Gerçekte hiç kafaya takmamak diye bir şey yoktur. Bu imkânsızdır. Hepimiz bir şeyleri kafaya takarız. Hiçbir şeyi kafaya takmamak da bir şeyi kafaya takmaktır. Gerçek soru şudur: Neyi kafaya takmayı seçiyoruz? Eylemlerimizi hangi değerlere temellendiriyoruz? Hayatımızı ölçmek için hangi ölçütleri seçiyoruz? Bunlar iyi seçimler mi, iyi değerler, iyi ölçütler mi
At şarkı söyleyemediği için talihsiz midir? Hayır, ama koşamazsa talihsiz olur. Köpek uçamadığı için talihsiz midir? Hayır, fakat koku alamazsa talihsiz olur. İnsan aslanları boğamadığı ve olağanüstü işler yapamadığı için betbaht mıdır? Hayır, o bunun için yaratılmış değildir. Ama temizliği, iyiliği, vefayı ve adaleti kaybettiği ve ruhuna Tanrı'nın işlediği ilahi değerler silindiği vakit bedbahttır.....
Reklam
Sözgelimi, buzdolabımız bozulduğunda gösterdiğimiz tela- şı, elektrikli cezvemiz bozulduğunda da gösterir miyiz? Ya da yolda yürürken kırmızı, üstü açık spór bir araba dikkatimizi çe- kiyorken, neden beyaz renkli 10 yaşındaki binek otomobillerle ilgilenmeyiz? Bu kitabı kaleme aldığım sırada Google'a Saturn yazınca 354 milyon sonuca ulaşılırken, neden Uranus yazınca 52 milyon sonuç çıkıyor? Bir akraba toplantısında neden bazı insanlar konforlu koltuklarda sohbeti domine ederken, sandal- yede oturanlar genelde dinleyici konumunda kalıyor? Yemekli düğünler, neden çerezli düğünlerden daha cazip? Instagram profillerindeki filtreli fotoğraflar, neden filtresizlere göre daha çok beğeni alır? Soruların tamamına verecek makul yanıtlarımız muhakkak ki var. Çünkü seçimlerimiz var. Bu seçimleri yapabilmek için kullandığımız ölçütleri de gayet iyi biliyoruz. Kimi zaman bir dayatmayla da olsa oldukça iyi öğrendik. Öğrettiler! Düşünül- müş, çalışılmış, yaşanmış ve aktarılmış ölçütler... İşte, insanları birbirinden ayırt etmeye yarayan, bizi diğer- lerinden ayıran "ben"imizi "onlar"ın bir parçası haline getiren, bizi biz olduğumuza inandıran tüm bu ölçütler, aslında başka- larının oluşturduğu ve bizim benimsemek zorunda kaldığımız "değerler'den başkası değildir.
...bir yazarın yetişmesi kadar okurun yetişmesi de zaman alır . Bir ülkenin yazın ve kültür dünyasını , yazarların niteliği kadar , okurların düzeyleri de belirler. Okurun yetişmesini sağlayan yalnızca şiir, öykü, roman gibi ürünler değil , ona aynı zamanda çeşitli ölçütler , değerler , yaklaşımlar kazandıracak kuramsal nitelikteki inceleme , araştırma, eleştiri türündeki kitaplardır .
Sayfa 279 - Metis yayınları, 2009Kitabı okudu
" İçinde bulunduğu zamanı değerlendiren aynı zamanda maziyi de istikbali de değerlendirmiş olur. Çünkü içinde bulunduğumuz zaman düne göre istikbal, yarına göre mazidir. "
Sayfa 162Kitabı okudu
"Hiçbiriniz ' Ben insanlarla beraberim. Insanlar iyilik yaparsa ben de yaparım, kötü davranırsa ben de kötü davranırım.' diyen şahsiyetsiz kimselerden olmasın. Aksine insanlar iyilik yaparsa iyilik yapmak, kötü davranırlarsa haksızlık etmemek için nefsimizi terbiye edin." (Tirmizi)
Sayfa 182 - İhya Yayıncılık
Reklam
525 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.