bende bir resmin var, yüzüme bakmıyor.
Sözlerin devamı içini kararttı. "Ölenle ölünmez" dedi bazı kadınlar aklında; kapı köşelerinde, ağaç gölgelerinde, sahil kenarlarında defalarca tekrarlayıp dururlar. Yaz akşamları balkonlarında okey oynayıp çay içerlerken, "Kocayı da gömdü dul karı, gözü dışarıda şimdi" diye fısıldaşırlar. Ah onlar... Bilmeden ve hatta duymadan konuşurlar. Ne bilsinler, gazete okudukları mı var? Bakın! Sevgili balık burcu, diyor gazeteler: Bugün, ölenle ölmemek için harika bir gün.
Sayfa 8 - Yapı Kredi Yayınları (İçler Dışlar Çarpımı)Kitabı okuyor
Farklı cinslerin ve farklı niteliklerin birbirine karşı kışkırtılması, bütün bu üstünlük iddiaları ve üstün olmama yakıştırmaları, insanlığın “taraflar”a bölünmüş olduğu ve bir tarafın diğer tarafı yenmek zorunda olduğu inancı, ya da bir kürsüye çıkıp da Müdür beyin elinden gösterişli bir kupa almanın müthiş bir önem arz etmesi, olsa olsa
"Canını sıkan bir şeyler varmış gibi görünüyor." dedi Musa Erman,
"Üstelik girdiği son sınavların notlarında da belirgin bir düşüş olmuş. Sen de fark ettin mi bunu?"
Başımı eğip önümde duran sınav sonuçları çizelgesine baktım.
"Evet,' dedim,
"Kafasını okula veremiyor gibiydi ama ben bunu üniversite sınavına çok az kalmasından dolayı yaşadığı stresle
bağdaştırmıştım.''
"Olabilir," dedi Aziz Ata, "Bu da bir seçenek."